Vasiyetler, vacip, müstehap, mekruh, bidat ve geçersiz vasiyetler ana başlığı altında ele alınır. Fıkıh kitaplarında vasiyetin en önemli kısmını teşkil eden vacip vasiyetler, kul hakkıyla ilgili “hukuk-i ibad—kul hakkı” ve “hukukullah—Allah hakkı” kısımlarına ayrılır. Eğer bir kimsenin üzerinde kul hakkı varsa borçlarının miktarı İki şahit huzurunda malının tamamından verilmesini vasiyet etmek vacip olduğu gibi mirasçılarında o borçları alacaklı kimselere noksansız ödemeleri vaciptir. Çünkü kul aciz ve muhtaçtır. Haklarından vaz geçmeyerek alacaklısının azap çekmesine sebep olabilir. Ancak lutuf ve af yolunu seçerse bir insani azaptan kurtularak yüce Allah’ın cc rahmetini celbedebilir.
Üzerinde Allah’a ait borç olan bir kişi, bütün malının üçte birini bu borçların ödenmesi için vasiyet etmesi vaciptir. Eğer malının üçte biri Allah’a karşı olan borçlarına yetişirse bu borçların tamamını ya hepsini birden veya fitreler halinde fakirlere fidye olarak dağıtılır ve dinin emrettiği şekilde yerine getirilir. Üzerinde Allah’a ait borçlar, hac, zekat vs bulunan kimsenin mutlaka vasiyet etmesi vaciptir. Eğer üçte birden az vasiyet ederde bu miktar Allah-ü Tealaya olan haklarının ödenmesine yetişmezse günahkar olur. Bir kimse üzerinde kul hakkı ve hiçbir borç olmazsa sadece sevap kazanmak ve Cenab-I Hakkın rızasına ermek niyetiyle malının üçte birini veya üçte birinin bir miktarını vasiyet etmesi de müstehap olan vasiyettir. Mirasçıları mağdur etmemek şartıyla bir miktar malını da kendisi ile ahiret evine götürmek gayesiyle nafile olarak yapılan bu vasiyet müstehaptır. Kula ve Allah’a cc borcu olmayan kimse vasiyetinde,
”Mesela malının üçte birini üzerinde hac, zekat, sadaka-i fıtır, kurban, nezir, kefaretler ve namaz gibi hiçbir borcum olmadığı gibi şahıslara da borcum yoktur fakat ihtiyaten 60 fitre bedeli bir oruç kefareti 30 fitre bedeli bir oruç kefareti, kazaya kalmış bir aylık oruç fidyesi için 10 fitre bedeli de bir “keffartül yemin—yemin kefareti” olarak fakirlere dağıtınız. Arta kalan parayı fakirlere sadaka olarak ikram ediniz. Mescit, okul, yol, köprü, çeşme, kimsesizler yurdu gibi hayır kurumlarına sarfediniz, diyerek vasiyet eden kimsenin bu vasiyetlerini yerine getirirken ve paraların vasiyet eden kimsenin arzuları doğrultusunda sarfı gerekir. Aksine hareket edilemez.
MERDUD, GEÇERSİZ VASİYETLER...
Haram kabul edilen, gayri meşru işlerle iştigal eden “fıskü fucur—günah”işleyen kişilere vasiyetle mal yardımında bulunmak mekruhtur. Binaenaleyh, yapılan yardımı da kötü işlere alet etmesi yüksek ihtimaldir. Bidat olan vasiyet ise ölen kişi öldüğü günü veya gecesi yemek yedirilmesini veya helva vs. gibi bir şey dağıtılmasını vasiyet etmek ölümünün üçüncü, yedinci, kırkıncı 52. gecesi veya ölümünün yıldönümünde yemek yedirilmesini vasiyet etmek bidattır. Velakin, komşular tarafından ölünün ailesine yemek getirmek müstehaptır. Zira Cafer-İ Tayyar şehit olduğunda peygamberimiz ailesine hitaben Cafer’in ailesine yemek hazırlayınız buyurdu. Ziyafet, sevinç ve neşe alametidir. Kabrin yapılmasını ve süslenmesini vasiyet etmek kabrinde veya ulu kişilerin kabirlerinde kandil ve mum yakılmasını vasiyet etmek bidattır. Cenazemi falan kimse yıkasın. Namazımı falan kimse kıldırsın, cenazemi falan kimse kabre indirsin diye yapılan vasiyetler hükümsüzdür. Yerine getirilmesi vacip değildir. Bununla beraber cenaze namazını vasiyet ettiği kimsenin kıldırması da caizdir.
Öldükten sonra naaşının başka bir yere taşınmasını ve oraya defn edilmesini vasiyet etmek batıl vasiyettir. Eğer vasi, mirasçıların izni olmaksızın naaşı bulunduğu yerden, ölenin vasiyeti üzerine başka bir yere taşırsa yapılan masraflar kendisine vasiyet edilen kişiye ödetilir. Beni şu şekilde bir kefenle kefenleyiniz diye vasiyet etmek de geçersizdir.
Kabrinde üzerine kubbe, türbe, mescit ve benzeri yapılar yapılmasını vasiyet etmek de batıldır. Kendisinin veya başka birisinin kendi evine defn edilmesini vasiyet etmek ancak evinin kabir yapılmasını vasiyet eder de orası da kabristan haline getirilirse o zaman caizdir.
Kitaplarının kendisi ile beraber gömülmesini vasiyet etmek de doğru değil. Vefat ettiği günü veya gecesinde, kırkında, yedisinde, 52’sinde yemek ve mevlit vasiyet etmek de batıldır. Ölünün geride bıraktığı mal kul borçlarına yetişmezse onların dışında yapmış olduğu vasiyet dahi hükümsüzdür. Mirasçıları olduğu halde malının tamamını vasiyet etmek de hükümsüzdür. Bu vasiyet ancak malının üçte biri için geçerli olabilir. Eskiden, yeni defn edilen bir kimsenin kabri üzerine çadır kurmak ve bir müddet o çadırın içinde oturmak ve Kur’an okumakla yeni ölen kimseyi yalnız bırakmayarak onunla ünsiyet ve yoldaşlık etmek için böyle yapılırdı. Nitekim İmam Ahmed İbni Hanbel de bu hareketi kerih görmüş olup oğlu İbrahim’e kendi kabri üzerine çadır kurulmamasını vasiyet etmiştir. Vasiyet ıskatla ilgili geniş bilgi için fıkıh kitaplarına bakabilirsiniz. Atalarımız olayı kısa ve güzel özetlemiştir. “Ne yaparsan elinle, o gider seninle”