Selçuk Bayraktar çok ilginç bir insan, görebildiğim kadarıyla bir kere bu vatana bu topraklara bu aziz millete aklıyla bağlı ama aynı zamanda çok sadakatle çok duygusal olarak bütün benliğini ortaya koyarak da bağlı… Bu aşkını, samimiyetini istese de istemese de bir şekilde saklayamamış oluyor.
Selçuk Bayraktar 1979 yılında doğmuş. Benden 2 yaş küçük, fakat yine de Konyalı ifade ile öğürümüz diyebileceğimiz bir kuşakta yaşamış. Lokman Koyuncuoğlu ağabeyin ifadesi ile harddisksiz nesilden değil, harddiski olan nesilden… Bu millete çok değerli hizmetler yaptı ve bu millet için başka hizmetlere de hazır olduğu her halinden belli oluyor.
Bizlerin yaşadığı dönemler, Selçuk Bayraktar'ın yaşadığı dönemler, 1980'ler, merhum Özallı liberal yıllar, 1990'lar, Refah Partili, Milli Gençlik Vakfının etkin olduğu, Milli Gazeteli yıllar, sonra Yeni Şafak da ekleniyor günlük gazete serüvenine… Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan… Her biri ayrı bir dava, sevda, her biri sanki ayrı bir dünya, her biri ayrı bir duygu, her biri ayrı bir mücadele başlığı… Samimi, içten, Allah rızası için işlerin yapıldığı yıllar. İşte o dönemlerde yaşamış, o dönemin tedrisinden geçmiş, kargaşasını, duygusunu, aşkını yaşamış insanlardan Selçuk Bayraktar… Ve ben o dönem insanların zaten ülkemizi başka bir seviyeye çıkaracak önemli vizyonlara sahip olduğuna inanıyorum.
Neyse geçelim… Birçok edebiyat üstadına göre bugün yaşayan tek şair olan İsmet Özel’in şiirini okuyor geçenlerde Selçuk Bayraktar…
“Ben öyle bilirim ki yaşamak
Berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır
Çünkü biz savaşmasak
Anamın giydiği pazen
Sofrada böldüğümüz somun
Yani ıscacık benekleri çocukluğumun
Cılk yaralar halinde;
Yayılırlar toprağa
Etlerimiz kokar
Gökyüzünü kokutur
Çünkü biz savaşmasak…”
Nereden bakarsanız bakın, durup kalıyor ben bu şiiri duyduğumda ya da okuduğumda dünya… İnanın ne etkisinden kurtulabiliyorum ne büyüsünden… Geçip giden zamana baktığımda, şiire bağlılığımın, belki Orhan Pamuk’un okuduğu bir kitabın hayatını değiştirmesi gibi, belki de ondan daha etkili savuruyor beni… Sadece hayatımı değil, bütün beni ben yapan en ince ayrıntılarıma kadar her unsurumu, ne demek istediğimi tam anlatamasam da kayıtlara geçsin diye yazmam gerektiğine inandığım genetiğimi değiştiriyor sanki…
Şiir bambaşka bir alem, bambaşka bir boyut, bambaşka bir dava, bambaşka bir zekâ sanki… Hiçbir tevile gerek kalmayacak şekilde anlatıyor duygularımızı şair ve beni de etkileyen zaten bu…
Biliyorum son zamanlarda gerçekten büyük haksızlıklara uğruyor Bayraktar Ailesi, bir şekilde, sistemli ve etki ajanlarının da devrede olduğu anlaşılan sinsi ayak oyunları ile siyasetin içine çekiliyorlar ve bir şekilde de yıpratılmaya çalışılıyorlar…
Geçenlerde bir yazımda da yazmıştım, bu işin ardında Rusya’sından İran’ına, İsrail’inden Amerika’sına, Fransa’sından Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Mısır’ından İngiltere’sine kadar çok farklı devletlerin olduğu noktasında şüphe duymuyorum. Düşmanlıklarının nedenini de anlayabiliyoruz ama Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da konuyla ilgili konuştu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ayak oyunlarına pabuç bırakmayacağından eminiz de… İşte neticede Bayraktar Ailesinin bu süreçte çok büyük sınavlar verdiği de muhakkak.
