Kahramanmaraş merkezli 10 ili yıkan büyük depremler ve ardından Konya’da geçtiğimiz gün meydana gelen 3.0 büyüklüğündeki depremlerin ardından açıklamalarda bulunan KTÜN Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, Konya’daki diri fay hatlarını değerlendirdi.
MTA tarafından açıklanan diri fay hatları haritasında Konya’nın kuzeybatısında merkezin içinden geçen 50 kilometrelik fay zonu tüm konyalıların dikkatini çekti. Konya’nın kuzeybatısında Ardıçlı’dan başlayıp, Hatıp’ı a kadar gelen 50 kilometrelik diri fay zonunu değerlendiren Prof. Dr. Arık, “Bu fayın gerçek uzunluğu 50 kilometre olarak ölçüldü. 50 kilometrelik fay zonunun tek parça halinde sıralaması söz konusu olduğunda 6 ve ya 6,5 şiddetinde deprem üretebilir. Bu fay zonu genişliği özellikle Yazır bölgesinde yüzeyde de izlenecek şekilde 4 kilometreye kadar genişleyebiliyor. 2009’daki 4,5, ve 4 büyüklüğündeki depremlerde Konya merkezdeki son 100 yılda en büyük depremler olarak gözlemlendi. Bu depremler Yazır bölgesindeki 10 kilometrelik bir fayın kırılmasıyla oluştu. 10 kilometrelik bir fay kırıldığında 4,5 şiddetinde deprem oluşturabiliyorsa, 50 kilometrelik bir fay kırıldığında bunun şiddeti 6,5 büyüklüğünden az olmayacaktır. Depremlerin yüzeye oluşturduğu kırıklara göre yorumlar yapılıyor. Yüzeyde oluşturulan şiddete baktığımızda bu daha da büyük olarak hissedilecektir. Bu nedenle Konya’nın batısında 6,5 şiddetinde deprem üretebilecek faylar var” dedi.
KONYA’DA DEPREM OLMAZ DİYE DURUM SÖZ KONUSU DEĞİL
MTA’nın haritasında olmayan Konya’nın kuzeyinde Ankara Yolu civarında Aşağıpınarbaşı, Karaömerler, ve doğuya doğru giden hat boyunca Karaömerler fay hattı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arık, “Bu da güney eğimli bir fay. Bozdağlar, Divanlar’da başlayıp güneydoğuya doğru giden Divanlar fay hattı var. Onun bittiği yerde de Göçü Fay Hattı var. Batı’da Konya Fay Hattı, Kuzeyde Karacaömerler, Divanlar ve Göçü fay hatlarıyla Konya Ovası bir çöküntü havzası şeklini almış. Bizim gözlemlerimize göre bu fayların tamamı deprem üretme kapasitesine sahip. Ülkemizin tamamı deprem kuşağında. Konya’da deprem olmaz diye durum söz konusu değil. Lakin Türkiye’de en az riskli bölge Konya-Karaman-Antalya bölgesidir. Bu bölgelerde de deprem olmaz diye bir söylem oluşturmaz. Biz nerede ne büyüklükle bir deprem olacak tahminleri yürütmek yerine her an deprem olacak gibi hazırlıklı olmamız gerekiyor” diye konuştu.
KONYA’NIN ALTINDAKİ ÇÖKÜNTÜNÜN HER BASAMAĞI BİR DEPREMLE OLUŞMUŞ
Cuma gecesi Konya merkezli saat 23.55’de meydana gelen 3.0 büyüklüğünde meydana gelen depremi de değerlendiren Prof. Dr. Arık, “Konya fayına paralel ovanın içinde basamaklar şeklinde onlarca fay var. Konya fayı eğimli bir fay. Konya’nın batısından doğuya doğru eğimli bir fay. Bunun derine doğru devamında yüzeydeki iz düşüm çalışmalarında en az 4-5 tane ana faya paralel küçük faylar olduğunu tespit ettik. Cuma akşamı meydana gelen depremde bu faylardan bir tanesi olan Tatlıcak fayında meydana geldi. Bunun üzerine de geçmişte birkaç tane daha deprem olmuştu. Bu fayın hemen doğusuna doğru gidildiğinde Acıdort, Zincirli bölgesinden geçen ve güneye doğru devam eden Saraçoğlu’na kadar giden bir fay daha var. Daha sonra faylar batıya doğru gidiyor. Ovanın içinde bizim tespit ettiğimiz 4-5 tane daha yüzeyde izlenemeyen örtülü fay var. Konya’nın altı çöküntü olduğu için çöküntünün her basamağı bir depremle oluşmuş. Aynı zamanda hareket devam ettiği için Ardıçlı bölgesinde bazı yerlerde 1100 metre derinde görünüyor. Bunu dikkate aldığımızda düşey yöndeki yer değiştirme toplamda en az 1100 metre. Bu aslında çok büyük bir harekettir. . 1100 metrelik bir çökme meydana gelmiş. Bunu meydana getirecek olanda küçük depremler değildir, büyük depremler” dedi.
Kızılören Merkezli geçtiğimiz yıl meydana gelen depremlerle ilgili bilgi veren Arık, “Buradaki fay Konya fayından farklı bir fay”
KAYA ZEMİN DEPREM ETKİSİNİ AZALTIR
Konya’nın yapılaşmasının Ardıçlı, Beyhekim tarafında olmasını da değerlendiren Arık, “Burada zemin kaya üzerinde olduğu için olası bir depremde zemin etkisi depremin şiddetini azaltacak. Beyhekim tarafı zemin acısından en iyi yerler. Adana Yolu civarı da yumuşak yapıya sahip olduğu için depremin etkisi daha büyük olacaktır. Depremlerde zemin-yapı bileşeni çok önemli olduğu için depremde Beyhekim tarafı daha az hissedecektir. Bilim, teknik ne diyorsa buna uygun binalar yapılmalı. İlk başta zemin etütleri çok iyi yapılmalı. Daha sonra binanın yapılmasından bitimine kadar olan süreç çok iyi takip edilmeli. Her bina için zemin etüdü yapılıp o zeminin binaya nasıl etki edeceğini bilmemiz gerekiyor. Türkiye deprem kuşağı bir ülke olduğu için sadece fay hatları üzerindeki yerleşmeler değil tüm alanlar çok iyi denetilmeli” dedi.
SERVET R. ÇOLAK / YENİ HABER GAZETESİ