İnsan, vicdanı ile kâimdir. Vicdanı olmayanın insan muamelesi görmesi, başta insan olmak üzere tüm canlılara zulümdür.
Vicdanın fiili görüntüsü can yakmamaktır. Ateş olup ocaklara düşmemektir. Bilakis, ocaktaki aş olup merhameti yaşatmaktır.
Üstad Necip Fazıl; tomurcuk derdinde olmayan ağacı odun olarak nitelemektedir. Ondan ilham ile biz de diyoruz ki; vicdanı olmayan insan ateştir.
Birkaç gündür hem yüreklerimiz yanıyor hem de ciğerlerimiz. Ciğerlerimizi yakanların, kendilerine ‘ateşin çocukları’ diyen bir alay köpek sürüsü olduğunu öğreniyoruz kendi salyalarından.
Profesör Aziz Sancar, kendilerine ‘ateşin çocukları’ diyen köpek sürüsüne, bunlar olsa olsa onun bunun çocuğudur, diyerek gereken cevabı vermiş.
Yeter mi?
Ciğerlerimiz olan ormanlarımız yakılıyor, içindeki binbir çeşit nebatat yok ediliyor, börtü böcek, kuş kelebek, ceylan geyik, koyun üveyik hunharca katlediliyor; biz ise bunu yapan canilere sadece onun bunun çocuğu, diyerek tepki göstermekle yetineceğiz.
Yeter mi?
Elbette yetmez. Elbette bu vicdansızlara onun bunun çocuğu diyeceğiz, tepkimizi göstereceğiz ama bununla yetinemeyiz. Aziz Sancar, nezaketinin müsaadesi kadar haklı tepkisini ortaya koymuş. Tebrike şayan…
Peki, ülkemi yönetmeye talip şahısların, kendilerine ‘ateşin çocukları’ diyen fakat aslında su katılmamış ….. çocuğu olan bu canilere ve hamilerine verdikleri tepkileri gören duyan var mı?
Devleti suçlamayı adet haline getirmiş muhalefetin, kendileri devletin başına geçince hiçbir zaman baş edemedikleri/edemeyecekleri belaların müsebbiplerine karşı gür bir seda ile ses vermemeleri hayra alamet değildir.
Hayra alamet olmamanın ötesinde, bu tepkisizlik kanaatimce çok büyük bir güvenlik sorunudur.
Güzel ülkemin yaşadığı zor yılların kötü olaylarından neleri unuttuğumuzu, bir önceki yazımızda ifade etmiştik. Tekrara hacet yok fakat günümüz Türkiye’sinin çabasına ve Milletine olan vefasına bu derece hor bakmak, nankörlüğün nirvanası olsa gerektir.
Biz böyle değildik.
Ülkem her geçen gün iyiye giderken, ülke içindeki her cephe tefrika merkezi gibi çalışmakta ve bu iyiye gidiş her daim gölgede bırakılmaktadır.
Yakılan ormanlarımıza hiç olmazsa bir kova su olmanın derdine düşmesi gereken her cephe, devletin karşısına şer cephe olarak çıkmakta ve attıkları iftiralar ile ormanlarımızı yakan ateşi harlamaktadırlar.
Kendilerine ‘ateşin çocukları’ diyen onun bunun çocuklarına gösterilmedik tepki bırakmaması gereken muhalefet, aksine devleti yöneten insanlara atılmadık iftira bırakmama derdine düşmüş durumdadır.
Anlaşılan, vicdan kaybolunca ilk olarak insaf da kayboluyor. İnsafını kaybeden insan, muvazenesini de kaybediyor ve dengesi şaşıyor. Ülkemin muhalefetinin hali-pür melali bu, maalesef.
Devlet yönetiminde yanlışlar yok mu?
Elbette var ve elbette bu yanlışlar ifade edilmek zorunda. Hatta bu yanlışlar düzeltilmezse, iktidar Milletten aldığı yetkiyi kaybetmek zorunda kalabilir. Meselenin bu tarafını iktidar düşünsün.
Bu satılardan kastımız, devleti yöneten insanların yanlışlarının ifade edilmemesi değil, devletin mücadele etmek zorunda kaldığı belaya karşı hiç olmazsa bela döneminde yekvücut olmaktır.
Ciğerlerimizin yakıldığı şu günlerde söndürme uçağının yokluğundan hükümeti suçlayan muhalefetin, daha dün, milleti hasta etmek için şehir hastanelerini yapıyorsunuz, diyerek iktidarı müsriflikle ve rantçılıkla suçladığını bilmeyenimiz var mı?
Muvazenesi kaybolmuş bu tutarsızlık, en çok da ülkeme kaybettirmektedir. Kaybettiğimiz en büyük değer de iktidarın alternatifi olabilecek bir teşkilatın oluşma ümidinin kaybolmasıdır.
Doğruya da yanlış diyen, yanlışa da yanlış diyen bir vicdan körlüğünün ülkeme ufuk açabilme ihtimali milyonda sıfırdır.
Sıfırı bile tüketmiş bir muhalefet yüzünden, iktidarın yanlışlarını görüp söyleme, doğrusunu teklif etme erdemini de kaybetmek zorunda kalacağız, Allah muhafaza…
Yazımızı toparlayalım.
Kendilerine ‘ateşin çocukları’ diyerek ormanlarımızı yakan …. çocuklarının Allah bin türlü belasını versin ve o yaktıkları her can sayısı adedince ateşte ilelebet yansınlar.
Allah, muhalefetimize de akıl, fikir, feraset ve denge versin ki; dengesizlerden Devletimizi ve Milletimizi korusun.