Türk Dünyasıyla ilgili araştırmalar yaparken yaşı, binlerce yıl geriye dayanan birçok geleneklerimizin ilginç bir şekilde Kore’de de var olduğunu fark ettim. Misal olarak verecek olursak, Türkiye’de “menekşe” ismiyle bilinen, Türk devletlerinde farklı adları olan çocuk oyunumuzun, Kore’de de var olduğunu bilmek şaşırtmıştı beni. Aynı şekilde Kaşgarlı Mahmud’un “Dîvânü Lugāti't-Türk” eserinde “tepük” diye bahsettiği, günümüzde hemen-hemen tüm Türk Dünyasında mevcut olan başka bir oyun, Koreli çocuklar tarafından “jaegi chagi” adıyla oynanılıyor. Üstelik bu oyunların özelliği sadece Türk toplulukları ve Koreliler tarafından bilinmesidir. Bunlar sadece ufak örnekler.
Bu ve diğer meseleler ile ilgili Kore ve Kore kültürü dikkat merkezimdeydi. Fakat bu meseleleri konuşacak Koreli tanıdığım hiç yoktu. Ta ki 5 ay öncesine kadar…
2019 yılının Aralık ayının başında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılacak bir programa davet aldım. Program, Türk Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları buluşmasıydı ve bende etkinliğe ORHA Ajans’ı adına katıldım. Davet için Kıbrıs’a gittiğimiz zaman, hoş bir sürpriz ile karşılaştık. Programa Koreli bir grup da davet edilmişti.
Koreliler ile konuşmalarımızı tercüman vasıtasıyla yapsak da, çok faydalı oldu. Grup, Güney Kore’de, “Tongibli” isminde bir teşkilatlarının olduğunu söylediler. “Tongilbi” isminin de, anlamının "birleşme yağmurunun Kore yarımadasına düşeceği gün" olduğunu söylediler. Teşkilat, özellikle gençlerden oluşuyor. Adından da görüldüğü gibi “Tongilbi”, Güney ve Kuzey Kore’nin barışçıl yolla birleşmesini hedefleyen bir teşkilattır. Birleşmenin öncesinde ve sonrasında yapılacak tüm faaliyetlerin, ortaya çıkabilecek sorunlar ile çözüm yollarını araştırıyorlar. Teşkilat, onları yıllardır sömüren batılı devletlere karşı tek çıkış yolunu birleşmekte görüyor. Bu konuda haftanın belirli günlerinde tarih ve ekonomi başta olmakla çeşitli bilim dallarında, alanın uzmanı olan kişiler tarafından seminerler veriyor. Tarihi bölgelere turistik geziler düzenleniyor. Gençlere, “Birleşik Kore” şuurunun aşılanması için çalışıyor. Ayrıca, Kore’nin sorunlarını dış devletlerin değil, Korelilerin kendilerinin çözmesi gerektiğine inanıyorlar.
Benim için “Tongilbi”nin en dikkat çeken tarafı, Türk milletiyle ilgili düşünceleriydi. Bu konuda grubun başkanı Sang Bum Lee, bize bilgi verdi. Teşkilattakiler, Koreliler ile Türk milletinin aynı kökten geldiğine inanıyorlar. İnanmaktan da öte, bunu delilleriyle ispatlıyorlar. Gerçekten de ortak çok fazla kültürümüz var ve bunlar sadece komşuluk veya ortak coğrafyayla elde edilebilecek şeylerden daha fazlası.
Sang Bum Lee’nin ekibi bize, “Tongilbi”nin kısa vadede Kore Yarımadasının birleşmesini hedeflese de, uzun vade de kardeş olarak gördükleri, diğer Türk devletleriyle işbirliği yapmak istediklerinden bahsettiler. Bunun da nasıl olacağını, ne şekilde gerçekleşeceğini haritalar ve bilimsel çıkarımlar üzerinde anlattılar. Kısaca özetlemek gerekirse teknoloji Kore’den, hammadde ve üretim Türk devletlerinden olacağını söylüyorlar. Planlama o kadar mükemmel şekilde yapılmış ki, takdir etmemek mümkün değil. Gerçekten de bu işe emek verdikleri, kendilerini bu davaya adadıkları belli oluyor.
Son olarak, Sang Bum Lee başta olmakla tüm “Tongilbi”ye, özellikle de, 3 gün boyunca aynı odayı paylaştığımız ve değerli fikirleriyle beni aydınlatan Sean Woo Rah’a teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim.