Türkiye gibi dünyanın stratejik önemi yüksek, dünya siyasetinin merkez ülkelerinden birinde yaşıyorsanız Dünya siyaset tarihini iyi bilmeniz gerekir. Son üç yüzyılda Batı’nın muazzam yükselişi ve tüm dünyayı değiştirmesi gerçeği karşısında Batı tarihini, yükseliş sebeplerini, bizim ve dünyanın geri kalanının bu rekabette geriye düşmelerinin sebeplerinin araştırılması ve tahlil edilmesi elzemdir. Aydınlarımız ve bürokratlarımız Tanzimattan beri bu konulara kafa yormakta ancak halen layıkıyla tahlil edebilmiş değiller.
Dünya tarihine bakıldığında, 1914 Birinci Dünya Harbi öncesi dönem Emperyalizm dönemi olarak kabul edilir. Bu dönemde başta Kara Kıta olmak üzere Batı ulaşabildiği her bölgeyi işgal etmiş ve sömürmüştür. Tabii ki Batı’nın sömürme geleneği çok eskilere dayanmakla birlikte, bu dönem tüm dünyanın işgal sahası olarak kabul edildiği bir dönem olarak diğerlerinden ayrılmaktadır.
Emperyalizm temel muharrik gücünün ulusal sınırlara dayanan Burjuvanın, kapitalist sistemin devamı için ulus ötesi bölgelere açılma mecburiyeti ve bunun devlet bürokrasisi ve toplumun ayaktakımı tarafından kabul edilmesidir. Batı büyük bir iştahla dünyayı egemenliği altına alma savaşına başlamıştır.
Emperyalizm karşısında en büyük engel Osmanlı olmuştur. Zengin doğal kaynaklara, limanlara, geçiş yollarına sahip ancak Batı karşısında direnecek kadar gücü kalmamış bir Osmanlı Emperyalizmin önündeki en büyük hedef olmuştur. Osmanlı bunun farkında olmakla birlikte son ana kadar direnmiş ancak bir noktada takati kesilmiştir. Osmanlı sonrası başta Ortadoğu olmak üzere İslam dünyasının haline bakıldığında Osmanlı’nın ne denli büyük bir mukavemet göstererek Batı’nın doymak bilmez iştahına ket vurduğu görülebilir.
Birinci Dünya Harbinin temel sebebi Batı’nın hırslarının aklının önüne geçmesi ve kendi aralarındaki rekabeti akıllıca çözüme kavuşturamamalarıdır. Cennet mekan Sultan Abdülhamit Han bu gerçeği görmüş, tüm saltanatı boyunca Batılı güçler arasında denge siyaseti güderek büyük devletlerin kendi aralarında meydana gelecek bir büyük savaş sonrası yeniden Osmanlı’nın güçlenmesinin imkanlarını araştırmıştır. Ne var ki beklediği fırsat geldiğinde sultan tahttan indirilmişti ve genç ve toy İttihatçılar bu fırsattan akıllıca yararlanmak yerinde sonunda koca Devleti batıracak bir kumarı tercih ettiler. Burada akılsızlık kadar hırs ve küçük ikbal hesapları ülkenin batmasında etkili oldu. Ve bu ülke, bu medeniyet 100 yıldır devam eden uykusuna yattı, etken konumdan edilgen bir hale geçti.
Bugün bu talihsiz ve edilgen olduğumuz dönemi bitirmenin mücadelesini veriyoruz. Batı nihai bir zafer için yeniden ve son kez tüm gücüyle ve ahlaksızlığıyla milletin ve ümmetin üzerine geliyor. Verilen mücadele kimsenin küçük şahsi ikbal hesaplarına heba edilemeyecek kadar büyük.