Filistin işgal altında..
1967 savaşı ile birlikte İsrail Doğu Kudüs’ü tamamen ilhak etmişti..
İsrail Devleti kurulduktan bu yana sürekli işgali genişletti.. Müslümanları korkutarak, sindirerek ve sürgüne göndererek evlerini, işyerlerini ve tarlalarını ellerinden aldı. Hala da bu ilhak ve genişletme politikası devam ettiriliyor. İsrail için ne yerel ne de uluslararası hukukun bir bağlayıcılığı var. BM tarafından alınan kararlar da uygulanmıyor.
En son, ABD başkanı D. Trump, bütün dünyayı ve İslam âlemini karşısına alarak tek yanlı bir şekilde Kudüs’ü Şerif’i İsrail’in başkenti ilan etti.
İslam dünyasının siyasi anlamda bölündüğü bir dönemde bunu yaptı. Türkiye haricinde İslam dünyasından güçlü bir ses yükselmedi. Bir takım cılız seslerle bu iş oldubittiye getirilmek istendi. Kimi Müslüman ülke idarecileriyle birlikte ABD’nin bu şen’î işi yaptığı söylenmektedir.
Müslümanların ilk kıblesi Kudüs, Mi’raç durağı. Bizim canımız, kanımız, inancımızın bir parçası, kırmızıçizgimiz. Ebedi İslam’ın mirası, iffetimiz, namusumuz. Zaten işgal altında olan Kudüs, ABD’nin kirli siyaset kararıyla fiilen de resmileştirilmek istendi.
Ne yapmak lazım?
1969 yılında, bundan 45 sene önce Avustralya’lı fanatik bir Yahudi olan Rohanın Mesih’in gelmesini hızlandırmak için Mescid-i Aksa’yı yakma girişimiyle birlikte İslam Konferansı örgütü kurulmuştu. Şimdi adı değişti: İslam İşbirliği Teşkilatı oldu. Bugüne kadar başta Kudüs olmak üzere bu teşkilat işgal edilmiş Filistin topraklarının kurtarılması konusunda ciddi bir icraat yapamadı. Şu anda Suudilerin güdümüne..
Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatının geçici dönem başkanı. ABD Başkanı D. Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi sebebiyle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan konuyu görüşmek için İslam İşbirliği teşkilatı zirvesini 13 Aralık 2017 tarihinde İstanbul’da toplama kararı aldı. Orada alınacak kararla İslam âleminin gücü de test edilmiş olacak.
Benim bu toplantıdan beklentim, başta Kudüs’ün hukuki, dini ve tarihi statüsü olmak üzere, topyekûn Filistin meselesi ve İslam dünyasında yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için İslam İşbirliği Teşkilatı’nın yürütmeyi durdurma kararı almasıdır. İslam ülkeleri, halkları ve bireyleri arasında hangi sorun varsa: Mezhep, Meşrep, sınır ihtilafı vb. herkes iki adım geriye çekilmeli, gerekirse bu sorunları bir süreliğine rafa kaldırmalı, dondurmalı, tek sorun olarak özellikle Kudüs’ün statüsünü geri alma konusu üzerinde odaklanılmalıdır.
İslam ülkeleri arasında ihtilafın, boyutu ne olursa olsun yürütmeyi durdurmamız gerekiyor. Nasıl ki, kanamalı trafik kazasında kimin haklı kimin haksız olduğuna bakılmadan öncelik kanamanın durdurulmasına veriliyorsa, bugün de en büyük kanama Kudüs’ten geldiğine göre hepimiz bu kanı durdurmada yoğunlaşmalıyız. Bu iş çözüme kavuşturuluncaya kadar problemlerimizi askıya almalı ve dondurmalıyız. Kudüs merkezli Filistin sorununu çözdükten sonra, kendi aramızda ortaya çıkan problemlerin kaynağını tartışır ve adalet mekanizmalarını çalıştırarak çözebiliriz. Bu sorun âciliyet arz ediyor. Görmemezlikten gelinemez. İnşallah yüce Allah bir Selahaddin Eyyubi çıkaracaktır.
Kudüs merkezli Filistin sorunu çözülmeden dünyada Müslümanlara ve insanlığa rahat yüzü yoktur.
Vicdanlar ömür boyu kanamasın diyorsak, çözüm bugün değilse, ne zaman?..
O halde haydi, bismillah!...