Sevgili okurlar, Ramazan ayı nedeniyle sosyal hayatın akışı hayli yavaşladı ancak gündem yine de yoğun. Kazalar, yangınlar, yaralamalar, kavgalar, cinayetler yine olanca hızıyla devam ediyor. Anlayacağınız, ne yazık ki üzücü haberler almaya devam ediyoruz.
Konya yine üzücü bir yangınla sarsıldı.
Geçtiğimiz gün, Karatay ilçesi Hacı Yusuf Mescit Mahallesi Uyanık Sokak'taki mobilya fabrikasında çıkan yangın, rüzgârın da etkisiyle çok büyüdü. Maalesef fabrika kullanılamaz hale geldi.
Hatta yangın öylesine büyüktü ki, fabrikada bulunan çelik kasanın içindeki paralar bile kül olmuş…
Mal canın yongasıdır elbette. Ne söylesek fabrika sahiplerinin acısını hafifletemeyiz.
Düşünüyorum da bütün emeklerinizin yanıp gitmesini izlemek ne zordur kim bilir. Allah, fabrika sahiplerine yardım etsin. Allah beterinden saklasın.
Fabrikadan ekmek yiyen işçilerin de Allah yardımcısı olsun. Ramazan mübarek gün aç, açıkta kalmayacaklardır inşallah. Konyalı sanayiciler ve hayır severlerimiz onları da yalnız bırakmayacaktır diye düşünüyorum.
Yangınla ilgili incelemeler sürüyor. Yetkililer olayı takip ediyor. Biz de gelişmeleri takip ediyoruz.
Ben de o yüzden tam da bu noktada birkaç kelam etmek istiyorum.
Öncelikle fabrika sahiplerinin hiçbirini tanımadığımı belirtmek isterim. Kimdirler, nedirler, nerelidirler bilmem. Oturup çay içmişliğimiz de yok.
Fakat Konya basınının ve sosyal medyanın gündeminde olan haberlerin paylaşımlarının altına bazı densizler tarafından yapılan yorumları görünce kendimi fabrika sahiplerinin yerine koydum. Çok üzüldüm…
‘Zekât verseymiş böyle olmazmış!’
Elbette zekât vermek malı temizler. Elbette işçinin hakkı yenmemelidir. Elbette sadaka vermek gerekir.
Fakat bütün emekleri gözünün önünde kül olan bir insan hakkında hem de hiç tanımadan bilmeden emin olmadan, binlerce kişinin okuyabileceği şekilde böyle suizanlarda bulunmak Müslüman’a yakışmaz.
Allah insanı bazen evlatlarıyla, bazen malıyla, bazen makamıyla imtihan eder. Belki bu olay da o imtihanlardan biriydi, kim bilir…
Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır; büyük mükâfat ise Allah’ın katındadır. (Tegâbün Suresi 15. Ayet)
Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise şüphesiz Allah katındadır. (Enfal Suresi 28. Ayet)
Allah’ü Teala Kur’an-ı Kerim’de öyle buyuruyor.
Şüphesiz ki biz buna iman ettik.
Elbette yaşadıklarımızdan ibret alacağız…
Lakin, oturduğumuz yerden ahkam keserek; yangının acısını hisseden iş yeri sahiplerini hedef gösteren, küçük düşürücü yorumları kabul etmiyorum!
Tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum…
Sevgili okurlar, son yıllarda bu gibi felaketleri ne çok yaşadık. Konya’da son iki senede benim hatırladığım üç, dört defa fabrika yangınları oldu. En son 2-3 ay önce yine aynı bölgede bulunan bir sünger fabrikasında çıkan yangını olay yerinden takip etmiştim.
Orada da gördüm ki, özellikle mobilya, sünger, ahşap üretimi yapılan işletmelerde meydana gelen yangınları söndürmek neredeyse imkânsız gibi. Çünkü başta tiner olmak üzere pek çok kimyasal madde kolay kolay söndürülemiyor. Hele bir de rüzgâr varsa çok zor oluyor.
Tüm bunlara karşın, Konya İtfaiyesi bu konuda kötü bir sınav vermiyor. İtfaiyeciler hem eğitimli hem de tecrübeli. Geçmişte yaşanan olaylardan büyük ders almışlar. Bunu uzun süre takip ettiğim yangın söndürme çalışmalarında bizzat gördüm. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin, AFAD Konya İl Müdürlüğü’nün, Konya Sanayi Odası İtfaiyesi’nin ne kadar donanımlı olduğuna bizzat şahit oldum.
Yine araç gereç bakımından da Konya’nın, Türkiye’de ilk 3 içerisine girecek yeterlilikte olduğunu da biliyorum.
Ama işte bir şekilde fabrikalarımızı kaybediyoruz. Bu üzücü hadiselerin ağır maliyetleriyle karşılaşıyoruz. İş yerleri genelde kullanılamaz hale geliyor ya da çok ağır hasar alıyor.
Bir kez daha ayan beyan ortada olan bir şey var ki, önemli olan yangını kontrol etmekten-söndürmekten ziyade, yangına mahal vermemek, bu yönde adımlar atmak, iş yerlerini ve personellerini buna göre dizayn etmek…
Belediyeler, Sanayi Odası, AFAD gibi pek çok kuruluş iş yerlerine çeşitli eğitimler veriyor elbette. Ama iş yerlerimiz ne yazık ki bu önlemleri hak ettiği gibi ciddiye almayabiliyor.
Personellerin eğitimi ve bilinci de yetersiz olunca, üzücü hadiseler kaçınılmaz oluyor.
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığı mesleğine de sadece göstermelik olarak önem verince, durum vahim oluyor.
Bu sebeple hem yetkililerin hem de fabrika sahiplerinin afet ve acil durum yönetimi, önlem, iş sağlığı ve güvenliği başlıklarında hem yasal olarak hem yönetmelik olarak hem de eğitimsel anlamda yeni bir süreç başlatması güzel olur.
Konya AFAD İl Müdürlüğü, Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ve Konya Sanayi Odası bu konuda iş birliği yapabilirler. En azından riskli fabrikaların bir envanteri çıkarılıp oralarda iş daha sıkı tutulabilir.
Hatta fabrika sahipleri bu denetimi bizzat kendileri talep etmelidir.