Ahmet Taşgetiren’in 25 Haziran Perşembe günü Star Gazetesinde “Eğitimde yeni bir lidere ihtiyaç var...” düşüncesinden hareketle, “Sayın Cumhurbaşkanım” başlığı ile kaleme aldığı yazısını okuduktan sonra, ÜLKEMİZİN ÖNCELİĞİ EĞİTİM anlayışından yola çıkarak düşüncelerimi sizlerle yeniden paylaşmak istiyorum.
Yeniden dememin sebebi, eğitimle alakalı kaleme aldığım yazılarımı zaman zaman sizlerle paylaştığımdandır.
Eğitim ordusunda -40 yıla yakın bir süre- görev aldım. Bir eğitimci olarak, Ahmet Taşgetiren’in samimiyetle ifade ettikleri düşüceleri doğrultusunda, düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ak Parti’nin ülkeyi yönetmeye başladığından bu yana 14 yıl geçti. Ülkemize yaptığı hizmetleri, yapmaya çalıştıkları, yapacakları ve yapamadıkları değerlendirildiğinde, toplumun önemli kesimi tarafından seslendirilen “Ak Parti’nin 14 yılının en zayıf karnesi eğitim alanındadır.” tespitine eğitimcilerden biri olarak katılıyorum.
Cumhuriyetin kuruluşundan zamanımıza kadar kurulan hükümetlerde, en fazla değiştirilen bakan Milli Eğitim Bakanları olmuştur.
Ak Parti iktidarında da 6. Milli Eğitim Bakanı görev başındadır. Milli Eğitim Bakanı son değişikliği herkes için sürpriz olmuştu.
Her bakan değişikliği, ayrı insan, ayrı anlayış ve yorumlama oduğu gerçeğinden hareketle, Milli Eğitimde neredeyse “Sil baştan” olmuyor mu?
Ülkemiz için en önemli zenginlik kaynağı olan 17 milyon öğrenci göz önüne alındığında, bu devasa gücün farkında olarak, Milli Eğitim için yapılanları azımsamak, yapılması gerekenler ile ilgili sabısızlanmak, kimseyi rahatsız etmemeli.
Bizde yapılan bütün işler, yukarıdan aşağıya doğru –Piramidin üstünden tabana- liderlerin başlatması ile gerçekleştiği gerçeğinden hareketle, Ahmet Taşgetiren “Sayın Cumhurbaşkanım, EĞİTİMDE BİR LİDER’e ihtiyaç var. Neden Tayyip bey bu liderlik kapasitesini eğitim alanında devreye sokmasın.” samimi bir teklifini Cumhurbaşkanına arz etmiş.
İnandırıcı, samimi, toplumun her kesiminin desteğini alacak kalıcı, kendimize has özellikleri yansıtabilecek EĞİTİM SİSTEMİ çalışmalarına başlamak gerektiğine inan birisiyim. Herkes gibi, “ Bana düşen görev nedir?” muhatabı olarak şunları düşünmekteyim.
Anasınıfından başlayıp, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite sonuna kadar çocuklarımıza verilmesi gereken eğitim nasıl olmalıdır? Sorusunun cevabını bulmak, ülkemizin geleceğinin inşasını kolaylaştırabilecek en önemli adım olacaktır.
Eğitim çalışmalarına temel olması gerekenler üzerinde neler yapılabilir??!
- Öğretmen yetiştiren okullar yeniden ele alınmalıdır. Bu okullara alınacak öğretmen adayı öğrenciler titizlikle seçilmelidir. Bu görev de Üniversiteleri ilgilendiriyor.
Geçmişte öğretmen yetiştiren İlk Öğretmen Okulları, önemli bir referans olabilir.
- Eğitim için müfredatın önemi, yetiştireceğiniz insan tipi ile doğru orantılı olduğuna göre, bütün zamanlara uygun hale getirilmelidir.
Müfredatınızın içeriği, değerlerinize, kültürünüze ve inancınıza uygun değilse, sonucu arzu edilmeyen neticelere götürür.
Tarihinizi, coğrafyanızı, kültür mirasınızı ve en önemlisi, dininizi en doğru biçimde öğrenebilmek için; müfredatı iyi planlanlayıp ortaya konan programlar sayesinde öğrenebilirsiniz.
- Müfredat doğrultusunda, anlaşılabilir uslüp ve dil, ilgi çekici görsellikte kitaplara hazırlanarak öğrencilere sunulmalı.
- Bölgesel eğitim çalıştayları yapılarak, toplumun her kesiminden temsilcilerin katılımı sağlanmalı. Böylece, eğitim desteğini almanın yolu kolaylaşmış olur.
- Okulları gelecek çağa hazırlayabilecek donanımlı hale getirmek. Bu donanımları kullandıracak olan eğitimcileri yetiştirmek.
- Öğretmenler; alanlarında uzman olmalı, hizmetiçi eğitimi önemsenmeli.
- Öğretmen kurmayları yetiştirme amaçlı -“Yılan hikayesi” ne dönen- Öğretmen Akademisi mutlaka açılmalı.
Devlet ömründe sınırlı yılların rakamsal değeri olmaz. “Geç kaldık” mazeretine sarılmadan, ihtiyacımız olan donanımlı insan yetiştirilmesine, kapsamlı Milli Eğitim seferberliğine başlanmalıdır.
Ahmet Taşgetiren’in mektubuna katkı vermek istedim. Arzusunun gerçekleşmesini diler, eğitime emek veren birisi olarak, çalışmalara katkı sağlamak benim de görevim olsun.