Yeni bir gençlik hareketi gerekir. İslâm'ı canlı yaşamak ve yaşatmak için. Gençliğe öncü olmak için.
Her ilde olacak şekilde. İlgi çekecek halde. Davayı anlatan erler gerekir.
Hasbi olacak şekilde. Fedakar adamlar lazım! "Adam" gibi adamlar...
Heyecan gerek. Dava adamlığı gerek. Eskimez ve pörsümez davamızı anlatmak için.
Anlatırken yaşamak ve önde olmak için.
Örnek olmak için.
Necip Fazıl'lar, Sezai Karakoç'lar, Kadir Mısıroğulları misali haykırmak ve dirilmek için.
Abdürrahim Karakoç'un şiirleriyle canlanmak için.
Küf tuttu gençlik. Suç bizde, onlarda değil.
Küflü elbiselere büründük. Gönülleri kirlettik. Davayı unuttuk. Dünyevîleştik.
Halbuki öyle yetişmemiştik.
Heyecan vardı.
Koşturmak vardı. Haykırmak vardı.
"Şehid tahtında gülümsemek" vardı.
Vardı da vardı.
Niye yok oldu?
Biz görmedik, siz görün dedik yavrularımıza.
Biz giymedik, siz giyin dedik.
Biz binmedik, siz binin dedik.
Neye binip neyi yiyeceklerini ve nereye gideceklerini bilemedik.
Âh gafletimiz! Yazık ettik onlara. Çok yazık kendilerimize! Nasıl hesap vereceğiz Rabbimize?
Yanıyor içimiz.
Böyle dememişti Rasûlullah'ımız!
Böyle emretmemişti Rabbimiz.
Haydi bir diriliş hareketine! Başlamak gerek gayrı.
Heyecanla dopdolu.
Irak değil pek yakın.
"Ve fetih yakındır." (Saf 13)
Azmet ve yürü.
"Bir kerre de azmettin mi, artık Allah'a güvenip dayan! Çünkü Allah, kendine güvenip dayananları sever." (Âl-i İmran 159)
İşte Hakk'ın yolu.
Davasız olma!
Dertsiz olma!
Yarın ağlama!
Gün geçiyor.
Ufuklar kararıyor. Ömürler gidiyor. Ardına ne bıraktın ona bak!
Davet çerağın yak. Cihad kemerin tak.
Haydi durma.
Melekler seni bekler.
Şehitler seni gözler.
Hemen başla!