Türkiye’nin kaygı duyması gereken bir konu ile ilgili dün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), veriler yayınladı. Evet Türkiye hızlı bir şekilde yaşlanıyor. TÜİK’in verilerine göre yaşlı kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu. Bu verilere göre yaşlı nüfus 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi olmuş. Yaşlı nüfusun 2023 yılında yüzde 44,5’ini erkek nüfus, yüzde 55,5’ini kadın nüfus oluşturuyor. Yaş grubuna göre incelendiğinde, 2018 yılında yaşlı nüfusun yüzde 62,2’sinin 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,6’sının 75-84 yaş grubunda ve yüzde 9,2’sinin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2023 yılında yüzde 64’ünün 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,1’inin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 7,9’unun 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı da verilerde belirtiliyor.
Son 5 yılı kapsıyor bu veri. Son 5 yıl malumunuz ekonomik olarak sıkıntılı bir sürece de işaret ediyor. Dövizin şok edici yükselişleri, gelir adaletinin tamamen bozulması, gençlerin evlenme konusunda sıkıntı yaşamaya başlaması ve evli olanların da çocuk yapmaktan korkar hale gelmesi aslında bu son 5 yıla tekabül ediyor. Demek ki EYT çıkmasa da yaşlı nüfusun artışına paralel olarak Türkiye ciddi bir emekli nüfus ile başa çıkma mecburiyeti ile yüzleşecekti bu süreçte. Tabi siz bu yaş aralığını 60, 55 seviyesine çektiğinizde Türkiye’nin üst yaş grubuna sahip vatandaşları ile gençler arasındaki fark da ortaya çıkmış oluyor. TÜİK, genç nüfus grubunu 15-24 yaş arası olarak kabul ediyor. 2023'te genç nüfus 12 milyon 872 bin 39 olarak açıklanmıştı. Yani 85 milyon 372 bin 377 kişilik nüfusa sahip Türkiye'nin yüzde 15.09'u gençlerden oluşuyor. Tabi bu noktada vahim olan şu, yaşlıların nüfusa oranı yüzde 10 civarında gençlerin nüfusa oranı yüzde 15 civarında ama genç nüfusta gerileme var, yaşlı nüfusta ise artış var.
Bu konuların uzun uzun üzerinde durmak, tahlil yapmak ve Türkiye’nin içine girmekte olduğu girdabı çok iyi görerek, bu arada ülkemizdeki yabancı nüfusunun da hızla arttığının bilincinde olarak nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu tahlil etmek çok önemli. Sosyal bilimciler elbette bu konuları araştıracaktır ama bir araştırma yapmadan da şunu ifade edebiliriz, görünen ülkemizi bazı konularda büyük sıkıntılar bekliyor.
Konya’da sanayi sitelerine gittiğinizde çok rahat görebileceğiniz bir gerçek var, yaklaşık 20 yıl sonra Konya’nın ayakkabıcılar sanayisi de motorlu araçlar sanayisi de diğer sanayileri de büyük ölçüde yabancıların eline geçmiş olacak. Bunu bir yabancı düşmanı olarak yazmıyorum, nüfusumuzun gerilemesi ile ilgili tedbirlerin alınmasının elzemliğini belirtmek için yazıyorum. Bundan hiç şüpheniz olmasın ülke genelindeki bütün illerde durum bu noktada.
Tabi TÜİK’in verilerindeki bazı hususları da sizinle paylaşayım, ülkemizde orta yaşta da ciddi bir artış var. Bu artışın nedeni tabi ki genç nüfusun azalıyor olması… Bu oran 2018 yılında yüzde 32 iken 2023 yılında yüzde 34 oldu. Ortanca yaş 2023 yılında erkeklerde 33,2, kadınlarda 34,7 olarak gerçekleşti. Nüfus projeksiyonlarına göre, 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3 ve 2080 yılında 45 olacağı öngörülüyor.
Bu neyi gösteriyor, bu yaşlılık nüfusunun artacağını gösteriyor. Zaten yine TÜİK verilerine göre çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2018 yılında yüzde 12,9 iken bu oran 2023 yılında yüzde 15’e yükseldi. Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında yüzde 19,6, 2040 yılında yüzde 25,3, 2060 yılında yüzde 37,5 ve 2080 yılında yüzde 43,6 olacağı öngörülüyor. Bu rakamların ne anlama geldiğini çok iyi tahlil etmek gerekir, bakın ülkemizde yaşlıya bakacak genç bulunamaz hale gelecek böyle giderse.
Doğum oranlarına da baktım tabi. Size değişimi şöyle anlatayım, mesela evli bir kadının doğum yapma oranı 1960 yılında kadın başına 6.38’miş. Yani bir evli bayan ortalama 6 çocuktan daha fazla doğum yapıyormuş ülkemizde. Bu sonraki yıllarda azalmış, bugün için ise bir kadına düşen çocuk sayısı 1.90… Neticede ailelere düşen çocuk sayısı 2 bile değil. 2 olmuş olsa bari bir nüfus dengelemesi olacak, kayıp olmayacak ama öyle de değil. Ne yazık ki Türkiye’deki nüfus artışının büyük bir nedeni yabancılara verilen vatandaşlık, yani ülkemiz ‘yeni çocuklar dünyaya gelerek büyüme’ trendini yavaş yavaş kaybetmiş. Oysa bu rakamın en az 3 olması gerekiyor ki sağlıklı bir nesil değişimi olabilsin, sağlıklı bir nüfus dağılımı olabilsin.
Ülkemizdeki en büyük sorunlardan biri de gençlerin evlenmekten kaçar hale gelmesi. Bakın Türkiye’de bugün, 24 yaş üstü için ifade ediyorum bu veriyi, 5 milyonun üzerinde bir nüfus yalnız yaşıyor. Bekar sayısı artıyor, elbette bu konunun birçok nedeni var, paylaşmayı öğrenememek, eğitim sistemimizde insan yetiştirirken kadın ve erkek kavramlarını modern sosyolojilere göre izah edilmemesi, ailelerin çocuklarını aşırı hassas yetiştirmeleri nedeniyle gençlerin başka bir insanla hayatını ikame etmede, hayatı paylaşmada ciddi zorluk yaşaması bu sorunların bazıları… Ama evliliğin azalmasının en temel nedeni ekonomik sorunlar, bunu da yazmamız gerekiyor.
Konuya ilişkin son paylaşacağım veri yaşlılarımızın ekonomik durumları ile ilgili. Evet Türkiye’de yaşlıların yüzde 21.7’si yoksul bir şekilde yaşıyor. Ne yazık ki devletimiz yaşlılarına gereken ilgiyi, gereken desteği, gereken maaşı veremiyor. Türkiye’nin altından kalması gereken en büyük sorunlardan biri de bu ve Türkiye’de emekliler, yaşlılar bu gelir adaletsizliği ile sağlıklı bir yaşam standardında yaşayamıyorlar. Almanların, İngilizlerin, Fransızların yaşlılarına göre bizim yaşlılarımız kıyas kabul etmeyecek oranda düşük gelirlerle yaşamlarını sürdürüyor. Bu de Türkiye’nin en büyük açmazlarından biri gibi görünüyor.
Son söz, dikkat Türkiye yaşlanıyor, dikkat ülkemizde yaşlılar fukara olarak yaşıyor ve dikkat gençliğimiz azalıyor, geleceğimiz sıkıntılı süreçlere giriyor. Umarız bu önemli konulara ilgililer, bir an önce kafa yorar ve umarız Türkiye gücünü aldığı gençliğini ve minnet borçlusu olduğu yaşlısını refah içinde yaşatabilir.