YENİ DÖNEM YENİ STRATEJİ

Murat Can

Ak Parti’nin hedeflediği bir tablo vardı ülke için. Kısaca çözüm süreci diye adlandırılan ve Kürt sorununu ortadan kaldırırken sıkılan yumrukların açılması ve birlikte yaşama kültürün oluşturulması hedefleniyordu.

Son derece makul ve hümanist bir yaklaşım. İslam kimliğine uygun, demokratik ve vicdanlı bir duruş…

Ancak sizin gösterdiğiniz samimiyet karşı tarafça suiistimal ediliyorsa ne yapacaksınız?

Siz ne kadar samimi davranırsanız davranın bazen işler kontrolden çıkıyor böyle bir durumda. Başbakan Ahmet Davutoğlu bu durumu “Kudret olmadan şefkat acziyettir, şefkatsiz kudret ise zulümdür. Birileri şefkat yüzümüzü görüp kudretimizi test etmeye çalıştı" diyerek açıklıyor.

Bu ülke bir şansı kaybetti. Bugüne kadar hiçbir siyasi irade yoktur ki ve bir daha kolay kolay olmayacaktır ki Ak Parti’nin almış olduğu riski barış içinde yaşamak adına alsın.

Ancak bütün bu alınan risklere rağmen, gösterilen şefkate ve hoşgörüye rağmen bölgeden aynı tavrı göremeyen bir açılım süreci maalesef ziyan oldu.

Sessiz bir seçim atmosferinin hemen ardından bir takım dinamikler yeniden harekete geçirildi. Yeni bir dizayn, yeni bir proje.

Özellikle Suruç saldırısıyla birlikte örgütler tek bir çatı altında toplanmak istendi. Kısaca Gezi ve PKK’nın yanına diğer sol örgütlerde alınarak üzerine IŞİD’de eklenerek yeni bir eylem süreci başlatıldı.

HDP’nin de bizzat içinde bulunduğu, aktif rol aldığı bu tabloda barış adına da olsa daha fazla tolerans gösterilememesi gayet normaldi.

Nitekim içerde IŞİD, PKK ve DHKP C gibi örgütlere, dışarda ise yine PKK ve IŞİD’e yönelik son derece organize adımlar atılmaya başlandı.

Tehlike görüldü.

Davutoğlu tehlikeyi gördüklerini ve konuya vakıf olduklarını şöyle anlatıyor.

İki yüz yıl önce Necd bölgesinden çıkan Selefiliğin bölgesel bir kırılmaya neden olduğunu, bugün de dini kimlikler üzerinden benzer bir kırılmanın yaşandığını, 7 Haziran sonrası görünen aktörler üzerinden bir vesayet oluşturulduğunu, bunların Türkiye'de kaos, belirsizlik ortaya çıkarıp yeniden vesayet tesis etmeyi Gezi'de Alevileri, 6-7 Ekim'de Kürtleri sokağa sürmek istediklerini, bugün ise Alevi-Kürt isyanı çıkarmak istediklerini, DHKP-C'nin bu yüzden Kandil'de kamplar açtı” diyor. 

Davutoğlu, Selefilik üzerinden dini kırılma, Bulgar milliyetçiliği üzerinden etnik kırılma, Yeniçeri ve Bektaşilik üzerinden içerideki kırılmalara dikkat çekiyor ve bugün de benzer bir sürecin olduğuna işaret ediyor.

Bakın burada önemli bir nokta var. Bu güne kadar eleştirilen “boş kampları bombalıyorsunuz” tezinin bu sefer yersiz olduğunu görüyoruz. Kandil’de aktif bir şekilde DHKP C kampları olduğunu söylüyor Sayın Başbakan. Buradan bu harekâtla Kandil’deki kampların yok edildiğini anlayabiliyoruz.

Sayın Başbakan Osmanlı’yı yıkmak için oynanan pek çok oyuna benzer projeler sahnelendiğini açıkça söylüyor.

Yine Sayın Davutoğlu’nun ifadelerinden şunu anlıyorum ki bütün gelişmeleri takip ediyorlar. Hızlı karar alma ve uygulama iradesine sahipler. Bu yüzden sürecin başarılı olacağına dair inancım güçleniyor.

Geçmişte yapılan hatalardan da ders alınarak atılan adımların bilinçli olduğunu görebiliyoruz. Aynı anda yapılan operasyonlarda devlet nereye bakacağını çok iyi görüyor.

Burada sadece temenni noktasında ekleyebileceğim husus PKK’nın şehir yapılanmalarıyla etkin mücadele. Kandil dışında ülke içinde yuvalanan PKK birimlerinin yok edilmesi milletimizin yüreğini ferahlatacaktır. Bütün bunların sonucunda ise temennim ve inancım odur ki süreçten milletimiz güçlenerek çıkacaktır.