Değerli okurlarımız, Koronavirüs süreci nedeniyle 2 yıl ara verilen Konya Tarım Fuarı nihayet başladı. Tarımın başkenti Konya’da böyle büyük bir etkinliğin düzenlenmesi hepimiz adına çok önemli.
Fuarı biz de yakından takip ediyoruz. Çünkü tarım bizim için çok önemli. Tarım sadece bizim için değil, tüm dünya için önemi gittikçe artan kritik bir sektör haline geldi.
Hatta bence tarımda başarılı olan ülkeler, bundan sonraki süreçte süper güç olan ülkeler arasına girecek.
Bu çok bariz, küresel bir gıda krizi kapıda. Kendi gıdasını, kendi silahını ve kendi ilacını üreten ülkeler bundan sonra çok daha güçlü olacak.
Süreç oraya doğru gidiyor…
Aslında kriz ve savaş dönemleri, yeni hikayelerin yazıldığı, yıkılmayanın daha da güçlü ayağa kalktığı dönemlerdir. Bunun sebebi de açıkları görerek savunma mekanizması geliştirmeniz için ortaya çıkan alandır. Eğer böyle bir badireyi hasarsız ya da hafif hasarla atlatabilirseniz, o konudaki eksikliğinize karşı da kalıcı bir savunma mekanizması geliştirirsiniz. Ve uzun vadede gücünüzü daha da pekiştirirsiniz.
Kurumlar ya da devletlerin böyle durumlarda yapması gereken en önemli şey; duygusallık yerine akılcı davranmaktır. Kriz gibi durumlardan ders alıp; açıkları, eksiklikleri tespit etmek ve kalıcı çözüm üretmek en gerçekçi olanıdır.
Ama biz bu konuda ne yazık ki doğru olanı yapamadık. Dönüyoruz dolaşıyoruz aynı konuları yine konuşuyoruz. Yaza yaza bir hal olduk, söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Neredeyse 3 yıldır aynı sıkıntılarla uğraşıp duruyoruz.
Kalıcı çözümler yerine, gündelik söylemlerle yürüdüğümüz sürece başarılı olmamız da pek mümkün görünmüyor.
Baktığımız zaman, özgüvenimizin yüksek olduğu alanlarda hep başarılıyız, kendimize yetemediğimiz bütün alanlarda ise açık vermeye devam ediyoruz.
Oysa bazı sektörlerdeki özgüvenimiz, ülkemizin masada da sahada da başarılı olmasının en önemli anahtarı. Mesela savunma sanayimizde kalıcı bir çözüm üretmeyi büyük oranda başardık. Bu konuda elimizin güçlü olması bize başarıyı getiren en önemli unsurlardan biriydi. Bu önemli bir anahtardı.
Türkiye için önemli anahtarlardan bir diğeri de elbette tarım konusu. Tarımda kendimize yeten bir ülke olmanın yanında, tarımsal sanayide de dünyaya söz söyleyecek kapasiteye sahip bir ülkeyiz.
Ama ne var ki bu başarıyı bir türlü yakalayamıyoruz, yakalayamadık. Tarımsal anlamda elde ettiğimiz başarılar yaz gribi gibi, ufak bir terlemede yok olup gidiyor. Ne üreten ne de tüketen bir türlü memnun olmuyor.
Bunun böyle devam etmesi ülkemiz için çok hayati sıkıntılara yol açıyor…
Savunma sanayii, tarım ve sağlık alanının, ne kadar önemli olduğunu son üç senede net bir şekilde anladık. Bunun önemini gösteren ilk aşama Koronavirüs süreciydi. Şimdi de Rusya-Ukrayna çatışması bu alanlardaki başarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Koronavirüsle başlayan süreçte sağlık yatırımlarının kıymetini anladık. Ülkemizin çevresindeki çatışmalar sürecinde de savunma sanayiinin kıymetini anladık. Küresel ekonomideki dalgalanmalar ise bize tarımın önemini çok net bir şekilde gösterdi.
Yukarıda da dediğim gibi, dönüp kendimize baktığımız zaman, ilk iki alandaki başarılı tablomuz, tarım alanında kötü bir tablo olarak karşımızda duruyor.
Dört mevsimi yaşayan, bereketli mümbit topraklara ve genç nüfusa sahip olan koskoca tarım ülkesi Türkiye’nin; hala domates, patates, yumurta, ayçiçek yağı gibi meselelerden kriz yaşaması gerçekten çok üzücü.
Dünkü yazımda bahsettim işte içinde bulunduğumuz krizi. Bunu kesinlikle hafife almamamız gerekiyor.
Ülkemizde şu anda her şeyi bir kenara bırakıp acilen tarıma odaklanmamız şart. Ekonomik ve siyasi gelişmeler bütün ülkeleri buna zorluyor. En fazla da bizi zorluyor.
Tarımda ihracatı bir kenara bırakıyorum, kendi kendine yeten bir ülke olsak o bile yeter. Çünkü tüm dünya ülkelerinin önünde çetin bir süreç var.
Mazot, gübre, elektrik gibi kalemler başta olmak üzere pek çok alanda çiftçiye büyük kolaylık sağlanması gerekiyor. Ülkemizin acilen tarımda reform yapması gerekiyor. Bir karış toprağımızı, bir damla suyumuzu boşa harcamamamız gerekiyor.
Eğer kolları sıvarsak bunu çok kısa bir sürede başarabiliriz.
Başka çaremiz de yok zaten!
Yazıma son verirken, Konya Tarım Fuarı’nın hem katılımcılara hem ziyaretçilere hem de şehrimize hayırlı olmasını diliyorum.