Milletler, çeşitli sebeplerle kendisinde oluşmuş kültürün ana dokusunu bozmadan yeni kültür ve anlayışları kendi düşünce dünyasında harmanlayarak yeni sentezler ortaya koymuşlardır. Bunun sonucunda medeniyet havuzu ortaya çıkarmışlardır. Milletimizin karşılaştığı kültür ve medeniyet havuzlarından biri de mensubiyetiyle müşerref olduğumuz İslam dini olmuştur.
İslam, medeniyet olgusu ortaya koyarken insan-ı kâmil yolunda hayatımıza yeni kavramları ön plana çıkarmış ve o kavramlar üzerinden medeniyet inşası oluşturmuştur. “Vefa” kavramı da bu kavramlardan sadece bir tanesidir.
Diyanet İşleri Başkanlığımız Mevlid-i Nebi Haftası’nın bu yılki konusunu kavramsal anlamda “VEFA” olarak belirledi. Vefa: sözünde durmak, vermiş olduğu sözü yerine getirebilmek için gayret göstermek gibi anlamlara gelmektedir. Daha basit tanımıyla bağlılık göstermek demektir. Kullar Allah’a elest meclisinde verdikleri kulluk sözüne bağlı kalarak; peygambere olan sevgi ve muhabbetleriyle de vefanın gereğini yerine getirmeye çalışmaktadırlar.
Kadim Türk- İslam medeniyeti de “Vefanın” en güzel yaşandığı medeniyet olmasının yanında tarihte eşi benzeri görülmeyen vefa örnekleriyle doludur. Bu örneklerden bir tanesi medeniyetimizin hamurunun yoğurulmasında, bu kadim Anadolu topraklarının Türkleşmesi ve İslam’la müşerref olmasında en büyük paya sahip mutasavvıflarımızdan biri olan Hoca Ahmet Yesevî’dir.
Türk-İslam medeniyetinin önemli mimarlarından Hoca Ahmed Yesevî, Türklerin İslam’ı anlama ve algılama noktasında bir ekol olarak karşımıza çıkmaktadır. Anadolu’ya gelmeden Anadolu’da oluşan ilim irfan medeniyetine etki ederek Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli gibi sanatçılar üzerinde etki sağlamıştır. Yaşantısı ve eserleri medeniyetimizin özünü oluştururken “vefanın” çarpıcı bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kur’an-ı Kerim'e ve Hz. Muhammed’in (sav) sünnetine bağlılığını dile getiren Hoca Ahmet Yesevî’nin düşünce temeli Allah, Peygamber ve İnsan sevgisi temeline oturmaktadır.
Hoca Ahmed Yesevî’nin peygamber sevgisi ileri bir düzeydedir ki, ne kendisinden önce ne de kendisinden sonra gelenlerin yapmadıkları bir fiille peygamber sevgisini somut şekilde göstermiştir. Yazdığı Hikmet adlı şiirlerinin ana teması peygamber özlemine ve onun örnekliğine dayanan Hoca Ahmet Yesevi, 63 yaşına geldiği zaman, Allah Resülü 63 yaşında göç ettiği gerekçesiyle yeryüzünde gezip dolaşmayı kendisine ar edinerek yer altında bir mahzen kazdırarak ömrünün geri kalan kısmını burada ibadetle tamamlamıştır.
Bu hareketiyle peygambere olan vefasını diğer yandan da Arapça ve Farsça gibi dönemin edebiyat ve sanat dili karşısında Türkçe’yi edebiyat ve şiir dili haline getirmesi ses bayrağımız olan dile vefanın bir örneğidir…
Selam ve dua ile.