Türk ordusunun Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği Pençe Kartal – 2 Harekâtı bölgesinde bulunan Gara’da bir mağarada alıkonulan 13 Türk vatandaşının PKK tarafından vahşice katledilmesinin yankıları sürüyor.
Son dönemde sürekli kan kaybeden ve hızla bitme noktasına doğru giden terör örgütünden bu alçakça eyleminin hesabı elbette sorulur.
Şehitlerin kanlarının yerde kalmayacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Vatandaşımız terörle mücadelede devletine güveniyor ve her zaman devletinin yanında.
Fakat devletinden de bir beklentisi var.
Ciğer pareleri dağda tepede teröristlerle savaşırken terör örgütü yandaşlarının şehirlerde rahatça propaganda yapmalarına izin verilmemesini istiyor.
Gara’daki mağarada masum vatandaşlarımızı katleden hainlerle Ankara’da, İstanbul’da onları savunan alçakların hiçbir farkı yok.
Milletimizin yüreğinin yandığı bir anda PKK yandaşlarının çıkıp pişkince açıklamalar yapmaları ve terör örgütünün ağzıyla konuşarak devleti suçlamaları vatandaşın ağırına gidiyor, acısını ve öfkesini daha da artırıyor.
PKK’nın 13 vatandaşımızı hunharca öldürülmesinin ardından HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu terör örgütünü aklayan ve katliamdan devleti sorumlu tutan açıklamalarda bulundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaya ve Gergerlioğlu dâhil sosyal medyada konuyla ilgili provokatif paylaşımlarda bulunanlar hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu.
En acılı anlarında millete küfredercesine açıklamalarda bulunan HDP milletvekillerinin dokunulmazlık zırhından cesaret aldıkları sır değil.
Bu küstahlığa hukuk kuralları içinde mutlaka bir son verilmesi gerekiyor.
HDP’li belediye başkanlarından bazılarının terör örgütüne destek sağladığı haberleri vatandaşı oldukça rahatsız etmişti.
O sorun kayyum atamalarıyla çözüldü.
Milletvekilliği dokunulmazlığının arkasına saklanıp PKK propagandası yapılmasına izin vermemek için de bir yol bulunmalı.
PKK’nın siyasi ayağına göz yumulursa terörle mücadele zaafa düşer ve şehitlerimizin kemikleri sızlar.
Terör örgütü propagandası yapanların TBMM çatısı altında olmaları onları korumamalı.
Gerekirse dokunulmazlıkları kaldırılıp ivedilikle yargılanmalılar.
Hiçbir devlette, Türkiye’ye demokrasi ve insan hakları dersi vermeye kalkışan Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde bile böyle bir şeye asla müsaade edilmez.
Geçenlerde HDP Esenyurt İlçe Başkanlığı’na PKK elebaşının posterleri ve örgüt paçavraları altında terör eğitimi verildiği ortaya çıkmıştı.
Rezaletin medyaya yansıması üzerine HDP’li ilçe başkanı tutuklandı.
Yine de şu soru vatandaşın zihnini meşgul ediyor:
Terör propagandasına dur demek için olayın medyaya yansıması mı gerekiyor?
Son ana kadar beklemek şart mı?
Türkiye, PKK’lıların Avrupa ülkelerinde örgüt adına faaliyetlerde bulunmalarına ve terör propagandası yapmalarına haklı olarak tepki gösteriyor.
Fakat bu konudaki hassasiyetimizin daha iyi anlaşılabilmesi için bizim öncelikle kendi ülkemizdeki benzer faaliyetlere izin vermememiz ve “milletvekili” sıfatına sahip olsalar bile PKK yandaşlarına göz açtırmamamız gerekiyor.
Terör örgütü yandaşlarının küstahça yaptıkları açıklamalar Türkiye’yi seven ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip eden Araplar arasında da şaşkınlıkla karşılanıyor.
“Türkiye böyle bir şeye nasıl izin verebilir?” diye soruyorlar.