Günümüzün devlet adamlarını en çok uğraştıran ve muhalefet tarafından siyasi propaganda malzemesi olarak kullanılan meselelerden biri hiç şüphesiz EYT’lilerdir.
Emeklilikte yaşa takılanları ifade için darb-ı mesel haline gelmiş olan EYT, geçmişte çıkarılan ve elde edilmiş hakkı sigortalının elinden alan bir kanun yüzünden, günümüzün devlet adamlarına ayak bağı olmaya devam ediyor.
Bu sorunun çözümüne ilişkin iktidar kanadından yapılan açıklamalar, bu meselenin, seçim sonucuna etki edeceği, artık şüphe götürmeyen bir hale büründüğünü ortaya koymuştur.
İktidarın bu mecburi açıklamalarının, seçim sonuçlarından vareste açıklamalar olarak görülmesine de imkân kalmamıştır.
İktidar için EYT’nin çözümü, sıkılacak son kurşunlardan biri haline gelmiştir, neredeyse.
Hal böyle iken, günümüzün devlet adamları da sanki kendilerinden sonra gelecek yöneticilere, nur topu gibi bir 3600 ek gösterge mağdurları sorunu havale etmek üzere idiler. Pazar gününe kadar gidişat bunu gösteriyordu.
Hemşire, polis, din görevlisi ve öğretmenler için yapılacağı açıklanan düzenlemeye karşı ilk gelen tepkileri dindirme adına, daha önce tüm devlet memurlarını kapsayacak şekilde bir hazırlık içindeyiz, denilmişti.
Gelinen nokta, son toplantıda fikir birliğine varılmadan, Çalışma Bakanlığının yaptığı düzenlemenin Cumhurbaşkanımıza sunulduğunu göstermekte idi. Memur-Sen Genel Başkanımızın açıklamasından bu çıkarımı yapmak, zor değildi.
Bu çıkarım, devlet adamlarımızın, kamu personelleri arasında derin uçurumlara sebep olacak bir ferasetsizliğine işaret etmekte idi.
Hal böyle iken Reis-i Cumhur’umuzdan beklentimiz, partisine ilk isim olarak seçtiği adalet kavramını incitecek, hemşirenin denetmenden ne farkı olduğunu hiçbir zaman açıklayamayacağı, gelir uzmanının din görevlisinden daha az riskli bir görev yapmadığını anlatamayacağı, bir müstahdemin bir polisten daha az çalıştığını gösteremeyeceği bir düzenlemeye imza atmayacağı ve 2023’ün kişiler için değil Türk Devleti için çok büyük risklere gebe olduğu bilinciyle, düzenlemenin dışında bırakılacak insanların tercihlerini menfi yönde değiştirmelerine sebep olacak, adaletsiz bir 3600 ek gösterge uygulamasına onay vermeyeceği yönünde idi.
Cumhurbaşkanımızın, yeni bir EYT kitlesi oluşturma anlamına gelecek böyle bir adaletsizliğin tarafı ve sebebi olmayacağı kanaatimizi paylaşmıştık.
Son halini tam olarak bilmediğimiz 3600 ek gösterge düzenlemesine bütün memurların ve memur emeklilerinin dahil edildiğini öğrenince, memurlar adına değil de Türk Devletine yakışan tavır adına sevindiğimi ifade etmiş olayım.
İlk haliyle çıkarılırsa adaletsizliğin nirvanası olacak bir 3600 ek gösterge düzenlemesinden memurlar değil Türk Devleti etkilenirdi. Çok uç noktalarda gezdiğimi düşünen dostlara hak verebilmem için, şer güçlerin ülkemize doğru gelen hazırlıklarına önümüzdeki beş yılda nasıl karşılık verileceğini tatmin edici şekilde anlatmaları gerekir.
Aksi durumda; hep söylediğimi tekrar ifade edeyim ki ülkemi dışarıda yöneten Yavuz Sultan Selim Han dirayetinin, içeride yönetimi elinde bulunduran İnönü ferâsetsizliği yüzünden yok olacağını görmemek için, kör değil başka bir şey olmak gerekir.
Devletin adaletsizliği, sofraların tadını bozar. Kendi sofrasında aradığı lezzeti bulamayan kişi, başka sofralardan medet umar olur.
Görseli ile kitleleri cezbeden başka bir sofranın zehir katılmış aşına kaşık daldıran insanlar için artık iş işten geçmiş demektir. Kana giren zehiri neyin temizleyeceğini burada ifade ederek, ağzınızın tadını kaçırmayalım.
Bunun vebâli, adalet diye yola çıkmış olan fakat son kertede adaletsizliğin nirvanası olacak bir düzenlemenin tarafı olacak kişilere idi, elbet.
Böyle bir vebalden ve yanlıştan dönüldü mü?
Evet, dönülmüş görünüyor.
Hiç göstergesi olmayan memurlara 600 ek gösterge verildiği ve ek göstergesi olanların ise göstergelerine 600 puan ilave edildiği yönünde açıklamalar var.
Anlaşılan 3600’ün 3’ü devlete biraz fazla maliyetli görünmüş ve 600 kalmış. İlk söylentide sayılan 4 meslek grubu için de aynı düzenleme yapılmış ise, mevcut düzenlemenin adaletsiz olduğunu hiçbir kimse ve hiçbir memur söyleyemez.
4 meslek grubu için bir söylenti çıkarılmadan bu düzenleme yapılmış olsa idi, devlet adamlarımız şu ana kadarki sitemlerin hiçbiri ile karşılaşmazlardı. Bu öngörüsüzlüğün sebebini anlayabilmiş değilim.
4 meslek grubunun devlet memurlarının büyük çoğunluğunu oluşturması nedeniyle 2023 hesap edilerek onların oyunu almak için bu adaletsiz düzenleme söylentileri çıkarılmış ise, bu işin müsebbipleri, keserin ne tarafa yontacağını bilmenin yetmeyeceğini, hesabın da bir gün döneceğini hesaba katmak zorunda olduklarını anladıkları zaman iş işten geçmiş olacaktı.
Ve at ile tımarın birlikte kullanıldığı cümleler, 2023’ün ağızlara sakız edilecek sloganı olacaktı.
Allah korudu, diyebiliriz.