İçimde müthiş bir coşku var, bu mevsim rahmet mevsimi, bu mevsim bereket mevsimi…
Dün Topraklıktaki Yakutlu Talebe Yurdunda kahvaltıya davetliydik. Tabi sadece ben değil, onlarca gazeteci arkadaşımızla birlikteydik.
Bu vesile ile birkaç konuyu bugün, Üç Ayaların ilk perşembesinde, İslam Âleminde Bayramların günleri değişirken bile sabit kalan ve bütün İslam Âleminin her dönemde aynı gün idrak ettiği mübarek Regaip Kandilinin gününde size aktarmak istiyorum.
Öncelikle tabi şu iki duyuruyu yapayım da ondan sonra konumuza geçelim; birincisi, Yakutlu Topraklık Talebe Yurdunda 31 Mayıs, 13 Haziran tarihleri arasında kermes düzenlenecekmiş. Biliyorsunuz, bu kermeslerin geliri tamamen Kuran Öğrenimine vakfediliyor. İkincisi ise 18 Mayıs Cumartesi saat 15.00’da Mevlana Kültür Merkezinde Kuran ziyafeti var, hafızlar gönüllerden pasları silecekler…
Bilginiz olsun, bu iki programa da bütün Konyalılar davetli… Bu iki programı da bütün okuyucularımıza duyurduktan sonra tekrar bahsettiğimiz konuya dönelim…
Topraklık Yakutlu Öğrenci Yurdunda bize İsmail Yüksel Bey bilgi verdi, gerçekten müthiş bir sunumdu. Musab Bin Umeyir’den (Allah ondan razı olsun) örneklendirerek, gençliği, adanmışlığı, İslam davasını anlattı…
Sonra hazırlanmış olan sunumu izledik, önce Süleyman Hilmi Tunahan Efendinin (K.S) hayatı ve mücadelesi anlatıldı. Konya’da yapılan hizmetler aktarıldı. 45 tane farklı binada onlarca okul, yurt, kuran kursu olarak hizmet veren koskocaman gönüllüler, Rabbimizin yoluna kendini adamışlar topluluğu vardı karşımızda.
Yine bununla birlikte yapılacak hizmetler aktarıldı, yaklaşık 10 tane yeni proje var, okul, yurt yapılacak, çocuklarımıza Kuran öğretilecek, Allah (C.C.) anlatılacak, Peygamber Efendimiz anlatılacak, öğretilecek, eğitilecek, bununla birlikte beşeri bilimler verilecek ve hem madden hem manan yetişmiş nesiller oluşacak, modern zamanların ehil Müslümanları…
Ben orada bütün bunları izlerken ya da dinlerken, “buraya iyi ki geldim”, diye düşünüyordum. Seyrani Baba diyor ya, “hak yoluna gidenlerin asa olsam ellerinde”… Evet, keşke ben de İslam’a, bu büyük davaya hizmet edenlerden olsam, en azından o insanlara destek olabilsem… İşte bu dibi delik dünyada bizim için nimette bu ama kolay değil biliyorsunuz bütün bunlar…
Yıllarca bu topraklarda bizler birbirimizi sevmeden yetiştik ama artık birbirimizi sevme vaktidir. İnsan kendini sıfırlayamaz mı? Yaptığımız hatalardan vazgeçsek, günahlarımıza tövbe etsek, tekrar samimiyetle İslam yolunda mücadelemizi sürdürsek… Bu mümkün değil mi? Şeytanın makam, para, şehvet oyuncaklarına meze olmuş binlerce Müslüman kardeşimiz nasıl tekrar uyanacak, tekrar kendine gelecek?
O günleri özlüyoruz. Keşke Müslümanlar tekrar kendilerine geldi, takıntısız bir şekilde kardeşlik ilan etseler, İslam’a hizmet eden kurumlarımızın hepsine sahip çıkılsa… Aslında gün bugün…
Evliyadan Süleyman Hilmi Tunahan ile Said Nursu, Esad-ı Erbil, Abdülhakîm Arvâsî Efendilerimizden hangisi hangisinden farklı olabilir? Başka isimlerde koyun buraya, mesela o zorlu yıllarda Konya’da İslam davasını, Kuran’ı Kerimi insanlara öğretmeye çalışan Hacı Veyis Efendiyi koyun, oğlu Mustafa Kurucu Efendimizi koyun… Yahyalılı Hacı Hasan Efendimizi koyun… Evliyası çok topraklarımızda hangisi birbirinden faklı olabilir, hepsinde dava Allah Davası değil mi? Bu insanların yollarından gidenler birbirlerine düşman olabilir mi? Allah’ın dostları bizim ayrılığımıza değil, birliğimize, dirliğimize vesiledir.
Rabbimiz şu Regaip Kandili gününde milletimize feraset ve hidayet nasip etsin. Çağın oyuncağı olmuş insanlarımıza, kadınlarımıza, kızlarımıza, erkeklerimize, gençlerimize, çocuklarımıza akıl, fikir, feraset, göz açıklığı, iman şuuru versin.
Süleyman Hilmi Tunahan Efendimiz ve o dönemde yaşayan diğer binlerce İslam erleri olmasaydı bugün bu gökyüzünde hoş bir seda olarak kalabilir miydi İslam? Takıntılarımız, düşmanlıklarımız, cahilliklerimizi atıverelim tarihin tozlu sayfalarına…
İsmail Yüksel Bey, “Küfrün semalarını yere indirecek, cehaletin bütün dikeylerini yatay hale getirecek bir gençlik,
Emanete ehil, dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, namusunun, yurdunun, muhabbet ve buğuzunun, kalbinin davacısı bir gençlik,
Sahte özgürlüklerin sınırını zorlamak bir yana, halis hürriyeti hakka kölelik bilen bir genlik” diyor…
Evet, amaç belli, işte böyle bir gençlik için mücadele ettiğini söyleyen Müslümanlar, biliniz kardeş olmadıkça, imanınız tam olmayacak. Ben bu dava için mücadele eden bütün Hak dostlarını selamlıyorum. Üç aylar başladı ve Üç Ayların hürmetine kardeşlik, diliyorum, Rabbimden… Müslümanların bahar mevsiminde, bize o pırlanta gençliği görme imkânı veren, bütün dostlara teşekkür ederim, gönlümüz okunan Kuran’la zindeleşirken, tekkeden yediğimiz sabah kahvaltısı da bedenimize ayrı bir huzur ve güzellik kattı…
Birbirimize kardeş olma bilincini, şu ahir zamanda bile yaşatabilmeyi diliyorum. Yüce Mabudumuz, hepimizi Ramazana eriştirsin, Üç Aylar İslam Âlemine hayırlı ve güzellikle dolu günler getirsin İnşa Allah…
Hepinizin Regaip Kandili de Mübarek olsun…