Türkiye son yıllarda büyük atılımlar gerçekleştirerek bölgesel güç olma yolunda adım adım ilerliyor. Bunu hem ekonomi alanında hem askeri hem de siyasi alanda görebiliyoruz. Tabi Türkiye’nin bu büyümesinde desteğini esirgemeyen kardeş devletleri de unutmamak gerek. Türkiye’nin güçlenmesini hazmedemeyenler Türkiye’ye destek olan ülkelere bedel ödetmeye çalışıyorlar.
Azerbaycan, Türkiye’ye din, dil, ırk bakımından aynı olmakla birlikte, hem de siyasi arenada en yakın müttefikidir. Azerbaycan Türkiye’ye destek olmanın bedelini birçok kez ödemiştir. Azerbaycan ne zaman Türkiye’ye kritik durumlarda destek olsa o zaman Karabağ’daki çatışmaların şiddetlendiğine şahit oluyoruz. Başka bir örnek verirsek 2015 yılındaki Türkiye ile Rusya arasındaki uçak krizinden sonra Rusya, Türk mallarının kendi sınırlarından Orta Asya’ya geçişini yasaklamıştı. Burada devreye giren Azerbaycan, Rus sınır kapılarında bekleyen Türk tırlarını Hazar Denizi üzerinden Orta Asya’ya ulaştırdı. Bu olaydan 2-3 gün sonra Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki en büyük petrol rafinerisi olan “Güneşli” rafinerisinde patlama meydana geldi. Patlamada 30’u aşkın Azerbaycan vatandaşı öldü. Bazılarının cesetleri aylar sonra Hazar Denizi’nin Türkmenistan kıyılarında bulundu. Resmi kaynaklar her ne kadar kazanın fırtınadan kaynaklandığını söylese de askerliğini Hazar Denizi’nde yapan biri olarak denizdeki rafinerilerin en büyük fırtınalara bile hazırlıklı olduğunu ve daha önceki hiçbir fırtınada buna benzer kazaların yaşanmadığını belirtmek isterim. Ama hamdolsun bütün bunlara rağmen Azerbaycan’ın Türkiye’ye desteği artarak devam ediyor. Bunun en büyük ispatı Türkiye’nin Afrin Operasyonu başlar başlamaz Azerbaycan Dış İşleri Bakanlığı’ndan yapılan destek açıklaması ve halkın da tamamının Türkiye’nin bu haklı davasında yanında olmasıdır.
Bizi birleştiren kardeşliğimiz haricinde bir diğer etken de ortak düşmanlarımızdır. Azerbaycan Devleti’nin ve milletinin düşmanı olan Ermenistan ve ermeni lobisi sadece Azerbaycan için değil Türkiye için de bir tehdittir. Bundan başka bir diğer tehdit de batı dünyasıdır. Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da radikal muhalefet maalesef batıdaki ortak mihraklardan yönetiliyor. Hatta iş o yere varıyor ki muhalefetin mitinglerinde AB bayrağı dalgalandırılıyor.
Avrupa’dan yayın yapan Azerbaycan muhalif yayın organı Türkiye’de yapılan anayasa referandumunu Türkiye’de “Vatan Haini” olarak görülen birisiyle analiz ediyor. Azebaycan’lı muhalifler olarak görülen bu medya organlarının Azerbaycan halkının her zaman yanında olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne batının ağzıyla saldırması aslında her şeyi açıklıyor.
Şükürler olsun ki az bir kısım hariç genel olarak Azerbaycan halkı bunlara inanmıyor. Batı dünyası da sözde “Demokrasi” adına bu oluşumları destekliyor. Elbette devlette muhalefetin olması devleti geliştirir. Ama bizdeki sorun yapıcı muhalefetin değil de yıkıcı muhalefetin olmasıdır. Avrupa bizim gelişmemizi o kadar mı çok istiyor ki bu mihraklara destek veriyor? Elbette ben demiyorum Azerbaycan’da her şey dört dörtlük. Ben devletimin gelişmesini, ilerlemesini istiyorum. Ancak bunları isterken de batının oyuncağı ve sömürgesi olmak, en sonunda da Libya ve Suriye gibi olmasına asla göz yumamam. Bu yüzden de devletimizin istikbali birlik ve beraberliğimizdedir. Allah bizi bir-birimizden ayırmasın.