İktidar ve muhalefetin dört gözle beklediği yerel seçimlere doğru hızla yaklaşırken Türkiye de yerel yönetimler için Belediye başkanı adayları da netlik kazanmaya başladı. Halkın içinde bulunduğum için sohbet aralarında dolaylı sorular ile halktan cevap almaya çalıştım ve genel de izlenimim halkın yerel yönetimlere gelecek isimler ile ilgili bir beklentisinin olmaması şu aday olsaydı daha çok oy alınırdı gibi bir kaygı içinde olmadığını gördüm bu tür kaygılar sadece siyasi parti teşkilatların da yani siyasiler de var olduğunu gördüm.
Aday olamamış diğer aday adaylarının başka partilerden aday olmak için yaptıkları görüşmelere şahit oldum fakat yerel yönetimlere aday olacak kişi ve çevresinden başka bu işe hevesli olanlar en azından bana rast gelmedi pek görmedim yani belediye başkan adayı ve çevresi ve siyasiler haricinde siyaset pek konuşulmamaktadır. Belediye başkanı adayı o olmuş, bu olmuş, şu olsaymış kaygısından daha çok Elektrik doğalgaz faturalarının yüksekliği, sayaç okuma bedeli veya kaçak dağıtım bedeli gibi veya akaryakıt fiyatlarına gelen zamları veya Poşetin marketler de 250 kuruşa satılmasının daha çok tartışıldığına ve konuşulduğuna şahit oldum.
Çünkü yerel seçimlere hızla yaklaşmaktayız ve tabanda seçim heyecanı neredeyse yok. İşte bu da beni tedirgin etti. 31 Mart yerel yönetimler seçiminin vatandaşta fazla bir karşılığının olmaması beni düşündürmeye yetti de arttı bile. Çünkü içimden bir ses fırtına öncesi sessizliği çağrıştırıyor dedi, bu durumu düşünmeye ve bu konuya kafa yormaya çalıştım. Bu düşüncelerimden iki anlam çıkardım daha doğrusu tahmin yürütmeye çalıştım, bunlardan ilki vatandaşın derdi seçim değil geçim, diğeri vatandaş kızgın, kırgın, küskün ve bunun hesabını sorar fikrine dayanan düşüncelerdi. Bakalım hangi gerekçeler vatandaşı seçim havasından uzaklaştırıyor.
Daha önceki yıllar da arkadaş sohbetlerin de Ak Parti bir tren bineni çok olur söylemini defalarca tekrarlamıştım ve hala da tekrarlamaya devam edeceğim gibi gözüküyor. Çünkü Başkan Erdoğan son 15 yılda Dünyanın en güçlü liderlerinden sadece biri ve zaten dünyada iki üç tane böyle güçlü bir lider var. Bu durumu muhalefet partileri pek kabul etmese de taban da halk nezdinde bunun bir karşılığı var ve bu karşılık muhalif tabanda ve Ak parti tabanında yani Türk Milletinde daha belirgin bir şekilde gözle görünüyor. Yerel seçimler de Ak parti den belediye başkan aday adayı olan kişiler de bu durumu gördükleri için Adaylık başvurusunu Ak Partiyi tercih ederek kullanmışlardır. Aday gösterilmeyen diğer aday adayları hemen başka partilere adaylık başvurusu yaparak belediye başkanlığı için diğer partilerden adaylıklarını açıklamışlardır.
Bu durumun başka bir izahı da, ben yerel de güçlüyüm her partiden aday olur seçilirim mesajı da olabilir ama bir nisan sabahı kim seçilir kim seçilemez belli olacak fakat o zamana kadar adayların seçim çalışmaları da tüm hızıyla sürecek. Bu tip kişilikler toplumun yüz bin de birini de oluştursa sonuçta seçmeni etkileme potansiyeline sahip olduklarını seziyorum her bölge de olmasa da bazı seçim bölgelerin de bu potansiyel etkili olacak.
Gelelim esas konumuza yani vatandaşın yerel seçim havasına girmediğine, yani seçimi konuşmamaları mevzusuna. Evet, vatandaşın derdi seçim değil geçim, soğan spekülasyonları patates kafalar veya dolar kuru gibi detaylar vatandaşın daha fazla ilgisini çekmişe benziyor ki vatandaş soğanı, patatesi, ekonomiyi konuşuyor. Fatura üzerinde alınan paraların neler olduğu neler olmadığı vatandaşın ana gündemini oluşturuyor. Diğer taraftan Dolar veya ekonomi gibi unsurlar siyasetten daha cazip gelmekte çünkü vatandaş geçim derdin de ve seçim şu an için önemli bir argüman değil. Demek oluyor ki bu şekilde devam ederse seçime katılım oranı düşecek diyebiliriz.
Diğer önemli unsurlardan olan kırgınlar, küskünler veya kızgınlar artık bir ders verme telaşın da gibi pozisyon almaya çalışmaktalar. Ak Partinin icraatlarından veya politikalarından çok kendi menfaatleri üzerinde siyaset yapmayı tercih edenler toplumu peşlerine takıp Ak partiye bir ders verme derdin de olduklarını görmekteyiz. Ak partiye kızgınların, küskünlerin başka bir partiye oy verme oranı hayli düşük olmasını göz ardı edemeyiz. Bu da yerel seçimler de geçersiz oyların çok olacağı kanısını ben de güçlü bir şekilde hissettirdi. Sandığa gitmeyen seçmen veya gitse de oyu geçersiz kılacak kararlı bir kitle işte tehlike de burada. Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler.
Saygılarımla