Genel kabule göre, seçimlerde bir siyasi parti şayet iktidarda ise oy kaybeder, muhalefetteyse oylarını yükseltir. Zira yine genel kabule göre; iktidar “çürütür”…. Böyle deniliyor.
Hatırlanacağı üzere 1950 genel seçimlerinde DP iktidara gelmişti. CHP muhalefete geçmiş ve “altı ay” içinde tekrar iktidarın kendilerine teslim edileceği ümidiyle “beklemeye” başlamıştı.
Zira bu “köylü” takımı ülkeyi nasıl yönetecekti? Ülkeyi “kurtaran” ekip ancak yönetimde olabilirdi (!)…
Onlar “geri kalmış” halkımızı “çağdaş” bir seviyeye getirmişlerdi.
Neyse bu hülyalarla 1954 seçimlerine girildi. Dönemin kodamanları ellerini ovuşturarak
Aradan dört sene geçmişti. Herhalde halk “özlemiş” olmalıydı tek partili dönemin tek partisini…
Her neyse,
Seçim sonuçları yine CHP’nin aleyhindeydi. Yine millet “makarnaya” kandırılmıştı. Gerçi o zaman “makarna” yoktu. O tarihlerde köylülere tohumluk veya gübre gibi “rüşvetler” veriliyordu.
Halk günümüzde “makarna” ile kandırıldığı gibi o tarihlerde “makarnalık” şeylerle kandırılmıştı.
Böyle düşünüyorlardı o gönlerde.
Günümüzde de farklı düşünmüyorlar…
Yine aynı martaval devam ediyor….
O ZAMAN SORMAK GEREKMEZ Mİ?
BU HALKI, BİR PAKET MAKARNAYLA KANDIRILACAK KADAR “BASİT” OLARAK GÖRMEK HANGİ KAFANIN ESERİDİR?…
TÜRK MİLLETİNİ “KARNINI KAŞIYAN, BİDON KAFALI ” OLARAK GÖRENLER KENDİ SIFATLARINI SÖYLERLER….
Aynaya baksınlar, aynaya……
1954 genel seçiminde CHP’nin adını değiştirmeye teşebbüs etmesinden söz etmek istiyorum. Zira kolay değildir, hem muhalefettesiniz hem de sürekli olarak oy kaybediyorsunuz….
1954 seçimlerinden sonra DP’liler ne kadar zafer havası içine girmişlerse, CHP’liler de o oranda bunalım ve arayış içine girmişlerdir. CHP, üstelik muhalefette olduğu halde Meclisteki sandalye sayısının 63’ten 32’ye düşmesi, partilileri derin derin düşünmeye sevk etmiştir.
CHP’nin üst seviyedeki yetkilileri partinin, gittikçe oy kaybetmesini önlemek için çareler aramaya başladılar.
BULUNAN ÇARELERDEN BİRİSİ PARTİNİN ADININ DEĞİŞTİRİLMESİ FİKRİYDİ.
Parti yöneticileri, partinin, yeni bir isimle kamuoyu önüne çıkmaktan başka çare olmadığını düşünmekteydiler.
İsmet İnönü bu fikre sıcak bakmıyordu ancak bu fikri savunanlar gittikçe çoğalmaya başlayınca, parti meclisi toplantıya çağırılmıştır. Toplantıda müzakereler yapıldı. Çoğunluk, partinin isim değiştirmesi yönünde fikir beyan ettiler.
Genel Başkan İnönü ile Genel Sekreter Kasım Gülek isim değiştirmenin doğru olmadığı kanaatindeydiler. Parti meclisinde herkes görüşünü ifade ettikten sonra Kasım Gülek söz isteyerek görüşlerini şöyle ifade etmiştir;
“Beyler, CHP adının değiştirilmesine, ne sizin, ne de, bizden sonra geleceklerin gücü yetmez. Bu isim, bize büyük kurtarıcımız Atatürk’ün armağanıdır. Eğer içinizde ulu önderimiz Atatürk’ün emir ve görüşlerine karşı çıkacak birisi varsa, lütfen bunu burada açıklasın. Bu partinin adı değiştirilemez. Eğer değiştirmek istiyorsanız, buyurun değiştirin. Ama bu aşamada ben sizinle olamam. Ben tek başıma dahi kalsam, bu partiyi yaşatmak için var gücümle çalışırım”. Kasım Gülek’in bu sert çıkışına toplantıya katılan üyelerden hiç biri ses çıkaramamıştır. Bundan istifade eden İsmet İnönü de Kasım Gülek’i destekleyerek, parti adının değiştirilmesini önlemiştir.
DEMOKRASİ TARİHİMİZ BÖYLE İLGİNÇ OLAYLARLA DOLUDUR.
BUGÜN, DÜNÜN DEVAMIDIR.