Uzman öğretmenlik sürecine dair…

Şenol Metin

Çok tartışılan, kamuoyunu meşgul eden uzman öğretmenlik sınavı, cumartesi günü, 81 ilde, 28 bin 650 salonda merkezi sistemle tek oturumda yapıldı. Sınavın değerlendirilmesi 100 puan üzerinden yapılacak. 70 ve üzeri puan alanların başarılı sayılacağı sınavda, sınav sonuçları, 12 Aralık 2022'de ilan edilecek.

Uzman öğretmenliğe en az 10 yıl hizmeti bulunan ve uzman öğretmenlik eğitim programını tamamlayan öğretmenler başvuru yaptı. Başöğretmenliğe ise uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunan, başöğretmenlik eğitim programını tamamlayan öğretmenler başvurdu.

Lisansüstü eğitimini tamamlayan öğretmenler, uzman öğretmen unvanı için doktora eğitimini tamamlayan uzman öğretmenler ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutuldu. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yazılı Sınavı verilerine göre, öğretmenlik kariyer basamakları eğitimleri için 614 bin 390 öğretmen başvurdu. Bu öğretmenlerin yüzde 99'u yani 606 bin 185'i eğitimlerini tamamladı. Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yazılı Sınavı'na ise 595 bin 598 başvuru yapıldı. Yüksek lisansı bulunan 94 bin 606 öğretmen uzman, doktorası bulunan 257 öğretmen ise başöğretmenlik sınavından muaf tutulacak. Eğitim sisteminde bulunan 75 bin 506 bin uzman öğretmen sayısı, sınavdan muaf olan 94 bin 606 yeni uzman öğretmenle birlikte 170 bin 112'e; 89 olan başöğretmen sayısı da sınavdan muaf olan 257 öğretmenle beraber 346'ya çıkacak. Uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı verilenlere, sertifikanın düzenlendiği tarihi takip eden ay başından itibaren unvanları için öngörülen eğitim öğretim tazminatı ödenecek ve her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilecek. Bu uzman ve başöğretmen unvanının alındığı dereceye göre değişmekle birlikte uzman öğretmenlerimizin maaşlarında 2000 TL’den fazla bir artışa tekabül etmektedir. Başöğretmenlikte bu rakam 4000 TL’yi geçmektedir. Bu, 2023’ten itibaren yaklaşık 700 bin öğretmenin maaş ve özlük haklarında % 40’lara varan oranda iyileşme anlamına gelmektedir.

Bir bardak suda fırtına koparan algı maniplatörlerine teslim olmayan öğretmenlerimize hayırlı olsun.

2004’te süreci tıkayan siyasilerin ve apolitiklik iddiasındaki sendikamsı konsorsiyumların operasyonlarına öğretmenlerin prim vermemiş olması sevindirici. Sendikamsı konsorsiyumlara öğretmenlerimiz itibar etmedi ama yine de bu yapılar kafa karışıklığı üretmeyi, sahayı kirletmeyi başardı.

Kamuoyunu aydınlatma adına;

İlki bu yeni bir uygulama değil. 2004’de CHP’nin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru sonrası durdurulan, gündemden düşen bir sürecin yeniden başlatılmasıdır. Üstelik sürecin iyileştirilerek başlatılmasıdır.

2004 uygulamasında uzman öğretmenlik için % 20, başöğretmenlik % 10 kota vardı. Şimdi yok. Sınavı başaran herkes uzman ve başöğretmen olabilecek.

Uzman öğretmenlik düzenlemesi hiyerarşi üreten bir düzenleme olarak maniple edildi. Kariyer mesleklerin tamamında yetişmeye, eğitime ve başarıya dayalı bir kademelendirme vardır. Bu hiyerarşik değildir. Akademide de benzer bir kariyer sistemi var.

Öğretim üyeleri, doktor öğretim üyesi, doçent ve profesör olarak kademelendirilmesi yapılırken ‘bu bir hiyerarşi üretmektedir.’ eleştirisini yapmak kimsenin aklına gelmez.

Öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak kademelendirmenin görev ve iş tanımında farkılaşmaya neden olacağı ifade edildi. Bunun da kariyer meslekler açısından doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. Kariyer mesleklerin kendi içindeki kademenlendirme hiyerarşik değil, işbölümüne yönelik değil, sadece ve sadece kariyer mesleğin kendi içindeki uzmanlaşma seviyesinin tanımlanmasından ibarettir.

Sonuç olarak;

Uzman öğretmenlik sürecini Bakanlık sadece lisanüstü öğrenim ile ilişkilendirmişken yetkili sendika Eğitim-Bir-Sen 'in talebi ile kapsam genişlemiş 614 bin öğretmenin uzman öğretmenlik sürecine dahil olması mümkün olmuştur. Tabi süreçte yaşanan tüm teknik-bürokratik hatalara rağmen kariyer sisteminin yeniden tesisi öğretmenler için önemli kazanımlar içermektedir. Bu kazanımların mutfağında yetkili sendika Eğitimciler Birliği Sendikası vardır. Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi’yi sürecin başlangıcından itibaren bütün kriz anlarında ‘fine tuning’ hassas mudaheleri ile gördük. Vitrine çıkmadan krizin derinleşmesine izin vermedi. Bu vesile emeğini görmek, hakkını teslim etmek gerekir. Teşekürler Latif Abi…

Kariyer sisteminin en çok eleştirilen sınav boyutuna dair bizim de ciddi eleştirilerimiz var. Portfolyo değerlendirmesini, süreç değerlendirmesini daha doğru buluyoruz. Bu ayrı bir başlık…

Bir eleştiri de;

Süreci kaotik boyuta taşıyan, krize dönüştüren uzman öğretmenlik eğitim içerikleri-videoları olmuştur. Eğitim içerikleri öğretmenin gelişimine hizmet etmemiştir. Öğretmenlerimizin eğitim ihtiyaçları tespit edilememiş, içerikler özenle hazırlanmamış, eğitim yöntemi olarak yanlış bir yöntem belirlenmiş, dolayısı ile eğitim içerikleri kendisinden beklenen işlevi yerine getirememiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir daha böylesi bir hata yapmayacaktır.

Şimdi üzerinde çalışmamız gereken esas husus öğretmenin sosyal statüsünün iyileştirilmesine, toplamsal saygınlığının arttırılmasına dairdir. Bu da öğretmen tasavvurumuz ile doğrudan ilişkilidir. 200 yıldır dahil olmak için çaba harcadığımız batı medeniyetinin öğretmen tasavvuru öğretmenlik mesleğini bilgi transferine dayalı teknik bir sürece indirgemektedir. Bizim medeniyetimizin öğretmen tasavvuru ise bu değildir.

Bizim öğretmen tasavvurumuz ise rol model olmayı, değer transferini içeren bir modeldir. Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir diyen bir bakıştır.

Rabbim nasipdar eylesin.