Bu hafta klasik yeni kabine değerlendirmesi yerine daha başka bir konudan bahsetmek istiyorum. Kabinede taşlar yerine otursun, ilk icraatları hele bir görelim nasıl olsa yazmaya çok zamanımız olur. Meselemiz kâğıt. Kâğıdın kıymetini maalesef bilmiyoruz. En az yerli ve milli savunma hamlesi kadar önemlidir kâğıt. Hâlihazırda yaşadığımız kâğıt sıkıntısı günden güne büyüyor. 2023 yılında yazılı basın ve kitap dünyasında hâlâ ithâl kâğıttan bahsediyor olmak inanın utanç verici. Bu konuda ne zaman bir adım atılacak merak ediyorum.
Yazılı basın günden güne kan kaybediyor. En büyük neden maliyetlerin sürekli artması. Gazeteler artık daha az baskı yaparak sembolik olarak bayilerde yer alıyor. Asıl kazancı internetten sağlıyorlar. Ülkemizde her dönemde kâğıt ciddi bir sıkıntı olmuştur. Nedense bir türlü adım atılmıyor. Bir dönem kâğıt fabrikaları kapatılmıştı sonra yenileri açıldı. Fakat kullanılan hammadde yurtdışından geldiği sürece maliyetler sürekli artıyor. Döviz kurunun son iki yılda yüzde yüzün üzerinde artması elbette kanayan yarayı büyüttü. Yazılı basının modası geçti, gelecek internette lakırdılarının altında hep kâğıt sorunu var. Gazeteler top çevirerek günü kurtarmaya çalışıyor. Aylık dergiler kitap parası oldu. Orta hâlli bir kitap yüz lira civarında. Bir paket sigara, kitap denklemi bozulalı çok oldu.
Gazetelerin fiyatı yine de uygun. Gazete her zaman ortalama bir ekmek parası olmuştur. Şimdi de aşağı yukarı öyle. 85 milyonluk ülkede günlük gazete satışı bir buçuk milyon seviyesinde. Tek başına 200 bin satan gazete yok. Bu sayılar oldukça üzücü. Bu konu çok sayıda yazı yazdım, bir sonuca ulaşamadım. Madem yeni bir dönem başlıyor diye tekrar şansımı deneyeyim istedim. 2018 yılında seçimin ardından gerek ulusal gerekse de yerel basınla ilgili yazılar yazmıştım. İletişim Başkanlığı basınımızın sorunuyla ilgilenir zannetmiştim. Tamam, içeride ve dışarıda özellikle dezenformasyon, sosyal medya içerikleri vb. konularda çok çalışıyorlar haklarını yemeyelim. Fakat bilerce kişinin çalıştığı kurumda basının sorunları gibi “küçük meselelerle” ilgilenecek birileri de mutlaka vardır diye düşünüyorum(!) Şuan da basınımızın durumu beş yıl öncesine göre daha da kötü. O zamanki olumsuz tahminlerimin büyük bir kısmının çıkmasına üzüldüm.
Korona salgını döneminde basınımız iyice geriledi. Sokağa çıkma yasaklarının başladığı ilk günlerde bu ülkede gazetenin basılmadığı gün bile oldu. Bu ayıp bize yeter. O dönemde belki gazeteleri tararken anahtar kelime olarak karşılarına çıkar diye başlığında İletişim Başkanlığı olan birkaç yazı da yazmıştım ama yine bir gelişme olmadı. Yazılı basın bitkisel hayatı kabul etmiş durumda. İllâki bir şeyleri kafaya vurarak zorla yaptırmak gerekecek. Kâğıt sorunu çözülüp, maliyetler düşerse inananın istenildiği takdirde birkaç ayda gazete tirajları üçe, dörde katlanabilir. Sadece berberlere, kahvehanelere, yeni nesil kahve zincirlerine bile günlük birkaç gazete alınsa milyondan fazla satış yapılmış olur. Şuanda ortalama gazete bir bardak çaydan ucuz.
Yaysat’ın gazete dağıtımını bırakıp Tukuvaz Dağıtım’ın tekel olması da gazete satışlarını olumsuz etkiledi. Mahallelerde gazete bayisi neredeyse hiç kalmadı. Ancak zincir marketlerden alabiliyorsunuz. Evinize, işyerinize en yakın bayii nerede bir düşünün? Günlük ortalama 10-15 dakika yürüyüp gazete almak için benim gibi deli olmalısınız. Şehirlerarası otogarlarda, binlerce öğrencinin eğitim gördüğü yerleşkelerde gazete satılmıyor. Gerek Ankara’da, gerekse de Konya’da konuştuğum dağıtımcılar bu durumu normal karşılayıp, sadece kurumsal marketlerle çalışmanın işlerine geldiğini söylüyor. İşte bu noktada İletişim Başkanlığı’nın devreye girip bu soruna bir el atması lazım. Yazılı basının modası geçiyor lafı kuru bir ezber.
Savunma sanayinde bu kadar gelişme kaydederken kendi kâğıdımızı üretemememiz çok saçma. Buna da mı dış güçler izin vermiyor? İlk başta devlet destekli ucuz hammadde temin edilip kurulacak fabrikada işlenmesi sağlanabilir. Ardından kâğıt üretimi için endüstriyel ağaç yetiştirilebilir. Mevsim çeşitliliği fazla olan bir ülkeyiz. İşin uzmanların tavsiyesi ile kısa zamanda yol alınabilir. İki ayda hastane yapabiliyorsak çok kısa sürede basının ve kitap dünyasının ihtiyacına cevap verebilecek kâğıt fabrikaları da kurabiliriz. Yeter ki iyi niyet olsun.
Yerim dar, yazılı basın ve kitabın önemine dair ne kadar yazsak eksik kalır. Kısa sürede gazete tirajlarını ikiye, üçe katlatacak, Z kuşağına gazete okuma alışkanlığı kazandıracak fikirlerim var, ilgililer bize ulaşabilir. İletişim Başkanlığı da umarız bu ülkede yazılı basının olduğunu, sorunlarının bulunduğunu hatırlar. İlgi çekmek için böyle giderse bir sonraki yazının başlığını okurun feryadı olacak…