ÜÇ TARİH, ÇOK DERS

Macit Uluçamlıbel

Ülkede her girdiği seçimi oyunu artırarak kazanan bir iktidar var. ABD ve batıyla arası iktidara ilk geldiği günlerdeki gibi değil çünkü batı iktidarın öncelikle, milletinin menfaatlerini düşünüyor olmasından rahatsız. Ülke yeni atılımlar için özelliklede sanayileşme konusunda kredi arayışında, batı ise ipe un seriyor… Rusya ile ilişkiler ısınıyor işbirliği yapılabilecek zemin oluşuyor. Batının vermek istemediği destekler için Rusya kapı açıyor. Ve beklenen atak geliyor, Ülke önce ekonomik krizler üzerinden dizayn edilmeye çalışılıyor, sonra iç karışıklıklar çıkmaya başlıyor, iktidarla ilgili itibarsızlaştırma çalışmaları içerdeki maşalarla günbegün dozu artırılarak yapılıyor… Buraya kadar yazdıklarım hangi zaman dilimi?

27 Mayıs 1960 onların çocukları (12 Eylül darbesinde darbeyi ABD Başkanı Jimmy Carter’a ‘Bizim çocuklar başardı’ diye haber vermişlerdi) halkın egemenliğine ket vurdu… İftiralarla, krizlerle, karışıklıklarla başladıkları oyunu postallar, süngüler ve darağaçlarıyla noktaladılar. Türkiye tarihine kara bir leke bıraktılar. Cumhurbaşkanını ‘Köpek Davası’yla Başbakanı ‘Bebek Davası’yla Meclis Başkanını da ‘Barbara Davası’yla yargıladılar…

Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idamı ile virgül konulan süreç maalesef 15 Temmuz 2016’ya kadar devam etti.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ düsturunu rehber edindiğini iddia eden ve milletin egemenliğini hiçbir zaman kendisine emanet etmediği Cumhuriyet Halk Partisi ise bu darbe süreçlerinin hep locadan izleyeni olmuş.

Bugün Ordu görevini yapıyorken yapılan operasyonları eleştirenlerle, 2007’de Cumhuriyet mitinglerinde Ordu Göreve diye darbe çağrısı yapanların aynı kişiler olması ne garip değil mi? Ordunun görevi milletin egemenliğine ket vurmak mıdır?

Batıyı tanıyoruz niyetlerini biliyoruz, önemli olan içimizdeki hainler. Onların çocuklarını bir bir ortaya çıkartmalıyız. Askeri ve bürokratik vesayet altında yaşamak istemiyorsak, gerçekten demokrasi istiyorsak, milletin egemenliği bizim için önemliyse ve en önemlisi bağımsız, güçlü bir Türkiye istiyorsak oy’umuz oyunları bozar. 15 Temmuz’da onların çocukları başaramadılar, şimdi parasal yıpratma çalışması yapıyorlar ve kendilerine hizmet edecek yeni çocuklarını hazırlıyorlar.

Başaramayacaklar…

Hayatına pahasına milleti için çalışan Sabık Başbakan Adnan Menderes’i ve dava arkadaşlarını Rahmetle anıyorum… Ve inanıyorum ki bu millet kendisi için çalışanları artık yalnız bırakmayacak…

…..

28 Mayıs; Azerbaycan’ın kuruluş yıldönümü. Azerbaycan’ın özgürlüğü için ömrünü vakfeden Mehmet Emin Resulzade ve dava arkadaşlarına rahmet diliyorum. Birinci dünya savaşında on cephede savaş devam ederken Azerbaycan’dan, kan kardeşlerden, can kardeşlerden gelen yardım isteğine hayır demeyen canla başla koşan Osmanlı’ya selam olsun. Azerbaycan’ın bağımsızlığı için savaşan Osmanlı’nın Kafkas İslam Ordusu komutanı Nuri Paşayı ve kahraman askerlerini Rahmet ve minnetle anıyorum.

…..

29 Mayıs; Peygamberimizin müjdesi, Batı’ya ve batıla vurulan en büyük darbe…

Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethinin 565. Yılı kutlu olsun…

Fethin mübarek olsun Fatih’in yadigarı… İlelebet İstanbul kal… İslambol kal…

…..

Sözün özü: ‘Tarihini bilmeye milletlerin coğrafyasını başkaları çizer’ sözüne karşı Biz Tarihimizi iyi biliyoruz coğrafyamızdan elinizi çekin deme vaktidir…