Aslında bu da normal, çünkü o kadar büyük bir konuyu başardılar ki… Anlatmanın bile imkânı yok… Belki şairler anlatabilir mevzunun büyüklüğünü… Bu aziz milletin son 300 yılda madde planında başarmak istediği ama bir türlü yöntemini bulamadığı, çok defa denediği ve fakat bir türlü başaramadığı insanlığın önüne geçme, medeniyetini tahkim etme adımlarının şifresini kırmış, formülünü bulmuş oldu Bayraktar Ailesi… Bu formül ile elde edilen proseslerle insanlığı koruyacak, insanlığa yön verecek, mazlumları koruyacak aziz milletimizin geleceğine hizmet edecek adımlar atıyorlar. Çok şaşırıyorum, mesela Amerika Birleşik Devletleri'nin bile yaptığı birçok SİHA prototiplerinde Bayraktar Ailesinin yaptığı modelleri taklit ediyorlar, Çin'in, Hindistan'ın Yunanistan'ın ve aklınıza gelebilecek gelmeyecek Almanya’sından Fransa’sına İngiltere’sinden Kanada’sına kadar birçok ülkenin Selçuk Bayraktar'ın yaptıklarını taklit ettiğini görmek bugün mümkün. Hatta geçenlerde Hindistan'ın odaklandığı konu Bayraktar'ın insansız hava araçlarına karşı savunma sistemiymiş, bunun haberi vardı. Hakikaten dünyayı değiştirebiliyor bir insan… Bir duygu… Bir mücadele… Selçuk ve Haluk Bayraktar'da biz bunu görüyoruz.
Peki bu büyük mücadele bu büyük başarı Türk milletinden bir karşılık görmüyor mu? Yok ben öyle olmadığını da düşünüyorum. Aziz Türk milletinin her ferdiyle Selçuk Bayraktar'ı çok sevdiğini, Bayraktar Ailesini, Haluk Bayraktar'ı babaları rahmetli Özdemir Bayraktar’ı çok sevdiğini çok iyi biliyorum. Tatildeydim, komşumuz hala muvazzaf olan bir komutanımızdı, bir paşamızdı. Denizde beraber yüzerken aynı zamanda sohbet de ediyorduk, o beni, ben onu anlıyordum… Vatanı konuşuyorduk, siyaseti konuşuyorduk, milletimizi konuşuyorduk, sıkıntılarımızı, eğitim alanında ülkemizin bir türlü yeterince mesafe katetememesini, ekonominin düzelmemesini vs. Çukurca’da askerlik yaptığım için Çukurca’yı Paşa'dan dinleme olanağı elde ediyordum, bir asker olarak belki orada yaşadıklarımı Paşamıza anlatıyordum hem gazeteci hem de alt rütbeden bir asker olarak yaşadıklarımı anlattığımda Paşamızın pür dikkat, sorular da sorarak beni dinlediğine şahit oluyordum.
Paşamız bana bir gün, “Hamdi Bey, Selçuk Bayraktar yaptıklarının farkında mı, başardıklarını biliyor mu, bunları bilerek mi yaptı, bilmeyerek mi yaptı bilmiyorum? Bildiğim şu binlerce askerimizi şehit olmaktan kurtardı, korudu. Savunmamızı akla hayale gelmeyecek oranda güçlendirdi. Şu anda bu İHA ve SİHA’lar sayesinde artık çok rahat bir şekilde dağların arkasını görüyoruz, inleri görüyoruz ve oralara hiçbir askerimizi göndermeden bombalar atabiliyoruz, müdahale edebiliyoruz, terör yuvalarını oralarda delik deşik edebiliyoruz. Hatta F16'lara yön veriyor bu İHA’lar, F16'lar da devasa bombaları çok rahat bir şekilde PKK'nın teröristlerinin imhası için kullanabiliyor. Bunun ülkemize yaptığı katkıyı anlatamam. Bu millet Selçuk Bayraktar'a minnet duymalı” demişti.
