Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kazanması halinde TEKNOFEST’e ev sahipliği yapan Atatürk Havalimanı’nı vermeyi planladığı Sierra Nevada şirketinin ABD Ordusu’nun kritik ihtiyaçlarını karşıladığı, denizaşırı operasyonlarda rol oynadığı ve CIA adına casusluk faaliyetlerinde bulunduğu ortaya çıkınca “Kılıçdaroğlu havalimanını ABD’ye teslim edecek” şeklinde yorumlar yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da TEKNOFEST’i ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu ve ekibinin CHP’yi “Amerikan Muhipleri Derneği”ne dönüştürdüklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz’ün ünlü ABD dergisi Newsweek’e yaptığı açıklama Erdoğan’ın bu teşhisini doğrular nitelikte.
CHP Genel Başkanı’nın cumhurbaşkanı koltuğuna oturması halinde dışişleri bakanı olma hayalleri kuran ve CHP adına konuşan Çeviköz, nasıl bir dış politika takip edeceklerinin ipuçlarını verdi.
Çeviköz’ün Newsweek’e söylediğine göre, Kılıçdaroğlu’nun yapacağı ilk iş İsveç’in NATO üyeliğine kayıtsız şartsız onay vermek olacak.
Diğer bir ifadeyle, Ankara artık Stockholm’den Türkiye’nin istikrar ve güvenliğini hedef alan terör örgütlerine desteğini kesmesini istemeyecek ve terörle mücadelede eline geçen önemli bir fırsatı hiçbir karşılık elde etmeden kaybedecek.
Bunu da sadece ABD’yi memnun etmek için yapacak.
Yine aynı sebeple Rusya’dan satın alınan S-400 savunma sistemi elden çıkarılacak.
Türk-Amerikan ilişkilerinin onarılması için çaba sarf edilecek.
Çeviköz’ün açıklamalarının en tehlikelisi Suriye’yle ilgili olanlar.
CHP Genel Başkanı Dış Politika Başdanışmanı’nın söylediğine göre, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması halinde Suriye rejimiyle ilişkiler normalleştirilecek ve Türk askeri Suriye’den çekilecek.
Beşşar el-Esed de zaten Türkiye’nin güvenlik kaygılarını giderecek hiçbir adım atmadan karşılıksız normalleşme için Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını arzu ediyor.
Fakat mevcut koşullarda Türk askerinin Suriye’den çekilmesi sınırlarımızda Kuzey Irak’tan Akdeniz’e uzanacak terör koridorunun inşasına yeşil ışık yakmak demek.
ABD’nin PKK/YPG’yi her yönden destekleyerek hayata geçirmek istediği söz konusu planı engellemek için Türkiye’nin bugüne kadar Suriye topraklarında gerçekleştirdiği askeri harekâtların boşa gitmesi demek.
Çeviköz’ün Kılıçdaroğlu adına yaptığı açıklamalara bakınca Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının sadece Atatürk Havalimanı’nı değil adeta ülkenin tamamını ABD’ye teslim etmek istediği anlamı çıkıyor.
Newsweek’e yapılan açıklamalardan Altılı Masa’yı oluşturan partilerin “Önemli kararları altı lider birlikte alacağız” iddiasının da asılsız olduğunu anlıyoruz.
Kılıçdaroğlu ve sözcüleri masadaki ittifak ortaklarına danışmadan ve onların onayını almadan iç ve dış politikayla ilgili vaatlerde bulunuyorlar.
Seçimlere iki haftadan az bir süre kaldı.
14 Mayıs’ta Türkiye’nin milli güvenliğini ve çıkarlarını önceleyen bağımsız bir dış politika mı benimseyeceği yoksa kendi güvenliği ve çıkarları aleyhine dahi olsa ABD’yi memnun etmeye mi çalışacağı oylanacak.
Kılıçdaroğlu’nun ve en yakın adamlarının vaatlerine bakılırsa, -Allah korusun- Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının seçimi kazanması halinde Türkiye bir cumhurbaşkanı ve yedi yardımcısı tarafından değil ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından yönetilecek.