Devletimizin bekasına yönelik son kırk yılın en önemli tehdidinin PKK terör örgütü olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Önceleri üç beş eşkıya olarak görülen bu örgüt yıllar geçtikçe terör eylemlerini artırmış ve batılı ülkelerden desteğini iyice artırarak devlet kurma isteğini deklare etmeye başlaması Türkiye için artık müdahale etme gereğini ortaya çıkarmıştır. Suriye de ortaya çıkan yönetim boşluğu sebebi ile önce IŞİD diye sözde İslami bir terör örgütü türetilerek bölgedeki Müslümanları acımasızca katledilmesine ve dolayısı ile bölge halklarının Türkiye ve çevre ülkelere göçe zorlanmasına sebep olması ve sonradan bizim DEAŞ dediğimiz IŞİD bölgeden çekilmesi ile yerine PKK’nın Suriye kolu ve PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın ben kurdum dediği YPG bu bölgelere sözde DAEŞ ile savaşarak yerleşmeye başlaması ile Suriye topraklarının üçte birini elinde bulundurması ve Sözde stratejik ortağımız ,dostumuz ve NATO’da müttefikimiz Amerika tarafından uzun yıllardır parantez içinde söylüyorum sözde DAEŞ ile sözde mücadele bahanesi ile bize para ile satmadığı silahları PKK’nın Suriye koluna vermesini daha önceleri de ifade ettiğimiz gibi Suriye de bir terör devleti yapılanması için olduğunu ülkemiz dahil tüm dünya bilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın defalarca ABD’yi uyarması ve bu silahların Türkiye’ye karşı kullanılacağını ifade ettiğine şahit olduk. Ve 9 Ekim günü Barış Pınarı Harekatı ile Mehmetçiğimiz tetiğe basarak artık uzun yıllardır bu milletin heyecanla beklediği askeri harekatın başlaması ile artık batının yüzyıldan fazladır bu bölgede ki hedefinde olan planlarını bozmaya başlaması hepimizi heyecanlandırdı ve kalplerimiz ordumuz ile Mehmetçiğimiz ile birlikte attı, dualarımız ordumuzun zaferle geri dönmesi için hep fetih süresi ile başladı. Aradan sekiz gün geçtikten sonra ABD ile anlaşma sağlandığı ve 120 saatlik bir ateş sağlanarak PKK= YPG’li teröristlerin bölgeyi terk edecekleri tüm dünyaya ilan edildi ve ben o gün bu bir geri adım atmadır Amerika ile yapılan hangi anlaşma başarı ile sonuçlanmışta bunun sonu başarılı olsun diye dert yanmıştım. Türkiye eğer bu terör devleti tehdidine muhatap olmak istemiyorsa operasyona devam ederek terörün belini kırmalıdır. Çünkü karşımızda küffar türlü oyunlarla bizi alt etmeye bize oyunlar oynamaya devam etmektedir. 120 saatlik anlaşma sonunda en fazla teröristlerin 100 araçlık konvoy ile bölgeyi terk etmesi bunun da en fazla 1000 kişi olabileceği ihtimalinde durarak şu kanıya varmak mümkün terör bizimle gerilla taktiği ile mücadelesine devam edecek ve 30 km altındaki bölgede de devlet yapılanmasına ve Amerika’dan alacağı askeri destek ile ileriki bir tarihte ki o zamana kadar uçak sahibi olmayacağının bir garantisi yok netice de terör devleti tehlikesi devam edecektir. Ve biz ABD veya Rusya ile anlaşmamız gereği Suriye’nin daha içlerine girmeyeceğiz. Yılanın başı küçükken ezilir atasözü söylemek istediğim ana fikri çok iyi izah etmektedir. Biz Suriye’nin kuzeyinde sınırlarımızdaki terör tehdidini sadece 30 km ileri atarak bu tehditten kurtulamayız PKK=YPG adı her ne olursa olsun burnumuzun dibinde olan bu tehdidin artık siyasal çözümünün olmadığını bilmemiz ve buna uygun hareket etmemiz gerekir. Çünkü Amerika açıktan veya Rusya ise kapalı kapılar ardından ya da uzak yakın bölgede ki veya Avrupa’daki devletler Suriye’nin kuzeyinde bizim sınırımızdan 30 km aşağıda dahi olsa bir devletçik yapılanmasına ve bu devletçiğin sözde Kürtleri temsil etmesine yeşil ışık yakmış biz hala zafer naraları atalım kusura bakmayın tehdit hala devam ediyor ve ben bundan hiç memnun değilim. Çünkü devletimiz bu bölgede şimdi operasyon yapmazsa ileride daha büyük bir tehditle karşı karşıya kalabiliriz. Birilerinin bunu söylemesi gerekiyor ve ben söylüyorum sözü Mehmetçiğe bırakalım gerisi zaten kendiliğinden gelir.