YİNE DAĞLICA

Murat Güçlü

Türkiye'm yine şehit haberleriyle sarsılarak başladı haftaya. Dağlıca’da PKK tarafından askeri araçlarımıza düzenlenen hain saldırıda çok sayıda şehit ve gazimiz olduğu bilgisi düştü haber sitelerine. Bu satırların yazıldığı sırada henüz şehit ve yaralı sayısı hakkında resmi bir açıklama yapılmamıştı. Ancak sayının çok olduğu tahmin edilmekte. Kaldı ki bir tane bile olsa az mı. Her can bir alemdir.

Bundan önce de Dağlıca’dan çok acı haberler gelmişti. Dağlıca bölgesinde bulunan 3'üncü Motorize Piyade Taburu'na 21 Ekim 2007 tarihinde PKK'lı teröristler tarafından saldırılmış, 12 askerimiz şehit olmuş, 16 asker yaralanmıştı. Teröristler kaçırdıkları 8 askerimizi de bir süre ellerinde tutmuşlardı. Çatışmada 32 terörist öldürülmüştü. 7 Mayıs 2010'da bir grup PKK'li teröristin saldırısına uğrayan Dağlıca 3. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı'na yapılan saldırıda 1 uzman çavuş ile 1 uzman onbaşı şehit olmuş, 1 asker de yaralanmıştı. 19 Haziran 2012 yılında sabah erken saatlerinde Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş Karakolu'na gerçekleştirilen saldırıda çıkan çatışmada 8 askerimiz şehit olmuş, 16 askerimiz de yaralanmıştı. 18 Ağustos 2012'de Dağlıca'da güvenlik güçlerince yürütülen arazi arama tarama faaliyeti esnasında teröristlerce araziye döşenen mayın infilak etmişti. Bir uzman çavuş şehit olmuş, iki asker yaralanmıştı. 14 Ağustos 2015 tarihinde yine Dağlıca'ya yapılan saldırıda 3 personelimiz şehit olmuş, 6 personelimiz yaralanmıştı.

Bugün yine Dağlıca’da meydana gelen terör saldırısı ve şehit haberlerini konuşuyoruz.

 

Oysa dün ne güzeldi, Hollanda’yı net bir skorla yenen A Milliler ülkeye bir bayram havası yaşatmıştı. Hele Konya, milli takıma mükemmel ev sahipliği yapmanın da haklı onurunu yaşamıştı. Olmadı, haftaya mutlu bir başlangıç yerine derin bir acı, kin ve nefretle başladık.

Türkiye en büyük sorunlarından birini, Kürt/Terör sorununu çözmek için büyük bir gayret gösterdi, bunu da kendi inisiyatifi ve iradesi ile yapmaya çalıştı. Şehit haberleri gelmesin diye çabaladı. Ülkenin kaynakları silaha, bombaya, füzeye gitmesin, yol olsun, baraj olsun, okul olsun, cami olsun, ileri teknoloji olsun,  eğitim olsun diye çabaladı. Başta hükümet olmak üzere Devletin özellikle Güvenlikten sorumlu askeri, polisi, istihbaratı taşın altına elini değil gövdesini koydu. Tek istenen silahların susmasıydı, kendi sorunlarımızı kendimiz barış içinde çözelim istendi.

Bugün geldiğimiz nokta yeniden silahlar, şehitler ve operasyonlar. Biz bu sıkıntılı günleri de aşacağız, umutsuzluğa mahal vermemek lazım.

Bugün kirli ittifaklar kuranların, Batılı büyük güçlerin hedefleri ve menfaatleri doğrultusunda hizmet edenlerin, bu coğrafyada insanca yaşama yerine bölgeyi kana ve gözyaşına boğmaya, mezhep ve etnik ayrımcılık üzerinden ülkeleri parçalamaya, binlerce insanın ölümüne, milyonların yurtlarından sürülmelerine sebep olacak olayların yaşanması için mücadele edenlerin, günü gelince bunların hesabını hem bu millete hem de mahşer gününde veremeyeceklerinin bilincinde olmaları gerekir. Gün herkes için safını belli etme günüdür.Ya yeniden Büyük Türkiye, toparlanmış İslam dünyası ya da kan ve gözyaşı, etnik ve mezhebi ayrışma, birbirini boğazlayan insanlar….