Yiğit...

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Bernard Lewis dil inkılabının geçmişle ilişkinin kesilmesi anlamında olumsuz olduğunu belirtmektedir. Lewis şöyle devam etmektedir “Bence bir milletin geçmişinden koparılması yazık olmuştur. Bir İngiliz çocuğunun 16. yüzyıl yazarı Shakespeare’i okuması, bir Türk çocuğunun 50 yıl önce yazan Türk yazarını okumamasından daha dolaydır. Bence bu üzülünecek bir durumdur”

Yazarlar eserlerini kaleme alırlarken hislerini ve fikirlerini o günkü kullanılan kelimelerle ifade ederler. Lisan böyle bir nesil içinde birkaç kere değişirse yazarlar hangi kelimeleri kullanacaklarını nasıl tayin edecekler? BUNUN İÇİN FAL MI BAKTIRACAKLARDIR?.

Ey Fatihlerin ve Yavuzların torunu Türkoğlu Türk!

Büyük Türk milletini el âlemin diline düşürenleri ve onların haleflerini iyi tanı !

Yiğit Düştüğü Yerden Kalkar.

Türk Milleti Tekrar Ayağa Kalkacak Ve Önce Bölge Barışı Daha Sonra Dünya Barışı Sağlanacaktır.

Cenab-ı Hak Türk milletini ecdadına layık kılsın.

HUKUK

27 Mayıs darbesinin içinde bulunmuş daha sonra 14'ler olarak bilinen grup içinde ihtilalciler tarafından tasfiye edilerek yurt dışına gönderilmiş olan merhum Albay Alparslan Türkeş hatıralarında diyor ki;

"Ben 27 Mayıs tecrübesini geçirdikten sonra, o kanaate vardım ki, ihtilal yoluyla bir memlekete hizmet etmek mümkün değildir.

Ne kadar zararları ne kadar aksayan tarafları olursa olsun, hukuk yoluyla bir memlekete, bir millete hizmet etmek en iyi yoldur. İhtilal, otoriteyi yıkar, anarşi başlar. Bu anarşiyi durdurmak, yeniden otoriteyi kurmak bir meseledir ve memleket bundan zarar görür.

Bunun ben içinde bulundum. Fiilen yaşadım. Resmen Başbakanlık Müsteşarı idim ama fiilen Başbakan görevi ifa ettim. Çünkü Cemal Paşa'nın bana bilhassa başlangıçta fevkalade itimadı vardı.

Hatta çok zaman Başbakanlığa da gelmez, yukarıdaki köşkte istirahat ederdi. Bu sebeple bütün memleket idaresinin içine girdim. Birçok aksayan şeylerle karşılaştım. Hiç arzu etmediğimiz halde, bizim namımız hesabına haksızlık, haksız baskılar, tecavüzler yapıldığını tespit ettim.

Bunları durdurmak için uğraştık, meşgul oldur. Mesela bir defasında Milli Birlik Komitesi hükümetinin Turizm Bakanı'nın ablası, ziyaretime geldi. Yanında bir hanım daha vardı. 'Nedir üzüntünüz?" diye sorduğumda, hanım bana anlattı; Kocası Uşak Belediye Reisiymiş. Demokrat Partiliymiş. İki gün önce bir akşam gece yarısından biraz sonra, evlerinin kapısını kırarak, mahallenin jandarması, Halk Partisi İl Başkanı vs. yatak odalarına girmişler. Belediye Reisini don-gömlek yatağından, hanımının yanından alıp götürmüşler. 4-5 gündür hiç ses seda çıkmamış. Hanım kocasının nerede olduğunu haber alamamış. Bunun için kardeşine gelmiş.

İşte size tipik bir misal.

Evet, arzu etmediğimiz, katiyen istemediğimiz halde, hemen her gün gün bu çeşit hadiseler cereyan ediyordu.

Geçirdiğim yaşadığım daha birçok olaylar var. Bunlardan edindiğim kanaat, bugün odur ki, bir memlekete en iyi şekilde hukuk düzeni içinde hizmet edilir. Memleketin aydınlarına, memleketin vatansever insanlarına tavsiyem budur: EN KÖTÜ HUKUK NİZAMI, EN İYİ İHTİLALDEN İYİDİR". Alparslan Türkeş.

EDEP

Başbakan Davutoğlu "Edep Yahu !" yazısını Kılıçdaroğlu başta olmak üzere her evde olmasını isterdim" demiş.

Dedik ya Sayın Başbakan Cumhuriyet tarihinde ender şahsiyetlerden birisidir.

Edep hepimize lüzumludur.

Ama İmam hatiplere de gereklidir.

Duyduğumuza göre bu okulların bir kısmında Kur'an-ı Kerim'e karşı edep hassasiyetinin gösterilmediği yönünde bilgiler var.

Mesela Kur'an-ı Kerim göğüs hizasından aşağı tutuluyor, abdestsiz okunuyor vs. gibi....

Tarihte Türk Milleti Kur'an-I Kerime Hürmetle Cihanşumül Devletler Kurdu.

Unutulmamalıdır ki,

Türk Milleti Sevgili Peygamberimize Hürmette Emsalsizdir.