Yeni Kabine Hayırlı Olsun, Zafer Bayramınız Mübarek Olsun

Hamdi Bağcı

Devletimiz Laik ya, ne yazık ki devletimizle ilgili olan konulara dini, ya da milli kavramlarla - ifadelerle yaklaşamazsınız. Mesela 23 Nisan Bayramınız Mübarek olsun diyemezsiniz, 30 Ağustos Bayramınız Mübarek olsun diyemezsiniz. CHP’liler, jakoben ağabeyler - ablalar, Hürriyet Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi ve diğer müstemleke medyası hemen durumdan vazife çıkarır ve Cumhuriyet’i kurtarmak için devreye girer.  Onun için Üstadın tabiri ile kurbağa diliyle konuşmak zorundasınızdır…

Tabi Şükür bunu büyük ölçüde aştık, devlet ile milletimiz barıştı, artık memurlarımız başörtülü olabiliyor, mesailer Cuma saatlerine, namaz vakitlerine göre uyarlanabiliyor.

Bu tepeden inmeci, toplumu şekillendirmeci anlayışı elbette, kabul etmenin imkânı yoktu ve tarihe yavaş yavaş gömülüyor.

Bakın bu statükonun devamını kim istiyor?

Bir kere şunu net bilin, paralel ihanet şebekesinin böyle bir derdi yok, onların derdi kendilerini sattıkları Türkiye düşmanı ülkelerin gönlünü yapmak ve Türkiye’yi kendi kontrollerinde tutmak… Türkiye’yi kontrollerinde tutmayı bile kendileri için değil de satıldıkları Türkiye düşmanları için istiyorlar, onlara hizmet ediyorlar, hakikaten tuhaf.

Öyle ise statükonun temsilcisi kim?

Açıklayalım; Türkiye’de statükonun devamını Almanya istiyor, Türkiye güçlü olmasın diye planlar yapıyor, zira kendisinin çıkarları ile Türkiye’nin çıkarları kesişiyor. Her şeyi bir tarafa bırakın sadece Türkiye milli bir otomobil markası çıkarıverirse Almanların tam 5 tane markasının çok önemli bir pazarı yok olacak. Bundan dolayı Türkiye güçlenmesin ister Almanya zaten, bu normaldir.  

İngiltere Türkiye’deki statükonun devamını istiyor, Amerika, emperyalistler, kapitalistler Türkiye’deki statükonun devamını istiyor. İsrail, Suudi Arabistan, firavun Sisi, çocuk katili Esed Türkiye’deki statükonun devamını istiyor.

Tamam, bunlar statükoyu isterler, zira bu ülkeler, bu şer odakları güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu şer odakları güçlü Türkiye’nin, kendi kararlarını vermesini, milli sanayisinin gelişmesini, gençliğinin ahlak ve maneviyatla, bilgi ve ilimle donatılmasını istemiyor.

Şer odaklarının işine güçsüz Türkiye geliyor, güçlü Türkiye onların oyununu bozuyor.

Ve enteresan ama CHP’de Türkiye’deki statükonun devamını istiyor. CHP dediğimizde siz buna ulusalcı çevreleri de ekleyebilirsiniz. MHP statükonun devamını istiyor. Bir sürü küçük parti statükonun devamını istiyor.  İşte ben bunu anlayamıyorum…  

TÜSİAD statükonun devamını istiyor,  müstemleke medyası statükonun devamını istiyor. Ben bunları anlayabiliyorum, TÜSİAD’ı da anlıyorum, Hürriyeti, FOX TV’yi de anlıyorum, CNN’i, BBC’i de anlıyorum da CHP ile MHP’yi anlamıyorum.

Nasıl olurda CHP gibi kendisini Türkiye’nin kurucu gücü olarak ilan eden bir parti statükonun devamını ister. Bu millet bir başbakan seçiyor, onu devirmek için CHP darbecilerle, çocuk katilleri ile görüşmekte hiçbir beis görmüyor. Ülkeye ihanetleri kesinleşmiş paralel ihanet şebekesinin oyuncağı olmakta hiçbir beis görmüyor.

Yahu bir defa olsun şu ülkenin gelişmesinin yanında yer alın, bir defa olsun şu milletin sevincine ortak olun, bir defa olsun Türkiye’nin büyümesinden yana tavır alın…

Olmuyor almıyorlar, millet heyecanla seçtiği Cumhurbaşkanının yemin törenini izlemek için ekranlarının başına geçmiş, bir de ne görüyor; CHP TBMM’de rezalet çıkarıyor, milletin sevinci burnundan gelsin istiyor. CHP neden bu millete düşman?

CHP bitmeye mahkûmdur, CHP kendi kendine bitirmektedir, kendisini yok etmektedir.

Bizlerde biraz can sıkıntısı, biraz anlayamamanın vermiş olduğu hayretle CHP’nin rezaletlerini ve bitişini izliyoruz, başka ne yapalım.

 

Neyse geçelim, kabine konusuna…  Öncelikle vatana, millete, ümmete hayırlı mübarek olsun. İnşa Allah bu kabine ülkemize yarınlara şerefli bir şekilde taşıyacaktır. Şüphemiz yok.

Başbakan Ahmet Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti’nin 62. Hükümetinde yer alacak isimleri dün açıkladı. Peki, aslında neyi açıkladı?

Çok açık ifade edeyim, Ahmet Davutoğlu dün AK Partinin sürekliliği açıkladı.

Kabineye bakın, 4 yeni isim var. Bunlar, Sayın Yalçın Akdoğan, Sayın Numan Kurtulmuş, Sayın Nurettin Canikli ve Sayın Volkan Bozkır. Diğerleri aynı. AK Parti geleneği işte budur.

Netice itibariyle Konya’da, “bu dönemde karlı çıkarız” ayağından bayrak asanlar avuçlarını yalayacaklar, “belki bir yere geliriz” ayağından film yapanlar belediyelerden aldıkları ihalelerle yetinecekler. “AK Parti için kredi aldım” havasını atanlar o kredinin günahını kendilerine kâr diye yazabilirler, zira avuçlarını yalayacak sınıfına onlar da giriyor ve bir yere gelemiyorlar.

Ve şunu anlamanız gerekiyor AK Parti bir davadır, AK Parti’de bir yerlere gelmek için siyaset yapanlar hiçbir yere gelemezler. Türkiye büyük yürüyüşüne devam edecektir, Lider Recep Tayyip Erdoğan’dır, Başbakan Ahmet Davutoğlu’dur ve Türkiye’yi yönetecek iradede Recep Tayyip Erdoğan evresinde şekillenecektir. Ve Yeni Türkiye’ye herkes alışsa ve artık işin bir dava olduğunun bilincini tamamen kendilerine anlatsalar, ikna olsalar iyi olacak, yoksa kendileri açısından zaman kaybı oluyor…

Ne diyebilirim, yaşasın Yeni Türkiye…

Yeni Türkiye’nin özeti budur: AK Parti bir davadır, isimlerin merkezinde bu Partide siyaset yapılmaz, hırsını, benliğini yenemeyenler lütfen başka kapıya ve

Durmak Yok Yola Devam…

Elbette, Rabbimizden nice zaferler niyaz ederek, ümmetin makûs talihinin değişmesini dileyerek, 30 Ağustos Zafer Bayramımızın da Mübarek olmasını diliyoruz. Müslüman Türkün Şanlı Yürüyüşü devam edecektir İnşa Allah…

Yaşasın Yeni Türkiye…