Bir yandan FETÖ davaları devam ediyor, diğer yandan bölgemizdeki hareketliliğin etkisiyle her gün farklı bir senaryo ile karşı karşıya kalıyoruz. Bizim bu konularla ilgilenip, çözüm bulmamızı istemeyen odaklar yine bildik senaryolar peşindeler. Oluşturulan suni gündemlerle büyük resmi ıskalamamız için ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de çoğu zaman bu tuzağa düşüyoruz.
Son bir haftada ülkemizdeki gündem olan konulara bakarsak ne demek istediğimiz daha kolay anlaşılır. Atatürk heykeline saldırı, parkta şortlu kıza güvenliğin sert müdahalesi peşine aynı noktada başlatılan kıyafetime dokunma eylemi, Anıtkabir’in imara açılacağı dedikodusu, HDP’lilerin adalet nöbetleri, CHP’lilerin adalet kavramı üzerine her gün farklı bir fantezi eylem planları, 28 Şubat dönemini hatırlatan televizyondaki sözde dini tartışma programları, Ege bölgesinde yaşanılan depremler ilahi bir mesaj olabilir mi vb. Bütün bu gündem maddeleriyle ilgili sosyal medyada ayrı ayrı koparılan fırtınalar, yalan dolan bilgilerle haklılık gösterme çabası da işin farklı bir boyutu.
Medyanın etkisiyle oluşturulan bu suni gündem sarmalından kurtulmakta kolay değil. Bir şeyleri görmezden geldiğin zaman, o olayla ilgili bir yorum yapmadığın da sanki kabullenmişsin gibi bir hava estiriliyor. Örneğin Şanlıurfa’da yaşanılan Atatürk heykeline saldırı olayı; Aklıevvelin biri çıkıp heykele saldırıyor, polis müdahale edip, gözaltına alıyor. Ardından mahkeme tutuklayıp cezaevine gönderiyor. Yani olay doğal akışında olması gerektiği gibi ilerliyor. Fakat o aklıevvelin sırf sakallı ve sarıklı olmasından dolayı 90 yıllık “yobazların cumhuriyet ve Atatürk” düşmanlığı pilavı yeniden ısıtılıyor ve maalesef bayatlamasına rağmen yine kendine müşteri bulabiliyor. Kimisi iyi niyetli, kimisi art niyetli sazanı çok olan bir memleketiz vesselam…
Kurban bayramı yaklaşırken hangi hayvandan kurban olur, banka kredisiyle kurban kesilebilir mi düzeyindeki saçmalamalarda yakında başlar. Biz bu birbirinden saçma gündem maddelerinden kaçma yolunu ararken batı, Rusya ile yaptığımız silah anlaşmasına çomak sokma derdine düşüyor. Almanya başta olma üzerine AB ülkeleri ekonomimize darbe vurmak için sanayimizi çökermenin peşine düştüler. Ham madde ithalatı konusunda sıkıntı çıkarıp, kimi sanayi kollarında üretimi durdurma noktasına getirdiler. Fakat konunun muhatapları bile bu tarz meselelere kafa yorup, bir çıkar yol bulma çabasında değiller.
Fatih Terim’in tazminat konusu, her yıl başka bir takımımıza transfer haberi yapılan Lucescu’nun Galatasaray’ı ekip Milli takıma imza atması, sınırdan kaçak geçen Suriyelilerin asker tarafından dövülüp, bu görüntülerinden batı kamuoyuna işte Türk askerinin gerçek yüzü bu bakış açısıyla servis edilmesi, Diyanet İşleri Başkanı’nın emekliye ayrılması gibi diğer gündem maddelerinden bahsetmedim bile. Günü birlik meselelerle oyalanıp, vakit geçirmek isteyenler için çok renkli bir ülkeyiz. Farkında olmadığımız şey ise özellikle FETÖ meselesinin, oluşturulan bu rezil gündem maddelerinden dolayı git gide normal kabul edilmeye başlanması, önemlilik açısından geri planda kalması. Bu konuda bir daha hata yapma lüksümüz kalmadı.
Başta siyasiler ve gerçekten ülkesinden, halktan yana olan medyaya düşen görev sabun köpüğü tartışmaları bir kenara bırakıp bu ülkenin yararına, yarınlarına hizmet edecek konuları gündeme taşıyıp orada tutunmasını sağlamaktır. Eğer uyanık olmazsak bu sanal labirentin içinde bizi dolaştıran çok olur…