Bazı şeyler kızıl saçlı kızın kafasında yapboz parçası gibi birleşmeye başlamıştı. Arkadaşının başına gelenlerin kendisiyle bir bağlantısı olabileceğini düşünüyordu ve bunun olması çok daha kötüydü…
Aradan bir ay geçmişti. Bu zaman içerisinde kumral saçlı kız birkaç gün yaşamış, sonrasında ise vücut ısısı düşürülemediği için ölmüştü. Kızıl saçlı kız ise sürekli kendisini suçluyordu. Çaresizlikten perişan olmuştu. Yemesi içmesi kesilmiş, sadece ağlıyordu. Çok üzgündü. Üzgün olmasının sebebi sadece arkadaşının ölmesi değil başka insanlarda da o vakanın tespit edilmesiydi. Ve tabii onlarda fazla yaşamıyordu. Bir ay içerisinde on sekiz kişi daha alevler içerisinde dünyaya veda etmişti. Göz göre göre insanlar ölüyordu. Doktorların elinden ise hiçbir şey gelmiyordu.
Kızıl saçlı kızın yüzünde mimik oynamıyordu. Sürekli sinirli, üzgündü. Bu da yağmurun artışına sebep oluyordu. Genç kız bir ay içerisinde yağmurdan nefret etmişti. Adeta tiksiniyordu. Yağmurda ona inat durmuyor, daha fazla can alıyordu.
Üç hafta daha böyle devam etti. Yağmur hiç durmadan çiseledi. Can kaybı otuzu geçmişti. Olay tüm dünyada gündem olmuştu. Duyanlar ağzı açık dinliyordu. Kiminin inanası bile gelmiyordu. Kimse bilmese de kızıl saçlı kız dört duvar arasında perişan olmuştu. Evden dışarı adımını atamıyordu. Üzerinde büyük bir yük vardı. Tüm dünyanın konuştuğu olayın sebebi kendisiydi. Gerçi kimsenin bundan haberi bile yoktu.
Yağmur durdu. Kumral saçlı kızın ölümünden tam kırk dokuz gün sonra durdu. Bir sürü kişinin canını aldıktan sonra durdu. Dünyaya damga vurduktan sonra durdu. İnsanları korkuttuktan sonra durdu.
Ölmemek için evine kapanan insanlar sevinç ile dışarı çıktı. Yüzler gülüyordu. Ama bir kişi hariç.
Kızıl saçlı kız…
Kendi canını feda edip daha fazla kişinin ölmesini engelledi. Başladığı yerde bitirdi.