Bugün şöyle bir haber okudum; “Türkiye'nin ilk yerli mikro görüntüleme uydusu için geri sayım başladı. 2019 yılının ikinci yarısında uzaya gönderilmesi planlanan Lagari Uydusu için, beklentiler oldukça yüksek.” Bu haber bir tarihçinin neden dikkatini çeker hemen söyleyeyim.
Uyduya ismini veren Lagari, roketle dikey uçuşun atası olan ve kendini uçurmayı başaran çılgın mucit Lagari Hasan Çelebi'den alıntılanmış. Düşünün ki Lagari Hasan Çelebi bundan asırlar önce 1633’te bir roket icat ediyor.
Evliya Çelebi’nin bahsettiğine göre Lagari Hasan Çelebi roketi icat ettiği dönem, IV. Murat’ın kızının doğum zamanına denk geliyor… Sultan böyle bir yeniliği duyunca, “Gelsin bakalım kutlamalarda hünerini sergilesin” diye buyruğunu veriyor.
Lagari Sarayburnu'ndaki şenlikler sırasında icat ettiği 30 metre uzunluğundaki roketi ayarladıktan sonra dönüp Sultan Murat’a; “Padişahım, seni Hüdâya ısmarladım, İsa peygamber ile konuşmaya gidiyorum” diyerek geride kalanları gülümsetip, fişeğini ateşleyecektir.
Kimi kaynaklara göre 2 buçuk kilometre, kimilerine göre ise 3 kilometre yükselen roket, yirmi saniyenin ardından havada kaymasını sağlayan bir tür paraşütle Sinanpaşa Sarayı’nın önünde denize yumuşak bir iniş yapacaktır.
Böylelikle Lagari o dönemin ilk kez roketli uçuş yapan insanı oluyor.
Lagari Hasan Çelebi şaşkın bakışların arasında yüzerek sahile çıkıp Sultanın huzuruna gelince; “Padişahım, İsa peygamber sana selam etti” diyerek bir şaka daha yapmıştır.
Tabi Sultan IV. Murat bu başarıyı karşılıksız bırakmayarak Lagari’yi sipahi ilan etmiştir.
Fakat bu süreçten sonra her zaman olan şey olacak ve Sultan tarafından çok sevilen Lagari Hasan Çelebi, ulemalar ve Sultanın çevresindeki bazı kişiler tarafından sevilmeyecektir.
Onun hakkında ulema tarafından yapılan baskı ve karalamalar sonrasında Sultan Murat, Lagari’yi, Kırım'a sürgüne göndermiştir. Evliya Çelebi’den edindiğimiz bilgilere göre, Lagari, Kırım’a Selamet Giray Han’ın yanına giderek orada vefat etmiştir.
Batılı kaynaklar bu mesele gün yüzüne çıktığı zaman epey bir kafa yordular acaba gerçek mi diye? Sonunda Norveçli araştırmacılardan bazıları, “İlk roketi icat eden bir Türk’tür” diye açıklama yaptı.
Sanırım tarihte bunu başarabilmemizin en büyük sebebi inancımız ve zekâmızdı.
1600’lü yıllardan bugüne! Bence uyduya isminin verilecek olması çok yerinde bir karar olmuş.