Onu, hocalığının, hanımefendiliğinin ve bilgeliğinin yanında; modern dünya nasihatleriyle de tanımıştık.
Ülkemizde sayısı yok denecek kadar az olan münevver insanlardan biriydi.
Vasiyetinde şunları söylemişti:
Nasihatimdir, vasiyetimdir
Güneş her gün daha mütekâmil bir dünyaya doğmaz. Tarih ezelden ebede dümdüz uzanan doğrusal bir hat değil, devirli bir oluşumdur. Gün olur, en gerideki en öndekinden ileride olur. Aristarkus, Kopernik’e “zıpçıktı astrolog” diyen devrimci Martin Luter’den daha ilericidir. Ahmet Yesevi, Kadızade Mehmet’in çok ötesinde. Siz istihkâmlarınızı güçlendirin, zor zamanları fırsata çevirin. Benim yaşıma geldiğinizde, benim hiç olamadığım kadar hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olun.
Aziz ülkemize gelince, ille de bir şeye benzetecekseniz, her budağından sürgün atan salkım saçak bir böğürtlen çalısına benzeteceksiniz Türkiye’yi. Bir sürgünü çiçeğe dururken, diğerinin kurumakta, ötekinin meyve vermekte olduğunu görün. Tek bir sürgüne takılıp kalmayın, bütüne bakmayı adet edinin. Unutmayın ki düz akılla anlaşılmaz, pergele, cetvele gelmez, kendisine has bir kimliği vardır, Türkiye’nin. Batmaz. Batarsa, okyanuslar taşar. Mademki son temsilcileriyiz Gezegen’in iyiliği için yaşatılması elzem bir medeniyetin, bizi durduracak tek “gerçek”, soğuyan Güneş’in dünyamızı yarı yolda bırakması ihtimali olmalı.
Bir röportajında ise, "Bizim dindara muhafazakara değil Müslüman'a ihtiyacımız var!" demişti.
2014 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nde tarihe not edilen konuşmasında ise;
"21. yüzyılın en yaman toplum projesi, helal olan ile yasal olanı örtüştürmek olsa gerektir. Yasaların tanıdığı haklardan, insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız. Aslolan, hakkın helâl edilmesi, helâlleşmek olmalıdır. Her yasal hak, helâl değildir ve olamaz!" demişti.
O kadar münevver bir insandı ki aynı programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Dünya 5'ten büyüktür" sözlerini anımsatan ve oligarşik düzenlerde umuma hitap eden ancak umumun henüz üstünde düşünemediği sözlerin öfke uyandırmasının, husumet çekmesinin ve bastırılmasının usulden olduğunu belirten şu cümleleri de kurmuştu:
‘Tarihin bize öğrettiği bir şey var. İster en mükemmel yönetim sistemini, ister ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmiş olsun. Bir medeniyetin sevgi ve nefis terbiyesi dumura uğramış, manevi enerjisi tükenmişse; o medeniyeti ne Birleşmiş Milletler Tüzüğü, ne Helsinki Beyannamesi, ne AİHM Mevzuatı, ne de en üstün silahlar kurtarabilir.’
"Siz 'Dünya 5'ten büyüktür' dediğinizde, biliyor musunuz, 'Evrensel dolandırıcılığın hüküm sürdüğü zamanda gerçeği söylemek devrimciliktir' diyen George Orwell ayağa kalkar, bu sefer de o alkışlardı. Ona, Robinson Crusoe'nun yazarı Daniel Defoe da katılırdı.”
Geleceğe atılan harika birer imzadır bu sözler. Onlarca kitabı okusanız da alamayacağınız engin feyzi bu cümlelerden alırsınız.
Türkiye’nin şansıydı Alev Alatlı.
Her şeyden evvel müthiş bir öğretmen, hakiki bir münevverdi.
Çok kıymetli, nadide bir hazineyi kaybettik.
Biz, yeri doldurulamayacak, felsefi ve insani derinliği çağının çok ötesinde olan bir değeri kaybettik. Rabbim ondan razı olsun, gani gani rahmet etsin!
Seçim gündemi nedeniyle yazamadığım bu yazıyı hiç olmazsa bugün yazmak istedim.
Vasiyeti mirasımızdır.