Uzman ismi açıkladı! Dijital tehdidin çözümü

Dijitalleşmenin olumsuz yanlarını hakkında bilgi veren Doç. Dr. Emre Osman Olkun, “Yalan haber paylaşımının önüne geçilebilmesi için toplumun bilinçlendirilmesi ile birlikte kesinlikle bir yasal çerçeve içerisinde müdahale edilmesi gerekiyor.” dedi.

Öngörülemeyen bir hızla tüm dünyayı etkisi altına alan dijitalleşme, pandeminin de etkisiyle herkesi etkisi altına aldı. Dijitalleşmeyle birlikte ortaya çıkan etik sorunlara değinen Doç. Dr. Emre Osman Olkun, çeşitli olumsuzluklara karşı toplumun eğitilmesi gerektiğini vurguladı.

“TOPLUMUN BİLİNÇLENDİRİLMESİ GEREKİYOR”

Dijitalleşmenin olumlu birçok katkısı olmasıyla birlikte çeşitli dezavantaj yaratan konuların da var olduğunu belirten Olkun, “Özellikle dezenformasyonun, yalan haberin yayılımı konusunda ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Aynı zamanda yayınlanması sakıncalı birçok görüntünün sansürsüz ve kontrolsüz bir şekilde paylaşılması, kullanıcıların çeşitli yaş gruplarında olduğunu düşündüğümüzde çeşitli sorunlara da sebebiyet verebiliyor. Ayrıca, fikir hırsızlığı konusu da dijital dünyada çok fazla yaygın. Yani başkalarının içeriklerini ve yazılarını maalesef hiçbir izin alınmadan, hiçbir telif hakkı ödenmeden paylaşılmasıyla ilgili çeşitli sorunlar yaşıyoruz. Ama en önemli sorunlarından bir tanesi sahte haberin maalesef sosyal medyada ve dijital platformlarda sıklıkla paylaşılması. İşin üzücü kısmı için şunu söyleyebilirim; toplumun bir kısmı bunu maalesef bilinçli bir şekilde, yani insanları bilerek manipüle etmek için paylaşıyor. Dijital medya okuryazarlığı bilincine sahip olmayan insanların gördükleri birçok bilgiyi doğru olarak kabul etmesi önemli bir sorun. Yani bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerekiyor. Ama işin en önemlisi ve en üzüntü verici kısmı dediğim gibi, yalan olduğunu veya sahte olduğunu bile bile paylaşım yapan bazı insanların olması. Bununla ilgili çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı. Ama uygulanma noktasında maalesef çok verimli değil. Toplumda bu düzenleme belli bir tepki bile çıktı. Ancak özellikle bu yalan paylaşımların önüne geçebilmesi adına kesinlikle bir yasal çerçeve içerisinde müdahale edilmesi gerekiyor. Toplumu etkilemek için yalan paylaşımlar yapan belli kesimler var. Bunları engellemenin başka bir yolu yok. Bunu tek başına eğitimle çözemezsiniz.” ifadelerini kullandı. Medya okuryazarlığı bilincinin toplumun geneline yayılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Olkun, toplumu sosyal medyadan uzaklaştırmanın bir çözüm olmadığını, sosyal medyayı nasıl ve ne boyutta kullanılması gerektiği bilincinin yayılması gerektiğini kaydetti.

“DİJİTALLEŞME, PANDEMİDE EĞİTİMİ AYAKTA TUTTU”

Dijitalleşmenin eğitim sistemi üzerinde olumlu katkılarının olduğunu ifade eden Olkun, “Özellikle son dönemde yaşadığımız pandemi sürecine dünya biraz hazırlıksız yakalandı. Teknolojiyi çok ayrıntılı bir şekilde kullanma durumunda kaldık. Birçok eğitim birimi uzaktan eğitime geçti. Baktığınızda dijital süreçlerin bu süreçte çok ciddi olumlu katkılar verdiğini ve en azından eğitimin aksamamasını sağladığını söyleyebiliriz. Ama eğitim süreci içerisinde her modelinin ya da her bölümün uzaktan eğitimle sürdürülebilirliği en azından günümüz için mümkün değil. Özellikle sağlıkla ilgili birçok alan uzaktan eğitime çok müsait değil. Dijital süreçleri belli bir oranda kullanmakla birlikte yüz yüze eğitimin önemini de burada vurgulamamız gerekiyor. Yani tamamıyla uzaktan eğitime ya da dijital süreçlerle eğitimin sürdürülmesinden yana değiliz. Ama teknolojinin bu anlamdaki nimetlerinden yararlanabilirsiniz.” dedi.

“DİJİTALİN GELECEĞİNİ GÖREBİLMEK İÇİN GEÇMİŞE BAKMAK LAZIM”

Dijitalleşmenin gelecekteki gelişmeleri hakkında konuşan Olkun, “Dijitalin geleceğini görebilmek için yakın geçmişe bakmak lazım. Teknoloji çok hızlı gelişmeye başladı. Yani son 20 yıldaki gelişmeler tarihin geri kalan döneminden çok daha hızlı ve etkili. Bu durum bize yeni gelişmeler gösterdi. Sanayi devrimlerinin dönemlerine baktığımızda hepsinin uzun dönemleri kapsadığını görürüz. Ama 20 sene önceki teknolojik süreçlere baktığımızda bugün kullandığımız birçok aracı kullanılmadığı gerçeği var. Sosyal medya yoktu mesela. İnternet toplumun geneline yavaş yavaş yayılmaya başlamıştı. Akıllı telefonlar daha piyasaya çıkma hazırlığındaydı. 20 senede geldiğimiz noktayı düşündüğümüzde, bundan sonraki 20 sene sonra nelerle karşılaşacağımızı öngörebiliriz. Çok ciddi gelişmeler olacağını düşünüyoruz. Bu yeni dünyada teknolojiyi nasıl kullanılması gerektiği de çok önemli. Yani bununla ilgili biliyorsunuz birçok senaryo/komplo teorisi çiziliyor. Yapay zekânın insanlığı yok edeceğine kadar giden düşünceler var. Teknolojiyi olumlu kullanıldıktan sonra insanlığa fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Ama bunun kimlerin elinde ve hangi amaçlarla kullanılacağı çok önemli.” şeklinde konuştu.

Teknoloji Bilim Haberleri