Geçtiğimiz hafta 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Konya’da yaşanan olay Türkiye gündemini hayli meşgul etmişti.
Olmasaydı iyiydi, Konya böyle bir olayla gündemi meşgul etmeseydi daha güzel olurdu tabi ama olan olmuş artık. Olayı uzatıp, başka yerlere çekip niyet okumamak daha sağlıklı.
Sonuçta Vali Bey ile muhabir arkadaşımız arasındaki polemik, kendi aralarında tatlıya bağlandı. Muhabir arkadaşımız Ali Kuş, Vali Cüneyit Orhan Toprak’ı makamında ziyaret edip özür diledi, Vali Bey de tavrından pişmanlık duyduğunu söyledi ve iş tatlıya bağlandı!
Ali arkadaşımız kısa bir süreliğine kafasını toplamak için izne ayrılmış, Vali Toprak da görevinin başında şehrimize hizmet etmeye devam ediyor.
Yaşanan olayda, kabahatli aramak ya da vurun abalıya demek yerine, çuvaldızın en büyüğünü hepimiz önce kendimize batırıp, benzeri olayların bir daha yaşanmaması için dersler çıkartmalıyız. Yoksa ne gönül almalar ne de özür dilemeler hiçbir işe yaramaz ve üzüldüğümüzle kalırız.
Nitekim sonraki programlarda yaşananlar gösterdi ki gerekli dersler alınmış. Herkes tavrına daha bir özen gösteriyor. Daha titiz davranmaya çalışıyor…
Hatta gazeteci arkadaşlarımız programlar öncesi birbirlerini uyarıyorlar; ‘Aman oturuşuna kalkışına dikkat et, sesini biraz alçalt’ gibi tatlı sert takılmalarda bulunuyor. Çalışma tertibi hakkında mesleki bir bilinç oluştu diyebilirim.
Vali Cüneyit Orhan Toprak da eskisine nazaran daha sıcakkanlı ve sevecen yaklaşmaya özen gösteriyor. Hatta Selçuklu Kongre Merkezi’nde devam eden ‘Uluslararası Ahilik ve İş Ahlakı Zirvesi’ programında yaptığı birkaç hareketle bu sevecenliğini hepimize gösterdi.
Konya yerel basınında Ferit Hepokur abimizi bilmeyen yoktur. Bir ara Vali Toprak, Ferit abinin fotoğraf makinesini aldı Ferit abiyi aratmayacak şekilde bir gazeteci gibi, gazetecilerin fotoğrafını çekti. Ortaya çok sempatik görüntüler çıktı.
Dünkü yazımda ‘Uluslararası Ahilik ve İş Ahlakı Zirvesi’ programında salonun öğrenciler tarafından doldurulduğunu ve protokol konuşmaları esnasında öğrencilerin bir anda salonu boşalttığından bahsetmiştim. O esnada Başkan Uğur İbrahim Altay'dan salonda kalan gençlere yemek, Vali Cüneyt Orhan Toprak'tan da kar tatili müjdesi geldi.
Bu yaklaşım da gayet hoş ve ilginç bir yaklaşım oldu doğrusu.
Evet, 24 Kasım’da yaşanan olay büyük tepki çekmişti. Herkes bir şeyler yazdı, çizdi, söyledi. Fakat kimsenin Vali Toprak’a itibar suikastı yapmaya hakkı yok!
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada kendisi hakkında asılsız bir iddia dolaşıma girdi. Yapılan paylaşıma göre Vali Toprak’ın çocuklarının adları Fetullah ve Gülen’miş…
Çocuklarının adları Fetullah ve Gülen olan vali, Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak değil, Tokat eski valisi Cevdet Can'dı. Cevdet Can 21 Haziran 2017'de Merkez Valiliğine atanmıştı.
Bu iddiayı ortaya atan kimliği belirsiz sanal karakterin ve o karaktere itibar edenlerin atladığı bir gerçek var: Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak’ın Fetullah ve Gülen adında 2 oğlu olamaz. Çünkü, Konya Valisi Toprak’ın Zeynep ve Zehra isminde iki kızı var. Oğlu yok.
Zaten Vali Toprak’ın eşi Funda Toprak’ın verdiği demeçlerde kızlarının isimlerini zikrettiği görülebiliyor. Yine Hakkari Valiliği’nin resmi internet sitesinde de konuyla ilgili birkaç haber mevcut.
Sosyal medyanın en kötü taraflarından birisi de bu işte. Bir deli kuyuya bir taş atıyor da kırk akıllı çıkarmayı akıl bile edemiyor. Kimse doğruluğunu sorgulamadan sahipleniyor, paylaşıyor.
O çirkin iftiranın aldığı etkileşime bakınca üzüldüm doğrusu. Bu etkileşimin gösterim sayısı nereden bakarsan bak en az 250 bin civarında. Yani 250 bin insan bu iftiraya inandı.
İşte buna itibar suikastı deniyor. Bu ahlaksızlığı yapana bir cevap verilmesi ve hakkında soruşturma başlatılması gerekirdi.
Konuyla ilgili ne valilikten ne de diğer resmi kaynaklardan bir açıklama gelmedi. Paylaşımı yapan hesap gerçek kullanıcı olmayabilir, sosyal medya diliyle feyk hesap olabilir. Ama aldığı etkileşim öyle basite indirgenecek ölçüde değil. Bu paylaşımın acilen yalanlanması ve paylaşım yapan kişi hakkında da suç duyurusunda bulunulması gerekiyor.