“Vur” Diyenler Vurabilir mi?

Alev Ayyıldız

Sloganı seven bir milletiz. Hele içinde “ölüm”  geçiyorsa değmeyin keyfimize. Hani maçlarda bile bağırırlar ya “Ölmeye ölmeye ölmeye geldik” diye. Yirmi iki kişin peşinden koştuğu yuvarlak bir oyun aracı için canını verecek ne çok insan varmış diye düşünürüm hep.

Tuhaftır ama genelde işi olmayan insanlar ölmeye hazırdırlar.

Uğraşı çok olan iki nedenden ölüm gelsin istemez kendine. Ya dünyayı çok sevmiştir, daha çok kazanma, daha çok yatırım yapma hırsı sarmıştır. Bir ev, bir araba daha almadan terk etmek istemez. Çocuklarına, torunlarına bırakacağını düşünmeden biriktirir durur.

Yada ölüm korkusu günahın çokluğunu hatırlatır ve borçlu gitmek istemez kişi. Eksik kulluk kaygısıyla, sunulan nimetlere az şükrettiğinin bilincindedir. Bu günahlarla Yaradan’ın , peygamberimizin karşısına nasıl çıkacağım der ve ölmekten korkar.

Böyle insanlara da pek rastlanmaz toplumda. Zaten “ölüm” mevzusu iticidir. Kimse konuşmak istemez. Mezarlıklarda bile fazla durulmaz. Ve tuhaftır her gidenin ardı kalan bir bencillik duyar. Sıra bende değilmiş diye…

Bir gün daha yaşamak tatlı gelir.

Hayatımızda bize ve sevdiğimize pek bulaşsın istemesekte dediğim gibi sözlerimizde  sıklıkla  kullanırız ölümü. En son M.H.P’li vekilin yaptığı gibi.

Soyadından bile milliyetçilik akan Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ,siyasette çok konuşulan, tartışılan , ürküten sözlere sahip çıkmış. “Bundan sonra genel başkanımızın dediği gibi. O, 'vur' diyecek vuracağız, 'öl' diyecek öleceğiz” demiş.

Hani eski Türk filmi ağzıyla tabir etmek gerekirse slogan kokan laflar söylemiş.

Merak ediyorum, sokak çatışması çıksa kendi evladı gidip dediği gibi vursa ve ardından ölse ne hissederdi?.

Toprağın üstü bizim demiş sayın vekil. Çok sahiplendiği toprağın üstü için ne yapmış?. Her şeyi geçtim bir ağaç mı dikmiş?.

Hariçten gazel okumak sözü var ya, işte bu deyimin ne olduğuna oldukça iyi bir örnek sunmuş.

Onun bilgisayardan kükrediği gibi dönmüyor işler. İnsan uğruna bir hizmet verebiliyorsa bir vatanı sahiplenmelidir. Oturduğun yerden hu iş twit atmaya benzemiyor.

Acaba bu ölüme koşarak giden sayın vekil, neler yapmış, ne hizmetlerde bulunmuş diye merak ettim. Tüm siyasetçilerde gördüğüm bir tablo benzeri bir hayatı var. Fakir siyasetçi yoktur söylemini doğrularcasına kendisi bir iş adamı. Teknolojiye pek meraklı. Bir dönem “hatun” dediği kadınların “bekareti üzerine yanlışlıkla (?) paylaştığı bir twitle adını duyurmuş. 11 bin lira olan milletvekili maaşıyla geçinemeyeceğini belirten açıklamaları da var. Zaten sayın vekili danışmanı ve sekreterine ödediği telefon ücreti asgari ücret kadar. Ha birde Göktürk 2 uydusu fırlatılırken polisle çatışan ODTÜ’lü öğrenciyi ziyaret etmiş. Geçmişte aşırı solcu gruplar tarafından şehit edilen ülkücülerin anılarına ne denli sahip çıktığının göstergesidir bu. Sayın vekilin yaptığı tek hayırlı iş milletvekili maaşını öğrencilere burs olarak dağıtmak.

Derdim onun açıklarını bularak kötülemek değil. Ama normal standartların üstünde yaşam kurmuş, sanayici ve milletvekili olan bir kişiyi tanıtmak.

Sayın vekil, sözlerinin arkasında durmak ve inandırıcılığını arttırtmak istiyorsa, yetmişlerden başlayarak son kırk yılda sağ- sol çatışmasında ölen bir yakını var mı ondan bahsetsin.  Yada kendisi Doğu ve  Güneydoğuda çok çok yakınını şehit mi vermiş?

Bedel ödenmeyen ve hayatından, yaşantısından feragat etmeyeceği açıkça belli olan birisinin bu denli sloganlı ve şovanist sözleri yalnızca medyada bir müddet yer tutmaya yarar.

Türkkan ve yoldaşlarının tavırları, C.H.P’nin cumhuriyet yürüyüşlerinin bir benzeri olarak hafızalarda ancak kalır  ve  zamanla unutulur gider.

En azından kokoş teyzelerin, rujlu dudaklar, kremlerle buruşmasını engelleyemedikleri sarkık kollar ve damarlı eller eşliğinde  sergiledikleri cumhuriyet yürüyüşünde, markalı gözlükleriyle açık havada yürüyüş yapan insanlar oluyordu.

 Bu vesileyle burjuva takımından olan, yüksek sosyetenin alçak insanları halka bir nebze olsun karışabiliyordu.

M.H.P’li vekilin bu tavrı ise belki provokasyon kokan birkaç eylemi anca tetikler. Onun dışında sağ- sol çatışması ve darbe dönemi için yıllar sonra “Bizim çocukların işiydi” diyen Amerikalı yetkililerin iştahını yeniden kabartmaktan başka bir işe yaramaz.

Selam ve dua ile.