Pandeminin getirdiği yükü hafifletmek için çaba harcayan ulusal hükümetler bugünlerde yine zordalar. Görünmez bir el dünyayı karıştırıyor; böylece devletler ve hükümetler bataklıktan çıkmak için daha fazla enerji harcamak durumunda kalıyorlar.
Ukrayna, BAE ve Suudi Arabistan’a yapılan füze saldırıları gibi çatışmalar son 7 yılın en yüksek seviyesinde olan petrol fiyatlarını artırmaya devam ediyor. Enerji fiyatlarındaki artış genel manada toplumları özelde ise üretimi olumsuz yönde etkiliyor. Bir de buna ‘İran doğalgaz hattındaki arıza’ bahanesi eklenince Türkiye, Avrupa, hatta tüm dünya ciddi bir tehditle baş başa kalıyor.
Döviz kurları ve petrol fiyatlarının birileri tarafından bilinçli bir politika çerçevesinde yükseltildiğini söylediğimizde, komplo teorisyenliği suçlamasına muhatap oluyoruz. Yukarıda isimleri geçen tüm ülkeler bunun birer aracı konumundalar. İstikrarsızlıklar yapay gündemlerle kaşınarak tüm dünyaya, özellikle de üretici konumunda olanlara karşı bir oyuna dönüşüyor.
Ukrayna’dan başlayalım. Küresel sistemin bir piyonu olarak iktidarı ele geçiren Biden ve ekibi canhıraş bir şekilde bu ülkenin Rusya tarafından işgal edileceği fikrini yayıyor. Rusya ‘sınıra yığınak yaptı’, ‘ülkeyi her an işgal edebilir’ düşüncesini işliyor.
Bununla Ukrayna’yı NATO üyeliğine ve ABD güdümüne girmeye zorlamakla kalmıyorlar; Avrupa’nın enerji santrali konumundaki Rusya’nın pozisyonunu güçlendiriyor, Avrupa ülkelerine ‘tarafını seç’ dayatması yapıyorlar.
‘Ukrayna’da işgal tehlikesi yok’ dedi diye, geçtiğimiz gün istifa etmek zorunda kalan Alman komutan gibi, oyunu görenleri ekarte etmek zor değil.
BAE ve Suud’a atılan Husi füzeleri de aynı amaca dönük. Yemen’de ciddi tahribat yapan bu grup vekâlet savaşı yürütüyor. Bir yerlerden emir alarak, faaliyet yapıyor.
Türkiye için özel çaba harcamasalar şaşardık. Karakışın tam ortasında İran kaynaklı doğalgaz akışındaki aksama da neyin, nesi? Sanayideki elektrik ve doğalgaz kesintileri doğrudan can damarlarımızı ilgilendiriyor.
Türkiye’de kamuoyunun enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle ciddi bir karamsarlığa sürüklenmek istendiği de ortada. Birileri faturalarını paylaşarak, ülkede yönetim zafiyeti olduğunu, pahalılığın alıp, başını gidiyor olduğu düşüncesini nakış gibi dokuyor. Bilinçli paylaşımların yanında, sosyal mecranın havasına gelenlerin rüzgârını da katınca hepimiz ‘ne oluyoruz’ demek durumunda kalıyoruz.
Bir yıl öncesine göre petrol fiyatları dolar bazında tam iki kat arttı. 40’lardan 80 dolarlara fırladı. Ayrıca, enerji maliyetindeki artış kaynaklı enflasyon, ihracatın patlaması ve fırsatçılar ile komplocuların etkilerini de hesaba kattığımızda ekonomideki dengesizliklerin gerçek nedenlerini açıklamış oluyoruz.
Artışların yönetim yetersizliğinden değil, dünyada oynanan büyük oyunun ülkemizdeki yansımaları nedeniyle olduğu söylenebilir.
Asıl altı çizilmesi gereken nokta enerji fiyatlarının bilerek yükseltilmesi. Bu hem Rusya’nın hem İran’ın hem de BAE ve Suud’un işine gelir, çünkü enerji fiyatlarındaki artış bu ülkelere gelir artışı demek.
Ama asıl aktör onlar değil.
Küresel sermaye dünyanın dengesini bozarak, daha fazla borç almak için ağlarına düşen hükümetlerin kanını emerken, aynı zamanda petro-dolarların akacağı New York, Londra borsaları aracılığıyla kendi portföyünü zenginleştiriyor.
Bildiğimiz Büyük Oyun oynanıyor gene. Bizler ‘Ukrayna işgalinin muhtemel etkileri’, ‘Husi’lerin amaçları’ ya da ‘İran’a para ödeyemediğimiz için doğalgazımızı kesti’ tartışmalarıyla oyalanırken birileri dünyaya nizamat veriyor.
Sakin olmak, serinkanlı biçimde davranmaya devam etmek durumundayız. Fatura paylaşmaya değil, tüketim miktarımızı azaltmaya odaklanmamız gerekiyor.
Yetkililerin yaptığı tasarruf yönündeki açıklamaların değersizleştirilmesi iyi niyetli değil. Dünyanın hiçbir yerinde ‘tasarruf’ isteyenlerle dalga geçilmez: Dalga geçenler bilerek ya da bilmeden birilerinin piyondur.
Nitelendirmeyi beğenmeseler de sadece biz değil, bütün dünya büyük bir Kurtuluş Savaşı’nda.