"UZMAN"

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Bir dost meclisindeyiz. Ülkemizde insanlarımızın uzman olduğu iki alan vardır. Bunlardan birisi tarih diğeri dindir. Bu "uzmanlardan" birisi "filanca tv'de bir profesör bir konuşma yaptı. Ben onun Atatürk'ün din ile ilgili görüşlerine katılmıyorum" dedi. Ben bu tarih "uzmanına" sordum.

"Ne dedi o profesör?",

"Atatürk ile ilgili ders kitaplarında din konusundaki bilgiler tekrar gözden geçirilmeli" dedi.

Ben de sordum bu tarih "uzmanına". "Sizin alanınız nedir?". "Ben" dedi bu "tarih uzmanı"  "elektrik teknisyeniyim".  "Tarih kitaplarını okuyarak öğreniyorum".

Devam etti bu "tarih uzmanı";

"Efendim, Atatürk dine büyük hizmetler etmiştir. Mesela hala günümüzdeki okumakta olduğumuz Hak dini Kur'an Dili adlı bir tefsiri yaptırdı. Böyle tefsir yaptıran birisinin dinî hassasiyeti konusunda nasıl bir kuşku olabilir?".

Bu tarih "uzmanına" dedim ki,

Bu tefsir  meselesinin öncesi var sonrası var. Şayet Türkçe ibadet ve dinde reform gibi  konularda  bilgi sahibi değilseniz Ömer Nasuh Bilmen'in yaptığı bu tefsir konusundaki değerlendirmeler havada kalır.

Şu kadarını söyleyelim;

Öncelikle Türkçe ibadet meselesi merak sarmıştı  o günlerde kamuoyunu.......

Bu sebeple akıcı lisanı olan Mehmet Akife bu iş havale edildi. Bir miktar ücret de verildi. M. Akif de başladı meal yapmaya. Fakat daha sonra yapılacak mealin Türkçe ibadet gibi son derece "masum" bir işte kullanılacağını fark edince M. Akif bu işten vaz geçti. Akif vazgeçince tefsir ve meal işi Ömer Nasuh Bilmen' e kaldı.

Tefsir işi özetle  böyle.

Ama daha bitmedi.

1926'da tefsire "iyi niyetle" başlandı diyelim,

Hani, toplumun dini "ihtiyaçları" karşılanacak ya (!).

Aradan iki sene geçtikten sonra 1928'de Fuat Köprülü'nün de içinde  bulunduğu bir komisyon kurdurularak "dinde reform" çalışmasına niye başlıyorsunuz?

Hayata geçirilemeyen ama inancımızda bir sürü  tahribat yapan bu reformda neler var?

Camilere ayakkabılarla girilecek (!)

Camilere org konulacak (!)

Buna benzer bir sürü saçmalık......

1926 yılında çok "iyi niyetlerle" Kur'an tefsirine başlanıyor, iki sene sonra dinde "reform" yapılıyor.

1932 yılında Ezan'daki "Allah" lafzı yasaklanıyor......

"Allahü ekber" diyenlere ceza üstüne ceza veriliyor.

Ne kadar "iyi niyet" değil mi?

BÖYLE TARİH "UZMANLARI" SAYESİNDE ÜLKEMİZ ÇAĞDAŞ UYGARLIK SEVİYESİNİ AŞMIŞTIR.