Yaralar sarılırken

İsmail Yaşa

Elazığ’da geçen yıl Ocak ayında meydana gelen deprem sonrası evleri ağır hasar gören vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla devlet tarafından merkezde 24 bin 83 ve kırsalda 7 bin konut inşa edildi.

Kısa sürede adeta yeni bir şehir kuruldu ki, bu her ülkenin başarabileceği bir şey değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklamada, deprem ve selden zarar gören Elazığ, Malatya, Bingöl, Giresun, Manisa, Van, Adıyaman, Erzurum, Çanakkale, Afyon, İzmir, Diyarbakır, Tunceli, Erzincan, Rize ve Antalya'da afetten etkilenen bölgelerde 9478 köy evi ve 3767 ahır yapıldığını söyledi.

Özetle ifade etmek gerekirse, devletimiz doğal afetlerde zarar gören vatandaşlarımızın yardımına koşuyor ve yaraların mümkün olan en kısa sürede sarılması için azami çabayı gösteriyor.

Türkiye artık yüzlerce binanın yıkılmasına ve binlerce vatandaşın hayatını kaybetmesine rağmen “yardımcılarının depremi haber vermek için başbakanı uyandırmaya kıyamadıkları”, kimin ne yapacağının bilinmediği ve devletin günlerce vatandaşına hiçbir yardım götüremediği ülke değil.

İlgili bakanlıklar ve kurumlar süratle ve eşgüdüm içerisinde afet bölgesinde çalışmalara başlıyor.

Bakanlar bölgede kamp kurarak çalışmaları yakından takip ediyor, vatandaşların istek ve şikâyetlerine kulak veriyor.

Afetzede vatandaş devletinin yanında ve hizmetinde olduğunu görüyor.

Türkiye, son dönemde bir yandan dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgınıyla mücadele ederken diğer yandan orman yangınlarıyla ve sel felaketleriyle uğraşmak zorunda kaldı.

Ciğerlerimiz yandı fakat o kadar orman yangınını kısa sürede kontrol altına alıp söndürmeyi başardık.

Sel felaketlerinde kayıpların en aza indirilmesi için yine olağanüstü çaba gösterildi.

Covid-19 salgınının üzerine gelen tüm bu felaketleri yıkılmadan atlatabilecek ülke sayısı çok az.

Biz de onlardan biriyiz ve bununla gurur duyuyoruz.

Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, yanan her ağacın yerine -Allah’ın izniyle- daha fazlasını dikeceğiz.

Yanan her evi yeniden inşa edeceğiz ve selin yıktığı her binayı daha sağlamıyla ayağa kaldıracağız.

Doğal afetlerin açtığı yaraları kısa sürede sararken bir başka yaraya da neşter vurmanın vakti çoktan geldi.

Kangren haline gelen söz konusu yaraya toplumu yiyip bitirmeden acilen müdahale edilmesi gerekiyor.

Dikkat çekmeye çalıştığım yara, örgütlü hale gelen ve milli güvenliğimizi tehdit eden yalan teröründen başka bir şey değil.

“Yalancılar terör örgütü”, geçtiğimiz günlerde başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık’ı hedef aldı.

Kınık’ın İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı 13 ayrı şirkette yönetici kaydı bulunduğunu ve 13 ayrı şirketten maaş aldığını iddia etti.

Bu asılsız iddiaya cevap veren Kınık, aldığı tek maaşın Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden öğretim görevlisi olarak aldığı maaş olduğunu ve Kızılay Başkanlığı görevini herhangi bir ücret almadan yürüttüğünü açıkladı.

Kayıtlardaki şirketlerin bir kısmının yıllar önce kapatıldığını ve bir kısmındaki kayıtların da güncel olmadığını, diğerlerinin ise Kızılay Başkanı olması sebebiyle doğal olarak Yönetim Kurulu başkanlıklarını yürüttüğü, Kızılay’a gelir getirmek amacıyla oluşturulan Kızılay Yatırım’ın iştiraklerine ait bilgiler olduğunu söyledi.

Önüne Kızılay Başkanı’nın 13 maaş aldığına dair bir bilgi gelse dahi gazetecinin o bilgiyi yayarak itibar suikastı yapmadan önce doğrulatması gerekir.

Meslek ahlakı ve ilkeleri bunu gerektirir.

Kınık’ın açıklamasından sonra bile yalanda ısrar edilmesi çürümenin oldukça ileri boyutlara ulaştığını gösteriyor.