Düşmek için çok sebebin olduğunu mu düşünüyorsun? Kalmaya cesaretinin azaldığına kanmış halde, derin bir falezin kıyısına hangi ara geldin sahi, unuttun kim bilir! Bir boşluğa bırakılmış ne dibe çakılıyor ne uzandığın elin tutulduğunu hissediyorsun. Bir rüya olamaz mı bu? Oysa rüyalar da bu hayatın mutlak gerçeklerinden biri değil mi?
Aramakla geçiyor yürüyüşümüz hayatımızın anlamını ve bulduğumuz anlamların yekunu aradığımız nihayete karşılık gelmiyor. Adımlamaya başladığımız yolun zor olduğundan dem vurup duruyoruz. Kimsenin aklına bu yolu açanın kim olduğu gelmiyor.
Acizliğimizin büyüklüğünden bahis açıp duruyoruz. Duanın karşısında acizliğimiz küçüldükçe küçülüyor oysa. Dünyayı sığdıramıyoruz içimize ve dünyanın içinde olduğunu bildiğimiz halde. Kendimize gelmenin bir hal çaresi Lokman Hekimin reçetesinde nasıldı acaba? Ruhumla ilgili bölümler açan şifahaneler daha ruhumu bilebilmiş değil. Beynimin ve yüreğimin kimi zaman sıkı sıkıya dost kimi zaman taban tabana zıt oluşunu kaç hekime sordum, "bırakma kendini, sakin ol dediler. Üzerine akşam sabah içeyim diye üç beş hap...
"Kendimize gelebilmek için gitmek gerekir bazen" dedi Bey, "gittiğin yer kendinden başka bir yer olmayacaktır" dedi Paşam. Kendine gelmeden önce kendini bilmeli o halde insan.
Gideceğim yer kendimden başka bir yer değilse ve kendim takdirin elinde ise beni kendimde tutacak bir şeyler olmalı; bir insan evladı mesela, bir çift göz, elini hesapsızca tutacak bir dost, bir söz, bir niyaz...
Gücünün kalmadığını düşünebilirsin ama bittiğine inanma. Gözlerini çevir, etrafına bak. Gözlerine bakınca seni anlayacak biri vardır mutlaka. Susarken bile yani ağzından tek kelime çıkmasa da yanında olduğu için seninle konuşan biri olmalı. Yan yana durduğun, haberin olmadan adın geçince içi ürperen biri dua ediyor değil mi?
Tutunman gerekirse elini uzatmaktan korkma. Önce yüreğine dokun. Bir elin kalbinin üzerinde diğeri seni bekleyen elin sahibinde. Sana elini uzatan da bu uzatmasından imtihan halinde bilmez misin? Elini uzatan sadece sen değilsin, düşme diye seni tutan aslında kendine tutunmuştur unutma. Tutunmak zorunda olduğun "o" seni tutmakla sana tutunmuştur belki de. Yokluğunun onda açacağı yaradan haberdar olmalısın...
Bitmemiş bir yolculuğun tam orta yerinde trenden atlamak gibi bir niyeti olur mu insanın. Yola çıkmış olmak ağır gelmişse ve belki kim bilir yolun sonunu görmek kadar bile zayıflamış hissederse insan "tutunması" gelmiştir. Söze tutunmalı insan umuda, kaçışın kurtulmak olmadığını defalarca söyleyerek kendine, kurtulmak için bile kalmaya cesaret göstermek gerektiğini idrak etmeli.
Tutunman gerekirse, elini uzatmaktan korkma. Seni son kertede tutmak için elini uzatan o yürek zamanı gelince tutunmak için seni arayacaktır. Onu tutunacağı daldan mahrum bırakma.