Pazar sabahı erken saatte, oy kullanmak üzere, seçim sandığının bulunduğu merkeze gittiğimizde, bizden önce gelenlerin ve oy kullanılmaya başlandığını gördük.
Erken saatlerde seçime, oy kullanmaya karşı ilginin başlaması, ülke çapında oy kullanma yüzdesinin yüksek olabileceği ümit ve temennisi ile oyumuzu kullandık.
25. dönem parlamento seçimi için 53 milyon kişinin sandık başına gitmesi gerekiyordu. Ancak, yazıyı kaleme aldığımız saatlerde, bu kadar seçmenin ne kadarı sandık başına gittiğini öğrenmemiz zaman alacaktır.
Oylarını kullanıp sandık başından ayrılanların yüzlerindeki tebessüm, görevlerini yerine getirmenin sağladığı manevi bir rahatlığın göstergesi olduğunu düşündüm.
İçinde bulunduğumuz sistemin işleyişi açısından düşünüldüğünde, oy kullanmak her vatandaşın asli görevi hem de tabii hakkı.
Bana; “Oyunuzu kullandınız mı?” diye soranlara, evet;- reyimi kullandım- dedim/diyorum.
“REY” kelimesinin barındırdığı anlam içinde “OY” kelimesinin anlamı da mevcut. Yapılan işlem ve işlevi tam olarak anlatan kelimenin REY olduğunu düşünüyorum.
REY kelimesinin anlamına baktığımızda, düşünce – görüş –fikir- anlamları ile yüklü olduğunu görüyoruz.
OY ise rey doğrultusunda gerçekleştirilen iş ve işlemler diye ifade edilebilir. Yani; oy kullanma işini, reyiniz istikametinde olan bir sonuç.
Bunları ifade etmemdeki sebep; yapılan ve yerine getirilmeye çalışılan görevin önemine başka bir açıdan dikkat çekmek içindir.
Seçime katılan 20 siyasi parti olduğuna göre, en az o kadar da düşünce, görüş ve fikir ayrılığı var demektir.
Seçmen; REY tercihi doğrultusunda oyunu kullanırken, düşünce, görüş ve fikrine uygun bir partinin lehine kullanmıştır.
Temennimiz, kullandığımız reylerin bizi sorumluluktan kurtarması, geleceğimiz için hayırlara vesile olmasıdır.
Ülkemiz, insanımız, -geniş manada düşünüldüğünde- İslam ve Türk dünyası, insanlık için önemli bir seçim yapıldı. İnşallah hayırlı neticeler alınacaktır.
Seçmenlerin oy kullanması,seçimin anlamı, ülke içinde şu partiye, falan kişiye diye anlaşılması normal gibi gözükse de, çevre ülkelerede, ülkemizle bağlantısı ve beklentisi olan ülkelerde çok daha farklı anlamda olduğu gerçeğini biliyoruz.
Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan tablo, onun için çok önemlidir. İçeride ve dışarıda var olan beklentilerin karşılanabilmesi, bu sonuçlarla doğrudan bağlantılı olacaktır.
Her zaman ifade edilir. Bu coğrafyada yaşayanlara rahatlık yoktur. Bu coğrafyanın yaşanır hale gelmesi nasıl zor oldu ise, devamının sağlanması da o derece zordur.
Ayrıca, hinterlend coğrafyanın yaşayanları da senin sorumluluğunda olduğu tarihi bir gerçek. Bu sorumluluk, “Tarihdaşlık, dindaşlık” gerçeğinden kaynaklanmakta.
“Yeni Türkiye’nin yeni döneminde” seçim sonucu oluşan parlamentoyu, şimdiye kadar olanlardan daha çok, yapılması gereken çok önemli işler var.
Seçim konuşmalarında bütün siyasi partilerin yaptığı konuşmalarda verilen vaatlerin doğrultusunda, halkın beklentileri var.
Halkın beklentileri, -seçim dolayısı ile ara verilmek zorunda kalınan- komşu ülkelerdeki bizi etkileyen durumlar, yeni oluşturulacak hükümetin önünde duran gerçekler.
Bütün siyasi partiler söyleyeceklerini söylediler, vaadlerini yaptılar ve sonucunda elde ettikleri neticeyi gördüler.
Siyaset dili iyice kirlenmişti. Bu siyasi yarışta etkilenen kitleleri normalleştirmek, yine siyasi liderlerin en önemli görevi.
Bu coğrafyada yaşamayı zorlaştıracak hiç bir duruma göz yumulmamalıdır. Kardeş olduğumuzu, beraber yaşamak zorunda olduğumuzu, ortak değerlerde buluşmak ve onları korumak zorunda olduğumuzu yeniden hatırlamalıyız.
Yeniden dostluğa, kardeşliğe evet, ayrılığa, düşmanlığa hayır demenin iradesini harekete geçirmek, siyasi liderlerin sorumluluğunda.
Peygamber efendimize kulak verelim:
“BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.”