Bu hafta ki yazımızın konusu 15 Temmuz darbesinden sonraki günlerde “ Vekalet Savaşları” başlıklı yazımız da tarif ettiğimiz ve bu yüzyılın en çok kullanılan savaş tekniklerinden vekalet savaşlarının son versiyonu olan güya özgürlükçü veya güya maceracı diyerek özendirilmeye çalışılan ama gerçekte hepsinin Batı ajanı olan yabancı savaşçılar ve bizden görünüp ama gerçekte yabancı olan Sözde aydın, sözde Tabip veya sözde vekil meselesidir. Kim bu yabancı savaşçılar İngiliz, Belçikalı, Çinli, Rus, Sırp, Japon, Amerikalı, Alman veya Fransız etnik kimliğe sahip yabancı ajanlardır. Sosyal medyada paylaşılan Video da “Bizler Afrin de Türkiye’ye karşı savaşmaya gidiyoruz.” Evet bunu söyleyen yabancı savaşçılar kılıfına gizlenmiş Batı medeniyetinin Türkiye’ye karşı uyguladığı taktiğin bir göstergesi ve gönderdiği yabancı savaşçılar versiyonlu ajanlardır . Bunların amacı Türkiye’nin Afrin’e yönelik Zeytin Dalı operasyonunu engellemek ve Türkiye’yi Saldırgan ülke pozisyonunu desteklemektir. Yabancı savaşçılar bu operasyonu engelleyemez fakat batılı devletlerin Türkiye’yi köşe sıkıştırmak için ellerine asılsız verilerle desteklemeye çalışmaktan öteye geçemeyecek ve kaçınılmaz sonları da leş olarak kalacaklardır. Evet bu yabancı savaşçıların Afrin de olması Türkiye’nin Afrin’de YPG veya PKK teröristleri ile mücadelesinin yanında dış güçlerle de mücadele ettiğini göstermektedir. Bu devletlerin başını da tabi ki Sam amca çekmektedir. Amerika uzun bir süredir yaklaşık üç bin tır ve iki bin uçak dolusu silah yardımını da DEAŞ ile mücadele bahanesi ile YPG veya PKK ya yapmıştı zaten.
Zeytin Dalı operasyonu tüm hızıyla devam ederken bu defa bizim gibi görünen bizim gibi konuşan ama asla bizden olmayan içimizdeki yabancılar da her fırsatta Türkiye’yi kötülemeye ve halkın tabanın da savaşa karşı çıkması yönünde beyanatları ile yereldeki görevlerini yaptıklarına şahit olmaktayız. Bunlardan kimileri sözde aydı veya akademisyen kimlikleri ile savaşa hayır derken bir başka Sivil toplum kuruluşu adı altında Tabipler birliği Zeytin Dalı operasyonunu üstüne vazife edinerek savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu beyanatını yayınlaması içimizdeki yabancıların düştükleri ruh halini göstermektedir. Tamam onların beyanat veya bildirileri tüm akademisyenleri veya tüm Doktorları içermez. Diğer yandan bir milli olmak istediğini söyleyen baş örtüsü üyeler veya müftü adaylar gösteren ama bir türlü milli olamayan ana muhalefet lideri istemese de Zeytin dalına tam destek vermekten ziyade sınır güvenliği sağlansın Afrin’e girmeyi doğru bulmuyorum diyerek kendisi ile bile çeliştiğini görememektedir. Sözde muhalif bir televizyon kanalında Zeytin Dalı operasyonun da öldürülen Terörist sayısından rahatsız olan birinin tamam ölenlerin sayısını niye veriyorsunuz onlar insan değil mi diyerek serzenişi gerçekte karın ağrısının gizlenmiş cümleleridir. Evet savaş iyi bir tercih değildir. Ama hemen güneyimizde kurulmaya çalışılan terör devletine nota vererek mi engel olacağız. Şimdi aklıma geldi ana muhalefetin sözde bir vekili YPG’ye terörist diyecek deliller olmadığını söyleyerek yine bir skandala imza atarak bizden görünüp bizden olmayan ve gerçekte yabancı olanların Türkiye’ye karşı yürüttüğü yeni versiyon vekalet savaşlarını icra etmektedirler. Türkler tarihin hiçbir döneminde işgalci olmamasına rağmen içeriden birileri savaşa hayır veya ÖSO teröristtir, Suriye de veya Afrin de ne işimiz var gibi söylemler Zeytin dalı operasyonunu engelleme girişimleridir. Türkiye son iki yüzyılın en zor günlerinden geçerken düşman ile cephede savaşırken zaten dış güçler bu kutlu devletin askerini durdurmaya çalışırken içimizdeki hainlerde buna destek vererek ülkeyi zor duruma sokmaya çalışmaktadırlar.
Vur Mehmedim savrulsun leşler,
Vur Mehmedim kahrolsun kalleşler.
Mehmetçik Afrin de terör yuvalarını vurdukça ve öldürülen terörist sayıları arttıkça ve operasyon planlandığı şekilde sürdükçe içimizde ki hainler kudurmuşçasına rengini belli etmeye ve bir bir ortaya çıkmaktadır. Saygılarımla…