Yurtdışında geçen hizmetlerin borçlanılmasına ilişkin yasal dayanağın 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun olduğunu bir önceki yazımızda belirtmiştik ve genel hatlarıyla uygulamayı ortaya koymaya çalışmıştık.
Bu yazımızda, borçlanma yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğine değinelim.
Yurtdışında hizmeti geçen kişinin borçlanmasında, yurtdışına çıkmadan önce Türkiye’de geçmiş bir hizmet hayati öneme sahiptir. Kişi, böyle bir hizmetinin geçip geçmediğini araştırdıktan sonra borçlanmanın kapsamını belirlemelidir.
08.05.2008 tarihinden önce, yurtdışında işçi olarak çalışan kişi, Türkiye’de işçi olarak hizmetini borçlanabiliyordu. Bu tarihten sonra, eğer Türkiye’de hiç çalışması yoksa, yurtdışında işçi de olsa, esnaf da olsa, borçlanmasını Bağ-Kur (4-b) kapsamında yapmak zorundadır.
Bağ-Kur borçlanması, tam emeklilikte 9000 gün ister, kısmi emeklilikte 5400 gün ister. Bu açıdan, bu düzenlemenin, borçlanma yapacak kişi aleyhine bir düzenleme olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Son dönemde, Sosyal Güvenlik Kurumu, yurtdışında ev hanımı olarak ikamet eden kişilerin, Türkiye’deki tatil dönemlerinde geçen günlerini borçlanma kapsamından çıkarmıştır. Bu kişiler, Türkiye’de kaldıkları süreleri borçlanamamaktadırlar. Bu uygulama da, tartışmaya açıktır.
Örneklendirelim.
1993 yılında yurtdışına çıkmış olan ev hanımı, her sene 2 ay Türkiye’de tatil yapmış olsun. 2013 yılında borçlanma talebinde bulunduğu zaman, 40 ay eksiği çıkacaktır ve bu kişi, sigortalılık süresini tamamlayamayacaktır. Dolayısıyla, diğer şartları uygun olsa bile tahsis talebinde bulunamayacaktır.
Bir diğer önemli husus, emeklilik aşamasından hemen önce yapılan borçlanmaların daha maliyetli olduğunun bilinmesidir.
Şöyle ki:
2000 yılında 5400 gün borçlanmış olan kişi, 1985 yılına sigortalı girişini çekmiş olacaktır. 2010 yılında Türkiye’ye dönen ve bir işletmede fiilen çalışarak kısa süreli de olsa sigortalı olan kişi, ilave gün borçlanmasına gerek kalmadan yaşı da uygun ise, tahsis talebinde bulunabilecektir. Bu kişi, bütün borçlanmasını 2010 yılında yapmış olsa idi, 5400 günlük bir borçlanma ile emekli olmasına imkan bulunmayacaktı.
Bazı gurbetçilerimiz, kimlerin yönlendirmesi ile bilinmez, yurtdışında iken, Türkiye’de bir işletmeden hizmetlerini bildirterek sigortalı olma yolunu seçmektedirler. Bu hizmetler, Sosyal Güvenlik Kurumu açısından şüpheli hizmetlerdir ve incelemeye tabi tutulmaktadır. Gurbetçilerimizin bu hususa dikkat etmelerinde fayda umuyoruz.
Sigortalı olarak emekli olmanın şartları, Bağ-Kur kapsamında emekli olacak olanlara nazaran daha hafiftir. Borçlanma yapmadan önce, sigortalı statüsünde (işçi) Türkiye’de bir çalışmanın bulunması, borçlanma yapacak kişinin daha az gün borçlanarak emekli olmasını sağlayabilir.
Borçlanılan günlerin primleri, prime esas kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında bir rakam üzerinden ödenir. Emekli aylığına etki eden en temel unsur, kişinin ortalama aylık kazancıdır. Bu kazancın yüksek olması durumunda bağlanacak aylık da, o oranda yüksek olur. Borçlanmada, bu hususun da dikkate alınmasında fayda var.
Yurtdışı hizmet borçlanması, Türk vatandaşlarına tanınan bir haktır. Türk vatandaşlığı ile birlikte, başka bir ülkenin vatandaşlığını da iktisap eden kişilerin hizmetlerini borçlanmalarında herhangi bir engel bulunmamaktadır. Burada esas olan, kişinin Türk vatandaşlığını korumasıdır.
Yurtdışı hizmet borçlanması ile emekli olan kişilerin yurtdışında ikamet etmelerinde herhangi bir engel yoktur. Yurtdışında, herhangi bir şekilde çalışmamaları, ikamet dayalı sosyal yardım almamaları gerekir.
16.06.2010 tarihinde 5997 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, yurtdışı hizmet borçlanması ile emekli olanların sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışmalarına imkan tanınmıştır. Bu tarihten önce, bu kişiler, aylıkları kesildikten sonra çalışabiliyorlardı. Bu düzenleme ile, uygunsuz bir durum ortadan kaldırılmıştır.
Paylaşımlarımıza devam edelim İnşaallah.