Peki bunları ben niye yazıyorum? Zaten neredeyse hepimiz bu konuları biliyoruz öyle değil mi? Mesele şu, bu ülkede her kademeden insan, Selçuk Bayraktar’ın ve Bayraktar Ailesinin neyi başardığını çok iyi biliyor ve Bayraktar Ailesini seviyor, onların yaptıkları işlerin ne anlama geldiğini biliyor, bu anlamda takdir ediyor. Milletimiz her kademesinde Bayraktar Ailesinin yaptığının farkında… Bunu anlatmaya çalışıyorum. Aziz Milletimiz, Bayraktar Ailesine karşı minnet duyuyor, onları seviyor, onları çok değerli görüyor. Bunlar kıymetli…
Evet, onlar savaşsınlar, Selçuk Bayraktar’ın yaptığı İHA’lar, SİHA’lar, TİHA’lar gökyüzünde savaşsın… Onlar savaşsın ki mazlumların yüreği yanmasın, mazlumlar katledilmesin, çocuklar ağlamasın, bebekler ağlamasın, çocuklar, bebekler, anneler katledilemesin. Bugün görüyorsunuz Gazze'de Bayraktar'ın ürettiği uçaklar savaşamıyor ve İsrail soykırım yapıyor. Hiç şüphe duymuyorum, elbette bir gün oralarda da savaşacaklar… Her şeyin bir zamanı var, sabırla, sakinlikle, suhuletle, sükunetle, akılla, itidalle bazen gelecek zamanı beklemek gerekir. Ama ben inanıyorum ki Bayraktar gökte uçmaya devam edecek ve mazlumlar o uçtuğu sürece daha güçlü olacak. Selçuk Bayraktar, müsterih ol, seni seviyor ve mücadeleni takdir ediyoruz, mücadelen mücadelemiz, savaşın savaşımızdır, yanında yer alıyoruz… Sen savaştıkça karanlıklar aydınlığa çıkacak, mazlumlar kazanacak bu mücadelenin sonunda, emin ol bundan.
Birkaç defa da yazdım ama tekrar da yazayım… CHP'lilere, Özgür Özel'e, Ekrem İmamoğlu'na, Mansur Yavaş'a, diğer belediye başkanlarına, diğer etkili ve yetkili insanlara şunu söylemek isterim; Bakın bu milletin size oy vermeyeceğini zannediyordunuz oy verdi, CHP'ye oy verdi. CHP’yi bugün birinci parti yaptı. Gelin bu ülkenin sevdasının bir parçası olun, bu ülkenin davasının bir parçası olun, buna inanın bu millet sizi sevebilir. PKK'nın FETÖ'nün, Türkiye düşmanlarının yanında yer almayın, gelin Türkiye'nin dostu olun, Türkiye ile bir olun, Türkiye ile hemhal olun, aziz milletimizle hemhal olun, ülkemizin geleceğini birlikte kuralım. Selçuk Bayraktar'la kavga etmeyin, bu ülkenin değerleriyle kavga etmeyin, bu ülkenin inancıyla kavga etmeyin, bu ülkeyle birlikte büyüyün.
Bayraktar Ailesi’ne ve bu ülke için samimi bir şekilde çalışan binlerce mühendise, akademisyene, iş insanına, her kademede işçilerimize muhabbetlerimizi gönderiyoruz, hepsine şükranlarımızı iletiyoruz.
Evet İsmet Özel’in dediği gibi:
“Ben savaşarak senin
Bulanık saçlarından tutup
Kibirli güzelliğini çıkartıyorum ortaya
Dünya
Kirletilmez bir inatla dönüyor
Altımıza yıldızlar seriliyor
Yüzüm suya davranıyor koşaraktan.
Ve inzal.”