Yerel seçimlerin artık kendini hatırlattığı, geliyorum dediği günlere geldik… Aylar önce büyük kurtarıcılar, ülkeyi yönetecek isimler, Erdoğan karşısında en zorlayacak adaylar olarak gösterilen ve seçim kaybedildikten sonra da yenilik için chp’nin başına geçmeli falan diye dedikodular çıkarılan İmamoğlu ve Yavaş başkan adaylıklarına fit olmuş görülüyorlar.
Kılıçdaroğlu zaten bildiğimiz gibi… Aslında kazandık, yine kazanacağız diye dolanıyor ortalarda. Danışman atamaları, atamalar sonrası yaptığı açıklamalar da hepimizin malumu zaten…
Kurduğu altılı masa ve masadakilere haber vermeden kurduğu diğer masalar da uzun yıllar konuşulacak gibi görünüyor.
Bunca gürültüden sonra ne olacak dersiniz?
Ben size söyleyeyim…
Seçime girerken yeni masalar kuracaklar.
Bakmayın siz öyle kendi adaylarımızı çıkartacağız diye kasım kasım kasılmalarına. Yine rant paylaşımları yapacaklar. Büyük şehirlerde alan paylaşımları yapacaklar. Gizli ortaklarına gizli vaatlerde bulunacaklar. Aman siz seçim bitene kadar ortalarda görünmeyin diyecekler. Kazanırlarsa dağdan taştan personel listeleri isteyip istihdam edecekler.
Peki millet bu duruma ne der?
Her seçimde söylediğini söyler elbette… Siz masanızda oyalana durun biz bize hizmet edecek kadrolarla yola devam edelim…
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Temel atmama törenleri, açılan yerleri açma kutlamaları yapmakta kurtarmaz. Kim çalışıyor kim çalışmıyor herkes biliyor. İstanbul’un bunca yıllık hizmet serüvenine İstanbul’un beş yılına mal olan bir ara verilmişti. Bu durum önümüzdeki dönemde büyük ihtimalle değişmiş olacak.
Ankara içinde düşüncelerim aynı. Ortaya koyulan bir hizmet maalesef yok. Durum böyle olunca da hala kazanma ümitlerinin olması şaşırtıcı. İstiyorlar ki İzmir’de süregelen hizmet olmasa da oy gelir mantığı her ilde işlesin. Ben İzmir’de de bir değişim bekliyorum…
…
Bu arada geçtiğimiz günlerde İzmir’de büyükşehir belediyesinin meslek edindirme kurslarıyla ilgili bir tanıtım videosu dikkatimi çekti.
Kendini laik olarak adlandıran grupların kamu kurum ve kuruluşlarında gördükleri İslami objelere karşı tutundukları tavırları bir hatırlayalım. Burası cami mi? Mescit mi? Bunları neden buralara asıyorsunuz? … gibi onlarca soru ve yargı…
Şimdi dönelim İzmir büyükşehirin meslek edindirme kursuna… Duvarlarda hz. Ali yi temsil ettiğini düşündükleri bir çizim, hacı bayramı veli ve başkaca alevi büyüklerinin temsili çizimleri…
Önce şunu belirteyim… Bu durum beni rahatsız mı etti? Hayır… Biz ne hz. Ali’den ne onun ailesinden, ne Hacı Bayramı Veli den rahatsız oluruz, aksine; seviyoruz diyenlerden daha çok sever daha fazla savunuruz.
Lakin laiklikle hemhal olanların çifte standartları bana garip geliyor… Garip geliyor derken şaka yapıyorum tabi.
Onların zihinlerinde ki laiklik tanımındaki din kelimesinin sadece İslam olduğunu biliyoruz…