Yetersizlere Yeten Dil Azerbaycan Türkçesi

Senan Kazımoğlu

Birkaç yıl önce Türkiye’deki bir televizyon kanalında, Rusya’nın bölgelerdeki etkilerinden bahsediliyordu. Bu esnada konuklardan birisi, Rusya’nın gücünü anlatırken Azerbaycan’dan örnek verdi. Azerbaycan’da hâlâ Rusçanın hüküm sürdüğünü ve hatta kanunların bile Rusça yazıldığını iddia eden konuk, bunu da “Azerbaycan dilinin yetersiz bir dil” olduğuna bağladı. Bu kişi öyle sıradan biri de değil. Bunu söyleyen şahıs, yüksek eğitim almış, iki farklı hükümet döneminde iki farklı bakanlık ve defalarca milletvekilliği yapmış bir siyasetçi ve diplomattı. Eğer böyle biri bile Azerbaycan’a, Azerbaycan Türkçesine bu kadar uzaksa, ben başkalarına ne söyleyeyim?!

Her şeyden önce şunu ifade edeyim ki, her ne kadar Azerbaycan Anayasası'nda resmi dil olarak "Azerbaycan Dili" belirtilse de bu bir siyasi adımdır. Azerbaycan Dili diye bir dil yoktur. Bu dil, öz be öz Türkçedir. Türkçenin Azerbaycan kolu ya da Azerbaycan Türkçesidir. Azerbaycan’da konuşulan Türkçe ile Türkiye’de konuşulan Türkçe, bir dilin iki farklı şivesidir. Hatta bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konuşulan Türkçe, İstanbul Türkçesinden çok Azerbaycan Türkçesine yakındır. Yani, “Azerbaycan dili yetersiz bir dildir” diyen bu siyasetçimiz, aslında Türkiye Türkçesini de karaladığından habersizdir.

Malum şahıs, Azerbaycan’ın ve Azerbaycan Türkçesinin 1991 yılında oluşturulduğunu zannedebilir, ama bu dilin yaşı Oğuz Han’a kadar gider. Biz Azerbaycan Türkleri, dilimizi Ruslara değil, Oğuz Han’a dayandırırız. 1300 yıllık Dede Korkut Destanı bu dilde yazılmıştır. Selçuklu Devleti’nin kuruluşunda bu dil vardı. Sultan Alparslan Malazgirt’teki askerlerine bu dilde seslenmişti. Osman Bey, devleti bu dil üzerine kurdu. Bu dili küçümsemek, Türkçeyi küçümsemektir.

Azerbaycan Türkçesi, sadece 1991 yılında tekrar bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ın değil, bundan 600 yıl önce kurulan Karakoyunlu Devleti’nin de resmi dili olmuştur. Ondan hemen sonra Azerbaycan’da kurulan Akkoyunlu Devleti'nde de konuşulan dil bu dildi. Hatta Kur’an-ı Kerim’i ilk defa Azerbaycan Türkçesine tefsir eden de bizzat Akkoyunlu Devleti olmuştur. 15. yüzyılda yapılan bu tefsir hâlâ elimizdedir. Günümüzde Azerbaycan Türkçesine vakıf olan herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir Türkçede yazılmıştır.

Akkoyunlular’dan sonra gelen Şah İsmail’in kurduğu Safevi Devleti’nin dili de Azerbaycan Türkçesiydi. Bugün Şah İsmail’in yazdığı şiirler günümüze kadar ulaşmıştır. Açın okuyun bakalım bu dil yeterli mi, yoksa yetersiz mi? Yine bu devletlerin varisleri olan Afşarların dili hangi dildi, bir bakın bakalım. Aynı şekilde, 1918’de kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin anayasasında da resmi dilin “Türkçe” olduğu beyan edilmiştir. Hatta Sovyet işgali zamanında bile resmi dil, Rusça ile beraber Azerbaycan Türkçesiydi. Devletteki resmi yazışmalar ve kanunlarda Azerbaycan Türkçesi de kullanılıyordu. 1991 yılındaki bağımsızlığımızdan günümüze kadar tüm kanunlarımız ve resmi yazışmalarımız, tamamen Azerbaycan Türkçesinde yapılmıştır. Bunun için öyle derin bir araştırmaya da gerek yok. Şu an Azerbaycan’daki resmi kanunlara internetten küçük bir araştırmayla bile ulaşılabilir. Bakın bakalım, kanunların dili hangi dildedir?

Sonuç olarak, o siyasetçimiz bilse de bilmese de Azerbaycan Türkçesi günümüz dünyasının en köklü ve sağlam dillerindendir. Türkçenin Azerbaycan şivesini dünya genelinde Irak, Suriye ve Anadolu’yu katmazsak 50 milyondan fazla kişi konuşuyor. Tarihten günümüze bu Türkçede şiirler, destanlar, hikâyeler, divanlar yazılmıştır. Azerbaycan Türkçesinde devletler kurulup, devletler yıkıldığı zaman, daha Rusya’nın tarihte izi tozu yoktu. Türkçemiz binlerce yıldır yaşıyor, bundan sonra da yaşayacaktır. Azerbaycan’ın Ulusal Şairi Halil Rıza Ulutürk’ün de dediği gibi:

"Bin yıl bundan sonra da yaşayacak dünyada,

Fuzuli’nin nefesi, Şehriyar’ın nefesi.

Dağıt bu dar kafesi,

Dağıt zulmet mahbesi,

Azerbaycan Türkçesi!"