Kimi zaman dünyaya dalıp hayata geliş gayemizi unutuyoruz. Küçükken evimizin vitrininde bir yazı asılıydı: “Ey Yolcu! Nereden geliyor, nereye gidiyorsun? Necisin?” Bu sözü orada sürekli görmem sebebiyle aklımda yer etmişti. Zaman zaman insan kendine bu soruları sormalı. Dünya öyle aldatıcıdır ki; ona dalıp aslolan gayemizi unutabiliriz. Unutmamızın nedeni ise, Kitab’ı okumamamız ve Sünnetten uzak kalışımızdır.
Tarihe baktığımızda asıl gayeye uygun yaşantı sürmüş olan büyüklerimizi rahmetle yad ederiz etmesine de; onlar gibi olma çabamızı bir yana bırakırız. Okuduğum bir kitapta yazar Mehmet Akif’ten bahsederken; elinde, on sekizinci kez okuduğu Celaleyn tefsirin bulunduğunu zikrediyordu. İşte bir Akif kolay olunmuyor. İstiklal Marşı iki kitap okumayla yazılmıyor.
Aslolan gayeye sımsıkı sarılmışsak, ardından bir de azim gerekiyor. Bir insanda azim olursa aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Azim deyince aklıma ilk gelen İnşirah Suresi olur. Bir işi tamamladığın zaman hemen başka bir işe koyulmak… Bunu ancak azimli insanlar yapabilirler. Azim başarıyı tetikler ve başarının da anahtarıdır.
Azim ve hırs hep karıştırılır. Hırs tehlikelidir, hem yapan kişiye hem de muhatabına zarar verir. Azim ise, hırsın aksine kişiyi güçlendirir, karşısındaki kişiyi de yüreklendirir.
Yapacağımız her işte istikrarlı bir şekilde devam etmek önemlidir. Maymun iştahlı olmak, istikrara gölge düşürür.
Azimli ve istikrarlı kişiler, aynı zamanda itibar sahibi olurlar. Çarşamba akşamı 2015 Konya Ekonomi Ödülleri programına katıldım. Oraya ödül almak için gelen ihtiyar amcamız Başbakanımıza öyle bir sarıldı ki, candan ciğerden olduğu belliydi. İtibar böyle bir şey işte. Dürüstlüğü, çalışkanlığı, azmi, çabası, istikrarı ve aslolan gaye zemininden ayrılmadığı apaçık görülen bir insanın itibar görmesi de yadsınmayacaktır.
Kıyametin kopacağını bilsek elimizdeki fidanı dikecek gayretimiz olmalı. Sadece kendimiz için değil, kardeşlerimiz için de çabamız olmalı. Müslüman ben merkezli değil, biz merkezli düşünendir.
Elbet tüm bunları yaparken insan ilişkileri de kuvvetli olmalıdır. İnsan ilişkilerinin kuvvetli olması için öncelikle üslubun ve hitabın düzgün olması gerekir. Daha bir yaşındaki çocuğa bile sert şekilde bir şeyi elinden bırakmasını söylerseniz, onu yavaşça bırakmak yerine fırlatır. Güzel bir üslupla bırakmasını isterseniz, getirir sizin elinize bırakır. Bir de vefa ve fedakarlık olmalıdır. Bunlar olmazsa ne sevgi oluşur ne de saygı, ilişkiler çıkar ilişkisine dönüşür.
Kötü vasıflara sahip olmayı kim ister ki! Çabamız olsun, iyi işler peşinde olalım, azimle, istikrarla, sebat ederek dosdoğru yolda ilerleyelim.
Kulunun çabasını gören Allah, hiç yolda koyar mı? Yeter ki biz, yola koyulalım, O bizi yolda koymaz.