Günümüzün kooperatifleri, vakıf hassâsiyetinin sergilenmesine fırsat veren ve birlikten kuvvetin doğduğunun gösterilebileceği önemli yapılardandır.
Bu yapıların yönetiminde görev alacak insanlar titizlikle seçilmeli ve ehliyet sahibi insanların birlikte çalışmalarına fırsat verilmelidir.
Kooperatifler vakıf insanları tarafından yönetilmesi gereken birlikteliklerdir. Yönetimde olan insanlar kooperatifleri bir kazanç kapısı olarak değil, hizmet için bir fırsat kapısı olarak görmek zorundadırlar.
Kooperatif yönetimi, kılı kırk yararak karar vermeli ve kuruşu milyar değerinde harcamalıdır.
Vakıf malına el süren için yapılan beddua ne ise, kooperatif üyesinin parasına sahip çıkmayan yönetici için de aynı beddua geçerlidir.
Kooperatifler, nezâkette zirve olmuş insanlar tarafından yönetilmek zorundadır ya da nezâkette zirve olmanın kaygısını güden insanlara teslim edilmek zorundadır.
Kooperatif yönetiminde olan her insan, üyenin her kuruşuna azami kıymeti vermek zorundadır.
Üyenin ödediği aidatı binbir zorlukla kazandığını dikkate alan bir yönetim, harcama yaparken kuruşa milyar gözüyle bakar ve kendisine teslim edilen emanete sahip çıkmanın huzuru ile üyeye hizmet eder.
Kooperatiflere ilişkin temel beklentilerimiz bunlar olmakla birlikte, toplumumuzdaki kooperatif algısı maalesef hiç de istenilen düzeyde değildir.
Bu tespitlerimizin yapı kooperatifleri için yapıldığını söyleyelim ve yanlış anlaşılmaya fırsat vermemiş olalım.
Günümüzde kooperatife üye olup da memnun kalan insan sayısı son derece azdır. Kooperatif yönetimine giren insanlar, buraları bir kazanç kapısına dönüştürmüş durumdadırlar. Memnuniyetsizliğin en temel sebebi de budur.
Üye aidatlarının düzenli ödendiği kooperatifler, bu zihniyette olan insanların bulunmaz bir fırsat nazarıyla baktıkları yerler konumuna gelmiştir.
Hâl böyle olunca, vakıf insanlarından ve vakıf hassâsiyetinden söz etmeye imkân kalmamıştır.
Bu hassâsiyet yoksunluğu da nezâketsizlikleri, insanların hukukuna saygı göstermemeyi, üyelerin kazançlarını kıymetsiz görmeyi ve her türlü keyfiliği beraberinde getirmiştir.
Emânete sahip çıkma duygusu, günümüz kooperatiflerinde maalesef ayaklar altındadır ve yönetimde olan insanlar girift ilişkilerin aktörleri olarak kazanç kapılarını sağlama almanın kaygısı ile görevlerini(!) yapmaktadırlar.
İnsanımızın güven noktasındaki hassâsiyeti, hassas gönüllerin elinde değil, hasis gözlülerin zihninde bir oyuncağa dönüştürülmüş durumdadır.
Emânete ihânetin bizim inancımızdaki yeri hepimizin mâlumudur. Güven duygusu ile bir yapıya emanet edilen üye aidatları da, o yapının yöneticileri tarafından hiçbir şekilde ihânet edilmemesi gereken emânetler olarak görülmeli ve gözetilmelidir.
Kendilerine teslim edilen emâneti gözeten yöneticileri közden koruyacak olan da, emânete sahip çıkma hassâsiyetleri olsa gerektir.
Dünya bu közün mekânı değil muhakkak. Ukbasını düşünen insanların bu közden korktuğu da muhakkak.
Yolunun bu köze çıkmasını istemeyen insanların helalleşme mekânı yalnızca dünyadır ve dünyadaki günleri de sayılıdır.
Yazımız özelinde, üzerinde insanların hakkını bırakmama kaygısı güden insanlar arasında kooperatif yöneticileri başta gelmek zorundadır.
Toplumumuz, elde ettiği makamları kirli bir menfaat tasına dönüştürmeyecek insanlara ihtiyaçlı durumdadır.
Bu ihtiyacın giderilmesi için önce herkes kendi üzerine düşeni yapmak ve kimseye yük olmamak zorundadır.
Yük olan değil, yük alan insanlar bu dünyadan kıymetli yüklerle gidecek olanlardır.
Duânızı eksik etmeyin efendim.