Ülkemizin esaslı sorunlarının başında sağlıklı bir muhalefet yapısının olmayışı geliyor… Bugünlerde yaşadığımız sorunların temelinde muhalefetin vizyonsuzluğu ve politik yetersizliğinin yer aldığını görüyoruz…
Muhalefet partileri, plan-proje ve vizyonlarını anlatıp mevcut hükümete çok daha iyi bir alternatif olabileceklerine halkı ikna ederek sandıkta başarılı çıkmak gibi bir ideallerinin olduğu görüntüsünü vermekten maalesef çok uzakta…
Muhalefetin yaptıkları, ilkokul sıralarındayken devamlı öğretmeninin takdirini alan başarılı arkadaşını, çalışıp ona rakip olmak yerine öğretmenine-müdüre şikâyet edip gözden düşürmeye yönelik çocuksu hareketleri hatırlatıyor…
Aynı şekilde mevcut iktidara muhalefeti, TBMM’ inde yapılacak olan bütün yasaları-kanunları engelleme, engellenemediği takdirde Anayasa mahkemesine giderek iptal ettirmekten ibaret zanneden bir anlayış var… Elbette ülkenin menfaatine olmadığını düşündüğünüz bir yasayı, Anayasal bir hakkınız olarak gerekli mercilere taşıma hakkınız var lakin hükümeti çalışamaz hale getirecek şekilde toptancı bir anlayış mantığıyla yapılıyor görüntüsünün verilmesi, halkın gözünde ülke menfaatine olup-olmadığı şeklinde bir ayrım yapmadığınız kanaatinin hâsıl olmasına vesile oluyor…
Özellikle son dönemde ise, devlet kadrolarındaki varlıklarıyla iktidarı ve devleti tehdit eder hale gelen yapıya karşı demokratik hukuk devleti olmanın gereklerini yapmak yerine, iktidarın yıpranmasını ve halk iradesinin gasp edilmesine seyirci kalmak, hatta bu mihraklarla aynı safta olmak hiçbir şekilde izah edilemez bir durumdur…
Mamafih, Genel merkezlerine sureti haktan gözüken yapının istihbarat elemanın gelmesinden hemen sonra ‘’torpil’’ klasörleri açıklayarak etkili muhalefet yaptıklarını düşünmelerinden dolayı mahut yapıya karşı durmak yerine perde arkasından işbirlikleri yapılmasında beis görmeyen bir anlayış mevcuttur…
4 eski bakanın Yüce divana gitme meselesinde, yargılamayı yürüten mahkemenin takipsizlik kararına rağmen, tüm partiyi yolsuzlukla itham etmek etik kuralların göz ardı edildiğinin resmidir…
17-25 Aralık olaylarından sonra, parti grup toplantılarında yasa dışı yollardan elde edilmiş, bir kısmı montajlanmış ‘’tape’’lerin dev ekranda teşhir edilmesi, mahkemenin koyduğu yayın yasağının ‘’… Parti grup toplantısında geçen ifadeler’’ şeklinde kullanmak suretiyle medyanın yayın yasağını delmeye yönelik bir projesine alet olduğu intibasını uyandırmıştır…
Hükümete ‘’yolsuzluk’’ iddialarından yüklenmek isterken masumiyet karinesi hiçe sayılmış, hiçbir yargı kararı olmadan sırf ‘’rakip’’ olmalarından dolayı peşinen suçlu ilan edilmiştir… 4 eski bakanla ilgili olarak hem mahkeme kararı hem de komisyon kararı olmasına rağmen Yüce Divana gitmelerinde ısrar edilmiş, gitmedikleri ve gitmeleri için olumlu oy kullanmayan milletvekilleri hakaretlere maruz kalmıştır… Yolsuzluğa ve Hukuksuzluğa son derece duyarlı olanlar, muhalefet liderleri hakkında bulunan fezlekeler söz konusu iken, neden yargıda ‘’temizlenmelerini’’ istemiyorlar ve bu durum dile getirilmiyor?
Hükümet partisinin aleyhindeki tüm iddiaları dilene dolayan muhalefet, şişli belediyesinde yaşananlara karşı tüm sessizliğini koruması bir o kadar ironiktir… Hatırlanacağı üzere 30 Mart yerel seçimler öncesinde, malum şahsın kendisinin aday olmadığı şişli belediye başkanlığına, oğlunun belediye meclisindeki varlığıyla devam ettirmek istediği medyaya yansımıştı… Tüm bunlara rağmen hiçbir şekilde müdahale etmeyen parti yönetimi, ortaya çıkan tehdit, yalnızlaştırma ve diğer mafyavari olayların sorumlusudur…
‘’Gezi’’ olaylarına katılan gençleri ‘’alnından öpen’’ zihniyet, olayların sebebi olarak gösterilen ağaçların kesilmesinde sorumlu olanların istifa etmesi gerektiğine dair açıklamalar yapmışlardı… Gelinen süreçte partinin ağaç kesen kendi belediyelerine aynı tepkiyi vermemiş olması, ‘’Gezi’’ sürecindeki rolünün ağaçları savunmak olmadığını açıkça ortaya koymaktadır…
Velhasıl kelam, ülkede huzur ve refah için güçlü bir iktidar kadar demokratik değerleri benimsemiş bir muhalefete de vazgeçilmez bir değerdir…
Selametle…