Türk kelimesi “türük törük türemek” gibi kelimelerin karşılığı şeklinde zuhur etse de Türk diye adlandırılan millet günümüzde kucak açan, güven veren, huzur, refah, zenginlik en önemlisi de medeniyet getiren millet olarak görülmektedir. Türklerin İslamiyet’i kabulü Talas Savaşı gibi görünse de aslında Türkler büyük göçün başlamasıyla X. Yüzyılda İslamiyet’i kitleler halinde kabul etmişlerdir. Hatta Oğuzlar içerisinde İslamiyet’i kabul eden Türkler için, Türk-İman Türkmen yani İmanlı Türk denilmekteydi.
Türkler İslam dünyası ve medeniyeti üzerinde iki şekilde büyük etki yapmıştır. Bunlardan ilki İslam medeniyetine faydalı işler yapan birçok âlim yetiştirmişlerdir. İran, Irak, Mısır, Endülüs ile boy ölçüşecek derecede İslam âlimleri vardır. Biruni, Herezmi, İbn-i Sina, Fergani, İbni Türk, İmam Mâtürîdî, Farabi bunlardan sadece birkaçıdır. Bunun yanında Türkler, İslam dünyasında savaşçı özellikleriyle ön plana çıkmışlardır ve hilafet ordusunu vücuda getiren millet Türk milleti olmuştur. İslam dünyası ve medeniyeti üzerinde ikinci büyük etkisi ise Türklerin büyük göçüdür. Türkler Asya’nın kıraç topraklarından göç etmeye başlayınca göç dalgası özellikle 1000’li yıllarda kitleler halinde gelişmiştir. Göçün bu denli büyük olması Türklerin gittikleri yerde kültür ve medeniyete etki etmesini de sağlamıştır.
Büyük Türk Göçü ile Türkler Anadolu’ya kadar yayılmışlardır. Özellikle Büyük Selçuklu Devletinin kurulmasıyla Türkler Anadolu ve yakın doğuda büyük bir alana hâkim olmuşlardır. Büyük Selçuklu Devletinden başlayarak İslam dünyasına nizam hep Türkler tarafından getirilecektir ve bu hâkimiyet bin yıl sürecektir. Büyük Selçuklu Devletinin kurulduğu dönemde İslam dünyasının buhranlı dönemlerine tekabül eder. Özellikle mezhepsel çatışmalar aynen günümüzde ki gibi kendini gösterir. Büyük Selçuklu Devletinin kurulmasıyla birlikte İslam dünyasında bu buhran bitmiştir. Göçün etkisi Osmanlı devletinin büyük sınırlarının belirlenmesinde bile temel saç ayaklarından birini oluşturmaktadır.
Büyük Türk Göçü esnasında İslamiyet’i kabul eden ve milli bir din olmasını sağlayan Oğuzlar büyük devlet kurarken Kıpçak ve Kuman Türkleri İslamiyet’i seçmeyerek tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Türklerin İslam’la tanışmasıyla, kendilerine has dürüst savaşçı ve yiğit özellikleriyle, İslam Medeniyetinin mayasını oluşturmuşlardır. Türkler İslamiyet’i o kadar çok benimsemiştir ki o zamanın birçok kaynağı Müslüman demek istediğinde Türk kelimesini kullanmıştır. Türk ve İslam kelimesi bütünleşmiştir. Günümüzde sıkça tartışmalarda geçen Türk İslam olguları yan yana gelmiş ve İslam dünyasında yeni bir sentez meydana getirmiştir. Bu sentez o zamandan beri İslam’a en iyi şekilde hizmet etmektedir.
Sonuç olarak Büyük Türk Göçü ile ilk olarak Büyük Selçuklu Devleti İslam dünyasında söz sahibi olmuştur. İslam dünyasının o dönemde içine düştüğü buhrandan çıkarmış İslam medeniyeti Türklerin sayesinde yeniden gelişime ve yükselişe başlamıştır. Bu yükseliş Türkiye Selçuklu Devleti ile devam etmiştir. Ardından Osmanlı Devleti ile zirveye ulaşmıştır. Bin yıl önce yaşadığı içinden çıkılmaz buhranı Güneybatı Asya’da (Ortadoğu) İslam dünyası tekrardan yaşamaktadır ve İslam dünyasının bin yıl öncesinde olduğu gibi şimdi de tek umudu Türklerdir. Türkiye şu anda İslam dünyasının bu karışık dönemde tek sığınağı haline gelmiştir.
Kaynaklar
- Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971.
- İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ankara, 1997.