“Yeni Dünya Düzeni” (New World Order) dedikleri sistemin organizasyonlarını ve organizatörlerini tanımaya devam edelim.
“Trilateral Komisyon”
David Rockefeller’in 1972 yılındaki Bilderberg toplantısından sonra büyük sermayedarları (özellikle Yahudi) ve önemli siyasetçileri bir araya getirerek Yeni Dünya Düzenini öncelikle Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’da, sonrasında da tüm Dünyada etkin hale getirmek amacı ile Büyük Britanya Hacıları’nın en etkinlerinden olan ABD Dışişleri Bakanlığı da yapmış olan Yahudi kökenli Henry Kissenger ve Aşkenaz Yahudisi Zbigniew Brzezinski ile birlikte kurdukları düşünülen gizli bir örgüttür.
İlk Başkanlığını Brzezinski’nin (1973-1976) yaptığı komisyon, Masonik sistemin yeni bir uyarlaması olarak kabul görmüştür. İlk olarak Carter hükümetinde büyük güce ulaşan komisyon, kendi içinde hiyerarşik bir düzen kurmuştur.
Araştırmacıların ulaştığı bilgilere göre; George Bush, Dick ve Lynne Cheney, Bill Clinton, Al Gore, Jimmy Carter, Walter Mondale gibi isimlerin yansıra, Avrupa Merkez Bankası, Dünya Bankası ve IMF gibi bankaların ve Shell, Sony, Samsung, Comcast, Time Warner, Levi-Strauss, Daikin, Ford, Chrysler, Toyota, Mitsubishi, Johnson and Johnson, IBM, Boeing ve Citigroup gibi uluslararası şirketlerin temsilcilerinin de komisyon toplantılarında yer aldığı tespitler dâhilindedir.
Araştırmacılar, bugün dünyamızın içinde bulunduğu ekonomik kaosun sebebinin direkt olarak Trilateral Komisyonu tarafından tasarlanan “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen” (New International Economic Order) olduğunu düşünüyor. En bariz örneğinin de, 1977 yılında Başkan Nixon’ın ABD’nin sahip olduğu petrole fiyat kontrolleri getirmesiyle petrol fiyatlarının dünya çapında artışa geçmesini sağlayarak, gelişmekte olan ülkeleri uluslararası piyasalara borçlanmak zorunda bıraktırmasını gösteriyorlar. Yine dünya altın rezervlerinin tamamen birkaç kişinin ya da ailenin eline geçmesini sağmak da bu komisyonun en önemli başarılarından biri olarak görülüyor.
Amblem olarak kullandıkları simgeyi araştırmacılar şöyle yorumluyor; bir kürenin üç yanından üç üçgen uzayarak, kürenin ortasında buluşurlar, fakat birleşmemişlerdir. Bunları birleştirdiğiniz takdirde, tek bir büyük üçgen meydana çıkar. Her bir üçgen, trilateralin üç bölgesini simgeler. Üçgenler birleştirilmiş olsa, büyük bir piramit olurdu. Piramitin birleşmemiş olması, tek dünya devletinin henüz kurulmamış olduğunu gösteriyor. Hedef ise büyük piramidi oluşturmak yani tek devlet, tek dünya oluşturmak şeklinde açıklanıyor.
ABD’nin Dünyanın her yerine üstler kurarak hâkimiyetini arttırmasındaki temel dayanak olan Eski Sovyetleri (SSCB) ortaya çıkaran, Bolşevik Devrimini finanse edenlerin Rockefeller sermayesi olduğu ve Sovyetlerin İkinci Dünya Harbine kadar devamlı ABD menşeli, İngiliz merkezli siyonist sermayenin finansmanları ile ayakta kaldığı bilinmektedir. Hatta, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan “açlık” meselesinde de yine aynı yapı, SSCB’ye hem gıda hem de mali yardımda bulunmaya devam etmişlerdir.
Öyle ki, Rockefeller’ın Trilateral Komisyon daki en önemli kurucu ortağı ve ABD’nin politika şekillendiricisi Kisinger’ın harb doktrinleri, sadece ABD için değil, aynı zamanda SSCB için de faydalı oldu. Özellikle, detante-yumuşama siyaseti sayesinde, SSCB’nin başta Doğu Avrupa olmak üzere Afrika ve Ortadoğu’da tesirini artırmaya başlamışlarken; bunu tehlike olarak gösteren ve Amerika’nın Özel Harb doktrini ile bütün dünya sathında yayılmasına, dünyanın her yerinde askeri üsler kurmasına, gözünü diktiği bölge ve ülkelerde örtülü darbe ya da açık “darbe” yapabilme gücüne ve hâkimiyetine kavuşmasına sebep oldu.
Komisyonun günümüzde çok uluslu banka ve şirketleri aynı çatı altında toplayarak, tüm dünya adına kararlar almayı, dünya nüfusunu ve savaşları kontrol etmeyi büyük ölçüde başardığına inanılmaktadır.