Geçtiğimiz günlerde Karatay Belediyesi Dünya Alzheimer Farkındalık Günü nedeniyle bir program düzenledi.
Çınarlar ve fidanların buluştuğu o anlamlı program Karatay Belediyesi tarafından Konya’ya kazandırılan Alzheimer Gündüz Yaşam Merkezi’nde gerçekleşti. Doğrusunu söylemek gerekirse haberini yapmak için o programa gidene kadar böyle bir merkezin varlığından haberim yoktu. Eminim ki benim gibi bilmeyenler de vardır. O yüzden özellikle bahsetmek istedim.
2016 yılında faaliyete geçen Alzheimer Gündüz Yaşam Merkezi’nin Türkiye’de bir ilk olması Konya için bir hayli gurur verici. Bu anlamda başta Karatay Belediyesi olmak üzere tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun…
O programda Alzheimer hastası olan yaşlı amca ve teyzeler vardı. Bakmayın yaşlı ve hasta olduklarına günümüzdeki gençlere ders olacak neşeleri gözlerden kaçmadı. Her şeye rağmen gülüp eğleniyorlardı. Onların yanında kendimi yaşlı gibi hissettim desem az kalır.
O koca çınarların şarkı söylemeleri, kalkıp dans etmeleri, müzik grubuna eşlik etmeleri hayata karşı farklı gözlerle bakmama neden oldu. Hepimizin hayattan yorulduğu zamanları olmuştur. Ama hiçbirimiz başımıza gelen olayları eğlenerek, gülerek başımızdan savmayı düşünmemişizdir değil mi?
Özellikle de günümüzde ergenlik çağındaki çocukları gözlemlediğimde hayata o kadar negatif bakıyorlar ki sanki yaşlı olan kendileriymiş gibi… Belki de her şeye kolay sahip olduklarından dolayı doyumsuz oluyorlar ve büyük şeyler bile onları mutlu edemiyor. Ya da sahip olduklarının farkında değiller. Sağlık gibi mesela... Oysaki sağlık mutlu olmak için en büyük neden…
Karamsar olan bütün ergenlik çağındaki çocukları o programa götürsem ne demek istediğimi çok daha iyi anlarlardı. Sahi bir sorun bakalım kendinize yaş almadan yaşlandık mı?
Şimdi programın en güzel yerinden bahsetmek istiyorum. Karatay Belediyesi Kreşi öğrencileri yani minik fidanlar yaşlı amca ve teyzelere sürpriz yaparak ellerinde çiçeklerle onların yanına geldi ellerini öptüler ve çiçeklerini verdiler. Bu da onlara moral kaynağı oldu.
Sonra ben kendi kendime düşündüm. Geçmişle gelecek bir arada duruyordu. Derin bir anlam oluştu benim için. Yaşlılar geçmiş, çocuklar ise gelecekti. Yani onlar da bir zamanlar çocuktu, çocuk olanlar da ilerleyen zamanlarda yetişip yaşlı olacaktı…
Hepimiz bir gün yaşlanacağız… Yani demem o ki zaman hızla geçiyor. Bir bakmışsınız gelecekken geçmiş olmuşsunuz…
İşte önemli olan hayata karamsar bakmak yerine başımıza gelen olumsuzlukların arasından en iyi şekilde sıyrılmak. Çünkü o olaylar sen üzülsen de geçecek üzülmesen de. Hayatı yaşanılabilir kılmak çok önemli ve senin elinde. Mutlu olun, mutlu olmak kötü bir şey değil. Doya doya yaşayın. Kendinizi sevin hayatı sevin. Hayat kimseye adil davranmaz o yüzden kendi adaletinizi yaratın. Aksi takdirde hiçbir yol almadan yaşlanır gidersiniz ama benim bahsettiğim yaş almadan yaşlanmamanız. Şu an kaç yaşındaysanız o yaşınızın da kıymetini bilin… Her yaşın bir güzelliği var demişler…
Kaç yaşındasınız? 15 mi? 35 mi? 60 mı? Şimdi yaşınıza bakın ve size sunduğu güzelliklerin farkında olun. Çünkü hayat size belki yeni yaşlarla yeni şeyler sunacak. Her yaşınızın sizlere güzellikler getirmesi dileğiyle…